1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ne kadar caydırıcı?

24 Ekim 2012

Berlin’in merkezindeki Alexanderplatz, Almanya’nın en ünlü meydanlarından biri. Bu meydan, 14 Ekim’den bu yana Alman kentlerindeki güvenliğe dair hummalı bir tartışmanın odağında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/16Vtj
Fotoğraf: Fotolia/laytatius

14 Ekim Pazar sabahı bir grup genç, 20 yaşlarında bir başka genci Berlin Alexanderplatz'ta ölesiye dövdü. Söz konusu genç, aldığı darbeler nedeniyle ertesi gün hayatını kaybetti... Olaydan yaklaşık 10 gün sonra polisler bir şüpheliyi yakaladı. Savcılık kavgaya karışan diğer 6 kişi için soruşturma başlattı. 6 meçhul kişi hakkında... Zira saldırıya dair hiçbir kamera kaydı bulunmuyor, çünkü olay yerine hiçbir güvenlik kamerası yerleştirilmemiş. Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich işte bu nedenle kamusal alandaki güvenlik kameralarının sayısının ciddi oranda artırılmasını talep ediyor.

Berlin'in ünlü meydanı Alexanderplatz
Berlin'in ünlü meydanı AlexanderplatzFotoğraf: dapd

"Her suçta caydırıcı değil"

Almanya’daki güvenlik kameralarının sayısı bilinmiyor. Ancak bazı kamusal alanlar, sokaklar, tren garları, yüzme havuzları, müze ve okullarda birçok güvenlik kamerası bulunuyor. Buna bir de süpermarketler gibi kamuya açık özel alanlardaki kameralar da eklenince, bu sayı bir hayli artıyor. Veri güvenliği yetkilileri, bu sayının güvenlik denetimi için yeterli olduğunu düşünüyor. Greifswald Üniversitesi'nden güvenlik araştırmaları konusunda uzman öğretim görevlisi Manfred Bornewasser da bu görüşü paylaşanlardan. Bornewasser, “Eğer suçlu bir kişi, 'biri beni fark edecek, gözetleniyorum' duygusuna sahip olursa, tabii ki bunun caydırıcı bir etkisi olacaktır” diye konuşuyor.

Ancak Bornewasser, güvenlik kameralarının bu caydırıcı etkisinin şiddet içeren suçlarda çok düşük olduğunu kaydediyor. Zira geçen yıl Lüksemburg’da geniş çaplı bir güvenlik kamerası projesini analiz eden Bornewasser, kişilerin şiddet içeren suçları genelde ani bir heyecana kapılarak ya da alkolün etkisi ile işlediklerini belirtiyor. Bornewasser, “Güvenlik kameraları, ancak önceden planı yapılmış suçlarda işe yarayabilir. O zaman kameralar sayesinde suç işlemeyi düşünen kişiden şüphelenip onu tespit edebilirsiniz. Ama bu yöntem ani bir kararla işlenen suçları önlemeye yaramaz. Örneğin bisiklet hırsızları için güvenlik kamerası caydırıcı olabilir ama kavga ve yaralama olaylarını azaltmaz” diyor.

Polis sayısının yetersizliği

Güvenlik kameralarının olayları aydınlatmaya ve suçluların kimliğini tespit etmeye yaradığını ifade eden Bornewasser, bunun yine de "tüm kamusal alanları kaldırım taşı gibi kameralarla doldurmak için" geçerli bir sebep olmayacağını kaydediyor. Araştırmacı, bu alanlarda kuvvetli polis takviyesinin daha etkili olacağı görüşünde. Bornewasser’in bu görüşünü Polis Sendikası da destekliyor. Ancak Sendika, hâlihazırdaki tartışmalardan emniyet kurumlarındaki personel açığına dikkat çekmek için de yararlanıyor.

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, güvenlik kamerası sayısının ciddi oranda artırılmasını talep ediyor.
Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, güvenlik kamerası sayısının ciddi oranda artırılmasını talep ediyor.Fotoğraf: dapd

Araştırmacı Bornewasser, bir başka sorunun da kamera kayıtlarından suçlu profilinin çıkarılması olduğunu kaydediyor ve polisin bunun için yeterince personeli olmadığını kaydediyor.

İngiltere'de yeni uygulama

Almanya’da hummalı tartışmalar devam ederken güvenlik kamerası uygulamasının ciddi oranda yaygın olduğu ülke İngiltere ise bir adım daha öteye gidiyor. The Independent gazetesinin haberine göre İngiltere'de, kentlere artık yüksek çözünürlükteki kameralar yerleştirilecek. Böylece büyük bir insan kalabalığı içerisinde çok uzaktan da olsa tek tek yüz profilleri çıkarılabilecek. Gazeteye göre yeni atanan gözetlemeden sorumlu komiser Andrew Rennison, İngiltere'yi “Biri Bizi Gözetliyor” senaryosunun beklediğinin habercisi.

©Deutsche Welle Türkçe

Jennifer Fraczek / Çeviri: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu