1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fransa'dan Türkiye'ye karşı Gümrük Birliği kartı

10 Kasım 2020

Fransa, Ankara'ya karşı yaptırım olarak Gümrük Birliği kartını kullanma planları yapıyor. Fransız medyasındaki haberlere göre Macron, Gümrük Birliği'nin kaldırılması için öneride bulunmaya hazırlanıyor.

https://p.dw.com/p/3l5Ml
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/T. Bozoglu

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 1996'dan bu yana yürürlükte olan Gümrük Birliği'nin "ortadan kaldırılması" amacıyla AB ülkelerine öneride bulunmaya hazırlanıyor.

Fransız haber radyosu Europe-1, Macron’un bu öneriyi Ankara'ya "yaptırım" olarak AB liderlerinin gündemine taşıyacağını bildirdi. Radyo, Fransa’nın yaptırım talebinin, "Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sürdürdüğü politika" ve "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özellikle Fransız mevkidaşını hedef alan agresif söylemi"nden kaynaklandığını belirtti.

Haber, Fransız Cumhurbaşkanlığı Sarayı veya Fransız Dışişleri tarafından henüz doğrulamış ya da yalanlanmış değil. Ancak Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, aynı radyoya geçen hafta verdiği demeçte, Türkiye’ye karşı ellerinde "baskı araçları" bulunduğunu söylemiş ve "olası yaptırımların gündemde" olduğunu söylemişti.

Fransa-Türkiye krizleri

Fransa ile Türkiye özellikle son bir yıldır birçok dosyada kriz yaşıyor. Türkiye'nin Suriye ve Libya'da yürüttüğü doğrudan veya dolaylı askeri operasyonlar Fransa’yı bu iki dosyada büyük ölçüde denklem dışı bıraktı. Fransa bunun üzerine Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerinde Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne koşulsuz siyasi ve askeri destek verdi. Fransa ve Türkiye Dağlık Karabağ'daki savaş konusunda da anlaşamıyorlar. Fransa Türkiye’nin bu krizde doğrudan devreye girmesini eleştiriyor.

Bu sorunlar henüz aşılmamışken Fransa'da Charlie Hebdo dergisinin tartışmalı Muhammed Peygamber karikatürlerini Eylül ayında yeniden yayımlaması iki ülke liderleri arasındaki krizi daha da derinleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransız mevkidaşı için "Bu bir vaka, hakikaten kontrolden geçmesi lazım" ifadeleri ve Fransız mallarını boykot çağrısı Fransa'da olumsuz yankı uyandırdı. Türkiye'ye karşı misilleme konusunda Macron'a yönelik toplumsal baskıyı artırdı. Fransa'da aşırı sağdan aşırı sola tüm siyasi partiler Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "sert bir yanıt verilmesi" için Macron’a çağrıda bulunmaya başladı.

Öte yandan, Türkiye’ye karşı gümrük birliği kartı ilk kez masaya sürülmüyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi'ye geçen ay bir mektup göndererek "Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinin askıya alınmasının incelenmesi" talebinde bulundu. Dendias bu talebe gerekçe olarak "Gümrük Birliği'nin Ankara tarafından tek taraflı ihlal edilmesini" gösterdi. Kıbrıs Cumhuriyeti de Fransa ve Yunanistan'a Gümrük Birliği kartının oynanması konusunda destek veriyor.

Oy birliği gerekiyor

Buna karşılık Gümrük Birliği'nin ortadan kaldırılma veya askıya alınma talebinin AB genelinde benimsenme şansı yok denecek kadar az. Bu yönde yaptırım kararı çıkması için öncelikli olarak AB üyesi tüm devletlerin onay vermesi, yani oy birliği gerekiyor. AB ülkelerinin çoğunluğu böyle bir yaptırıma siyasi ve ticari nedenlerden ötürü sıcak bakmıyor. Bu tür radikal bir yaptırım AB siyasi kültüründe de mevcut değil. AB ülkelerinin çoğunun Türkiye ile düzenli ticari ilişki var. Gümrük Birliği AB şirketlerine, yani AB ekonomilerine de kazandırıyor. Bu mekanizmanın ortadan kaldırılıp Türkiye'ye ticaret alanında üçüncü ülke muamelesi yapılması, AB şirketlerinin Türk pazarındaki rekabet gücünü olumsuz etkileyecek bir gelişme.

Dahası, böyle bir senaryo halinde Türkiye’de yatırımı olan veya Türkiye ile ticaret yapan Fransız şirketleri de olumsuz etkilenecek. Fransız Senatosu geçen yıl hazırladığı bir raporda Türkiye ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin hem Türk hem AB ekonomilerinin çıkarına olduğunu not etmişti.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Ekim ayındaki AB liderler zirvesi sonunda yaptığı açıklamada Ankara ile "pozitif gündem oluşturma" niyetinde olduklarını söyledi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise "Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği'nin ticareti artıracak biçimde güncellenmesini" de içeren "yeni ve uzun dönemli bir ilişki" istediklerini dile getirdi.

Avrupa Komisyonu, iki taraf arasında Gümrük Birliği'nin güncellenmesiyle ilgili müzakerelere başlayabilmek için AB hükümetlerinden yeşil ışık bekliyor. Ancak bazı Avrupa ülkeleri siyasi ve ticari nedenlerden ötürü bu müzakerelerin başlatılmasına yanaşmıyor. Ankara'ya karşı muhalefetin en sert olduğu AB kurumu konumundaki Avrupa Parlamentosu da gümrük birliğinin güncellenmesine onay için siyasi reformlar talep ediyor.  

Gümrük Birliği nedir?

1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren Gümrük Birliği, Türkiye ile AB arasında sanayi malları ve işlenmiş tarım ürünlerinin serbest dolaşımını kapsıyor. Türkiye bu süreçte mevzuatını AB'nin gümrük ve ticaret politikalarına ek olarak, rekabet ve fikri sınai mülkiyet haklarına ilişkin politikalarıyla da uyumlaştırma yükümlülüğü altına girdi. Türk imalat sektörünün rekabet ve verimlilik düzeyi arttı.

Ancak Türkiye, üye olmadan AB ile Gümrük Birliği'ne giren ilk ve tek ülke olarak büyük bir risk de aldı. AB üyesi olmadığı için gümrüklerle ilgili karar mekanizmasına dahil olamadığı gibi, alınan kararları da uygulamak zorunda. Olası AB üyeliği umuduyla dış ticaret politikasını belirleme yetkisini kısmen de olsa AB’ye devretmiş durumda.

Türkiye, AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarını (STA) da uygulamakla yükümlü. Bu STA'ların Türkiye açısından yarattığı haksız rekabet ve Gümrük Birliği'nin tesisinden bu yana dünya ticaretinde yaşanan değişim nedeniyle Ankara şimdi gümrük birliğinin revize edilmesini istiyor. Ancak AB’nin bazı ülkeleri, Gümrük Birliği sayesinde Türkiye pazarında kendilerine avantajlı konum sağlamış olduklarından ya da Fransa ve Yunanistan gibi Gümrük Birliği'ni yeri geldiğinde Ankara'ya karşı şantaj olarak kullanmak istediklerinden revize edilmesine şimdilik yanaşmıyorlar.

Kayhan Karaca

© Deutsche Welle Türkçe