1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Erdoğan'ın acımasız yöntemleri"

19 Mayıs 2016

Avrupa Parlamentosu’nun İnsan Hakları Komisyonu’na bağlı bir heyet ile Türkiye’yi ziyaret eden Alman politikacı Arne Lietz, Türkiye'de durumun son derece kaygı verici olduğunu söyledi.

https://p.dw.com/p/1IqoF
Türkei Ankara Präsident Recep Tayyip Erdogan
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

Avrupa Parlamentosu’nun İnsan Hakları Komisyonu’na bağlı bir heyet hafta içinde Türkiye’yi ziyaret etti. Heyet Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, gazeteciler ve bilim insanları ile biraraya geldi. Heyette yer alan Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) milletvekili Arne Lietz, Katolik Haber Ajansı’na (KNA) izlenimlerini anlattı.

KNA: Sayın Lietz, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri Türkiye’deki insan hakları konusunda size ne anlattılar?

Lietz: İnsan hakları kuruluşları daha aktif çalışma yapmaktan korkuyor. Şu anda hükümet kendisine eleştiri yönelten insanları, kuruluşları, aktivistleri ve gazetecileri yargı önüne çıkarmak için her türlü fırsatı kullanıyor.

KNA: Peki gazeteciler Türkiye’deki durumu nasıl görüyor?

Frankreich Europa Parlament Arne Lietz Progressive Allianz der Sozialdemokraten
Arne LietzFotoğraf: DW/B. Wesel

Lietz: Bazıları sindirilmiş durumda ve tabii otosansür de var. Bu bana biraz da satır aralarına yazılan ve satır aralarının okunduğu, yıkılan Alman Demokratik Cumhuriyeti’ndeki (DDR) durumu anımsatıyor. İstanbul’da görüştüğümüz gazeteci Can Dündar İsveç’ten bir ödülle yeni dönmüştü. İsveç’e sığınabilirdi ama bunu yapmadı. Dönüşümlere katkı sağlayabilmek için -kendisine silahlı bir saldırı düzenlenmiş olmasına rağmen- ülkesine döndü. Gazeteci ahlakı açısından büyük bir bedel ödüyor. O yüzden Can Dündar ve diğer gazeteciler sadece en yüksek derecede saygıyı haketmekle kalmıyor, Avrupa’nın en büyük dayanışmasını da hak ediyorlar.

KNA: Bu cuma günü TBMM'de çoğunluğu Kürt olmak üzere milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için oylama yapılacak. Dokunulmazlıklar kaldırılırsa bunun sonuçları ne olur?

Lietz: Parlamentonun alacağı karar şu anki huzursuzlukları ve ülkenin güney doğusunda Kürtler ile Türk güvenlik güçleri arasındaki çatışmaları daha da artırabilir. O bölgedeki çatışmalar çok sayıda ölümlerin ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı, sivillerin, ayrıca bölge mimarisinin ve kültürel mirasının da zarar gördüğü insanî bir faciaya dönüşüyor. Acilen bir ateşkes ve barış görüşmeleri yönünde alınacak karar çok önemli. Bunun ötesinde çatışmalar sırasında işlenen ağır insan hakları ihlallerinin de esaslı ve tarafsız bir biçimde araştırılması gerekmekte.

KNA: Tüm bu gelişmelerin AB ile Türkiye arasında mart ayında varılan sığınmacı anlaşmasına bir etkisi olur mu?

Lietz: Bu konunun diğer konu ile doğrudan bir bağlantısı yok. Ama söz konusu insan hakları olduğunda kimseye ikramda bulunamayız. Ülkedeki tüm eleştirel seslere karşı kullanılan Terörle Mücadele Yasası'nın değiştirilmesi tartışma konusu yapılamaz. Öte yandan Türkiye bizzat bu ortak sığınmacı anlaşmasına onay vermiştir ve şimdi buna uygun hareket etmek durumundadır. Ben bir milletvekili olarak vize kolaylığından yanayım. Ama eğer Terörle Mücadele Yasası ve kararlaştırılan diğer gerekli kriterler yerine getirilmezse, benim açımdan Türkiye ile vize anlaşması da gerçekleşmez.

KNA: Türkiye’deki temaslarınız sırasında aklınazda en fazla kalan buluşma hangisi oldu?

Lietz: İstanbul’dan sosyoloji profesörü Nil Mutluer ile buluşmamız beni en çok etkiledi. Bir akademisyen olarak Türkiye’nin güneydoğusuna ilişkin barış çağrısını imzaladığı için üniversitedeki görevinden atıldı. Aydın seçkinler zorla susturuluyor. Akademisyenler görüşlerini açıkladıkları için yargı önüne çıkarılma korkusu ile karşı karşıyalar. Bu da aileler için güvensiz bir ortam anlamına geliyor. Erdoğan’ın sisteminin üniversitelerin içine kadar etkide bulunan acımasız yöntemleri son derece kaygı verici. Profesör Mutluer’in önümüzdeki aylarda Berlin’de çalışması mümkün olacak.

© Deutsche Welle Türkçe

kna/ÇA/BD