1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fransa'nın Afrika'daki güç politikası

Kerstin Winter12 Kasım 2004

Fildişi Sahili’ndeki son gerginliğin nedenlerinden birini, Fransa’nın Afrika’daki etkisini garanti altına alma çabaları oluşturuyor. Gerek Fildişi Sahili gerekse diğer bazı Afrika ülkeleri, eski sömürgeci Fransa’nın izlediği güç politikasına karşı direniyor...

https://p.dw.com/p/Ab4F
Fransa, Afrika'daki ekonomik, politik ve askeri çıkarlarına büyük önem veriyor...
Fransa, Afrika'daki ekonomik, politik ve askeri çıkarlarına büyük önem veriyor...Fotoğraf: AP

Afrika ülkeleri ile ilişkiler, Fransız dış politikasında önemli rol oynuyor. Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterand işbaşına geldikten sonra yaptığı bir açıklamada, ”Üçüncü dünyaya yardım etmek, bunalımı aşmak için kendi kendine yardım etmektir” demişti. Şimdiki Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da ülkesinin Afrika’daki politik, ekonomik ve askeri çıkarlarına büyük önem veriyor. Siyasi gözlemciler, Fransa’nın ekonomisine yararlı olduğu sürece, Afrika politikasını değiştirmeyeceği görüşünü savunuyorlar.

Fransa’nın Afrika politikası hala sömürgeci geçmişe dayanıyor. Fransa’nın ilgi ve çıkarları özellikle Sahra Çölü’nün güneyindeki ülkelere yönelik. Aralarında 17 eski sömürgenin de bulunduğu 30 Afrika ülkesiyle ilişkileri düzenlemekten, İşbirliği Bakanlığı adlı özel bir bakanlık sorumlu. Ekonomik çıkarların ağırlık taşıdığı ülkeler ise Afrika’nın güneydoğusundaki Angola, Kongo ve Gabun. Fransa bu üç ülkede petrol çıkarıyor.

Orta Afrika Cumhuriyeti ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde elmas, ahşap ve koltan madenleri Fransa’ya gelir kaynağı oluşturuyor. Afrika’daki en büyük Fransız askeri üssü ise Çad’da bulunuyor. Bu nedenle Sudan’ın batısındaki kriz bölgesi Darfur’daki gelişmeler Fransa tarafından yakından izleniyor, gerginliğin etnik açıdan benzeri koşullara sahip Çad’a sıçramasını engellemek için önlemler alınıyor.

Fransa’nın Afrika ülkeleriyle ilişkileri

Kalkınmakta olan diğer ülkelerle ilişkileri, Fransa Dışişleri Bakanlığı koordine ediyor. Fransa’nın Afrika kıtasındaki güçlü varlığı oldukça sağlam temellere dayanıyor. 1990’lı yıllarda, Fransa’nın yaptığı toplam kalkınma yardımının dörtte üçü Afrika ülkelerine ödendi. Çad dışında Fildişi Sahili, Senegal, Gabun ve Cibuti’de de Fransız askeri üsleri var. Paris yönetimi aynı zamanda, Afrika’nın Fransızca koşulan ülkelerinde 70 kültür enstitüsü ile 700 dolayında kütüphaneyi de finanse ediyor.

Ekonomik alanda da ilişkiler de oldukça yoğun. Eski sömürgeler ”Franc bölgesi” adlı para birliği ile Fransa’nın para ve kredi politikasına bağlı. Bazı Fransız büyükelçilerinin Afrika ülkelerinin devlet başkanlarından daha güçlü olması raslantı değil. Fransa, hammade piyasasındaki konumunu güvence almak için Afrika’da gücünü korumak zorunda.

Yolsuzluk ise bir diğer belirleyici unsur. Afrika ülkelerinde bazı yerel birimler küçük bir pay alırken, Fransa’ya aslan payını bırakıyorlar. AB ise müdahale etmemeyi tercih ediyor, çünkü Fransa eski sömürgeci güç olarak AB’de Afrika konusunda uzman rolü oynuyor.

Fransa’nın politikasına tepkiler

Fransa’nın Afrika’daki kalkınma politikası yoğun tartışmalara yol açıyor. Fransa şimdiye dek çok kez dengeli bir politika izlemeye çağrıldı. Fransa’nın, örneğin Fildişi Sahili, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ya da Çad’daki askeri müdahaleleri de güç gösterisi olarak nitelendirilerek eleştirildi.

Bu arada Fransa’nın rakipleri uyumuyor. Afrika, ABD için de petrol kaynağı olarak giderek daha fazla önem taşımaya başlıyor. Domino teorisine inanan Fransızlar, kendi politik ve ekonomik etkilerini sağlama almadıkları takdirde, ABD’nin herşeyi yıkabileceğinden endişe ediyorlar.

Öte yandan, bazı Afrika ülkelerinde Fransa’nın egemenlik çabalarına karşı tepkiler artıyor. Bu ülkelerin başında Angola geliyor. Angola hükümeti, petrol çıkarma lisansını Fransa’nın elinden almak istiyor. Paris yönetimi aynı zamanda Çad ile Fildişi Sahili’nde sivil halk tarafından barış elçisi olarak değil, sömürgeci güç olarak algılanıyor ve tepkiyle karşılanıyor.