1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Eşik ülkelerin 'sırları'

Ajanslar8 Haziran 2007

G-8 ülkelerinin liderleri eşik ülkeler diye tabir edilen Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika ve Güney Afrika ile işbirliğini arttırmanın yollarını arıyor. Peki bu ülkeler şu an ne durumda?

https://p.dw.com/p/ApQa
Güney Asya’nın en hızlı büyüyen ekonomisi Hindistan.
Güney Asya’nın en hızlı büyüyen ekonomisi Hindistan.Fotoğraf: AP

Kalkınmanın eşiğindeki ülkelerin en önemli özellikleri tarım toplumundan endüstriye geçiş sürecinde olmaları. Bu ülkeler, mevcut ekonomik güçleri açısından ne gelişmiş ülkelere ne de az gelişmiş ülkeler tanımlamasına uyuyor. Ekonomik ve sosyal anlamda sınıf atlamak üzere olan ülkelerin başındaysa Çin, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Meksika var.

Söz konusu ülkeler aynı zamanda devleşme sürecine giren sanayileriyle dünya iklimine en çok zarar verenler kategorisinde başı çekiyor. Zira gelişen sanayileri karbondioksit emisyonun katlanmasına yol açıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre, bu beş ülke dünya genelindeki karbondioksit salınımı oranını 1990 ila 2004 yılları arasında 17,4’ten 26’ya çıkardı.

Geleceğin süper gücü

Çin dünyanın dördüncü en büyük ekonomiye sahip ülkesi. İthalat ve ihracatta da dünya üçüncüsü. Ülke aynı zamanda 1 milyar 300 milyonluk dev nüfusuyla ABD’den sonra atmosfere en çok sera etkisine neden olan gaz salan devlet konumunda. Ülke kapalı ekonomi modelinden sıyrılma ve dışa açılıma sürecinde. Çin’in 2005 yılı gayri safi yurt içi hasılası 2 trilyon 235 milyar dolara ulaşırken, Pekin yönetimi önleyici düzenlemelerle, büyümeyi istikrarlı hale getirip, ekonomik gelişimi yüzde onun altına düşürmemeyi hedefliyor.

Hintlilerin dörtte biri okur yazar değil

Güney Asya’nın en hızlı büyüyen ekonomisiyse Hindistan. Hindistan’ın ekonomisine en olumlu katkıyı sağlayan sektör yazılım ve bilişim servis teknolojileri. Sektör Hint ekonomisine yıllık 36 milyar doların üzerinde kazanç sağlıyor. Yazılım ve bilişim alanındaki atılımlar endüstriyel kalkınmayla da pekiştiriliyor. Zira Hindistan’ın, sanayisindeki gelişmeler ülkenin dünya genelinde karbondioksit salınımı en fazla olan devletler sıralamasında beşinci sıraya oturmasıyla daha da belirginleşiyor. Ülkede özelleştirmenin önü bazı reformlarla açılmak istense de şu an için bu alanda çok fazla aşama kaydedilebilmiş değil. Kamuya ait sektörlerin toplam ekonomideki yeri yüzde 70’i aşıyor. Yaklaşık 1 milyar 100 milyon nüfusa sahip topraklarda, insanların günlük geçim miktarı 2 doların altında seyrediyor. Ortalama eğitim düzeyi düşük olan ülkede nüfusun yaklaşık dörtte biri okuma yazma bilmiyor.

Afrika’nın en zengini

Kalkınmanın eşiğindeki en önemli ülkeler kategorisinde Güney Afrika’da var. Ülke 2006 yılı gayri safi yurt içi hasılası olan 256 milyar dolarla, en fakir kıta Afrika’nın en zengini. Dünyanın altın ve platin ihtiyacı en çok Johannesburg ve çevresi tarafından karşılanıyor. Ülkede bu alanda son birkaç yılda bir milyar 200 milyon istihdam yaratılarak, daha yüksek seviyelerde seyreden işsizlik oran yüzde 25 buçuk düzeyine indi. Ancak ülke Apartheid rejiminin yansımalarından tam olarak kurtulabilmiş değil. Birçok siyah Güney Afrika vatandaşı beyazlara göre daha düşük maaşa çalıyor. Ayrıca dünya üzerinde Aids vakalarının en çok bulunduğu ülke de burası. 46 milyonluk nüfusa sahip Güney Afrika’da virüs taşıyıcılarının sayısı 2005 yılında 5 buçuk milyon civarındaydı.

Latin devi

Dünyanın beşinci en büyük yüzölçümüne sahip Brezilya, Latin Amerika’nın ekonomi ve siyasi anlamdaki en ağır topu. 2007 yılı gayri safi yurtiçi hasıla beklentisi 1 trilyon 45 milyar dolar. Dünya kahve ihtiyacının neredeyse dörtte biri ülke topraklarından karşılanıyor. 187 milyon nüfuslu ülkede gelir dağılımındaki uçurumlar çok fazla. Yüksek suç oranı, Brezilya’nın en çok başını ağrıtan sorunu.

Meksika petrol zengini

Gelişmiş sekizlerin ilgisini uyandıran bir diğer ekonomi de Meksika. ABD’nin güney komşusu Meksika, dünyanın beşinci en büyük petrol üreticisi. Bu yılki gayri safi yurt içi hasıla beklentisi 840 milyar dolar olan ülkede, nüfusun yaklaşık dörtte biri açlık sınırında yaşıyor. Meksika’yı kalkınmanın eşiğindeki diğer ülkelerden ayıran en önemli özellikse -diğer şartların yanı sıra- demokrasi, insan hakları ve yurttaş özgürlüklerine bağlılık ayrıca açık pazar çerçevesinde istikrarlı gelişim gösterilmesini benimseyen ülkelerin oluşturduğu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ne (OECD) üye olması.