1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fakirlikle mücadele için yeni istihdam alanları

Karl Zawadzky / DW14 Nisan 2006

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün tahminlerine göre, 850 milyon dünyalı karnını doyuramıyor ve her gün binlerce kişi açlıktan ölüyor. Hem de gereksiz yere. Beslenme krizinin nedenleri afetlerden çok, siyasi, ekonomik ve sosyal çarpıklıklara dayanıyor. Karl Zawadzky’nin haberi...

https://p.dw.com/p/AbZb
Dünya nüfusunun yüzde 20'si günde 1 dolarla geçinmek zorunda
Dünya nüfusunun yüzde 20'si günde 1 dolarla geçinmek zorundaFotoğraf: AP

Dünya, bugünkünden çok daha kalabalık bir nüfusu doyuracak kadar bereketli topraklara sahip. Yetersiz beslenme, açlık ve ölüm aslında kader olmamalı. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bundan 20 yıl önce sorunun, gıda maddesi sıkıntısından değil, siyasi iradesizlikten kaynaklandığını bildirmişti.

Gıda maddelerine parasızlıktan ulaşılamadığını hatırlatan BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün Almanya sorumlusu Genel Sekreteri Hans Joachim Preuss, açlığın nedenlerini şöyle anlatıyor: “Açlığın başlıca nedeni fakirliktir. Fakir insan karnını doyuracak paradan mahrum ve günü birliğine yaşamak zorunda kalıyor ise, bunun müsebbibi fakirliktir. Bu durumdaki insanlara da en çok Afrika kıtasında rastlanıyor.”

Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı günde 2 dolar ile geçinmek zorunda. Günlük satın alma gücü 1 doları bile bulmayanların oranı ise yüzde 20 dolayında. Dünya nüfusunun, akşamları karnını doyurmadan yatağa giren eksik ya da yanlış beslenen ve açlıktan ölen bölümü işte bu kadar büyük.

İstihdam alanları açılmalı

Hükümetlerin iş ve istihdam sahaları açılmasına yardımcı oldukları yerlerde açlık hızla geriliyor. Diktatörlük ve keyfi yönetimin hüküm sürdüğü ülkelerde ise açlık ve ölüm kol geziyor. Bir zamanlar tarım ürünleri ihraç ederken şimdi gıda maddesi ithal etmek zorunda olan Zimbabve, hatalı politikalar ve kötü ekonomik yönetim yüzünden uçurumun eşiğine gelen ülkelere örnek teşkil ediyor.

Bu konudaki gelişimin bölgelere göre farklılık gösterdiğine dikkat çeken BM uzmanı Preuss, şu bilgileri veriyor: “Son yıllarda açlıkla mücadele alanında öncelikle Çin ve Hindistan başarılı oldular. Bu ülkelerde açlık çekenlerin sayısı hissedilir şekilde azalırken, Afrika’da açlık çekenlerin hem sayısı hem de nüfus içindeki payları artıyor ki, bu son derece endişe verici bir durum.”

Halk fakir ve satın alma gücünden yoksun olduğu için, sadece ailesinin karnını doyurabilecek kadar üretim yapabilen çiftçi daha fazla üretme ihtiyacını duymuyor. Satın alma gücünün yüksek olduğu ülkelerde ise artan talebi karşılamak için üretilen gıda maddelerine alıcı bulmak zor olmuyor.

Hükümetlere görev düşüyor

Açlık probleminin üstesinden gelmenin tek çaresi istihdam imkanlarını arttırıp satın alma gücü yaratmak. Bu görev de Üçüncü Dünya hükümetlerine düşüyor. Hindistan ve Çin özel teşebbüsü teşvik yoluyla fakirlik kısır döngüsünü kırabildiler. Devletin ekonomik hayat üzerindeki nüfuzunu asgariye indirip yolsuzlukla mücadele edilmesi gerektiğini belirten BM uzmanı Preuss bu alanda sanayi ülkelerine de önemli görevlerin düştüğünü söylüyor:

Preuss, “Bu ülkelerin mallarına pazarlarımızı açmalıyız. Böylece Üçüncü Dünyalı üreticinin sanayi ülkelerine sattıkları ürünler de çeşitlenmiş olur. Ek ihracat ek gelir, ek gelir de ek talep demektir. Artan talep, kalkınma halindeki ülkelerde daha fazla gıdda maddesi üretilmesini sağlar” diyor.

Üçüncü Dünya ülkeleri dünya pazarlarında sadece tarım ürünleri ile rekabet edebildikleri için uzmanlar, zengin ülkelerin pazarlarını tarım ürünleri ithalatına tamamen açmalarını tavsiye ediyor ve himayeciliğe son verilmediği takdirde açlıkla mücadelenin kaybedilmesinin mukadder olduğunu dile getiriyorlar.