1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

FR: Katalonya'da olanlar daha büyük kırılmaların habercisi

2 Ekim 2017

Katalonya’da dün düzenlenen referandumda seçmenin yüzde 90’ının bağımsızlık yönünde oy vermesi, oylamada İspanyol polisinin orantısız şiddet kullanması bugünkü Alman gazetelerinde öne çıkan konuyu oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/2l4v2
Spanien Katalonien Unabhängigkeits-
Referendum Poilzei schreitet ein
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/M. Fernandez

02.10.2017 - Alman basınından özetler

Dünkü referandum sonucuna göre Katalonya Başbakanı Puigdemont bağımsızlık hakkını elde ettiklerini söylerken, İspanya Başbakanı Rajoy referandumun geçersiz olduğunu ilan etti. Bölgede tansiyon iyice yükselmiş durumda. Neue Osnabrücker Zeitung krizin daha da tırmanmaması için AB'nin arabuluculuğunu öneriyor:

"En çok korkulan şey başa geldi. Mariano Rajoy liderliğindeki İspanyol hükümeti Katalonya'daki bağımsızlık referandumunu polis şiddeti ile bastırdı. Çok sayıda seçmen dövüldü ya da plastik mermi ile yaralandı. Seçim lokallerine baskınlar düzenlendi, sandıklara el konuldu. Farklı görüşte olanlara karşı bu tür tavırlar diktatörlere özgüdür, demokratlara değil. Barcelona'daki kanlı Pazar Avrupa için utanç verici. İspanya'dan ayrılmanın akılcı olup olmadığını bırakın Katalanların kendisi karar versin! Referandum öncesinde bölge bölünmüş durumdaydı. Şiddetin daha da tırmanmış olması özgürlük taleplerinin şimdi daha da yükselmesine yol açacaktır. Mevcut gerginliğin iyice tırmanmaması için AB'nin arabulucuk yapması zorunlu olmuştur.”      

Frankfurter Rundschau gazetesi ise dün Katalonya'da olanların daha büyük kırılmaların ilk habercisi olduğu görüşünü savunuyor: 

"Katalan ayrılıkçılar referandumdan zaferle çıktı. Hayır, referandumu kazanamadılar ama bağımsız Katalonya yönünde ‘evet' oyu verenler büyük bir zafer kazanmış oldular. Bu referandum hiçbir hukuk devleti garantisi olmadan yapıldı. O nedenle de çok sayıda Katalan oylamaya katılmadı. Ama referandum herşeye rağmen düzenlendi. Bu da ayrılıkçı Katalanların ilk zaferi. Ayrılıkçıların ikinci zaferi ise polis şiddetinin, kanlar içindeki göstericilerin teşhir edilmesiydi. Katalonya hükümetinin eline, ‘Ey dünya kamuoyu buraya bak, azgın İspanya hükümeti barışçıl Katalanlar'a bu tavrı reva görüyor' deme fırsatı geçmiş oldu. Hem Başbakan Rajoy hem de İspanya açısından durum bir fiyasko. Pazar günü Katalonya'da olup bitenler daha büyük kırılmaların habercisi gibi...” 

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda da İspanya Başbakanı Rajoy eleştiri odağında:

"Bu anlaşmazlıkta İspanyol hükümeti haklı. Katalonya'da demokrasinin temel prensiplerinden birini  savunuyor: Politikacılar mevcut yasalara ve yargıya saygı göstermek durumundalar. Hedeflerine ulaşmak için mevcut yasaları görmezden gelme hakkını kendilerinde gören Katalonya'daki milliyetçi liderler acaba kendi devletlerinde iktidar tamamen onların elinde olsa farklı mı davranırlardı? Ama İspanyol hükümeti ne kadar haklı olursa olsun bugün gelinen durumun ümitsiz gibi görünmesinde hükümetin büyük sorumluluğu var. Katalanların milliyetçi hedeflerine vurdumduymazlıkla yaklaşan katı tavırlı İspanya Başbakanı Mariano Rajoy bu tutumuyla uzun yıllardan bu yana Katalan milliyetçilerin kampanyalarına en iyi hizmeti vermiş oluyor.”

Reutlinger General-Anzeiger gazetesi de yorumunda Katalonya‘da ele geçen fırsatların Rajoy tarafından heba edildiğine dikkat çekiyor:

"Dün İspanya'nın kuzeyinde olanlar bir demokraside olabilecek en büyük kaza anlamına geliyor. Bunun sorumluluğu her iki tarafta da. Ama muhafazakar İspanya Başbakanı Rajoy'un sorumluluğu daha büyük, çünkü o tüm ülkeyi temsil ediyor. Referandum öncesinde Katalonya ile çıkan anlaşmazlıkta arabuluculuk yaparak belki de bağımsızlık referandumunun tamamen durdurulmasının yolunu açabilirdi ama bunu başaramadı. Katalonya'daki oylama sırasında oyunu kullanmak isteyen seçemene karşı bir de paramiliter Sivil Muhafızları devreye sokmuş olması Rajoy'un siyasi algılamadan tamamen yoksun olduğunu da ortaya koymuş oldu."

© Deutsche Welle Türkçe

ÇA, BÖ