1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dink ölümünün 4. yılında anılıyor

19 Ocak 2011

AGOS gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink dört yıl önce uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmişti. Dink çeşitli etkinliklerle anılırken, dava sürecinin ağır aksak ilerlemesi tepkilere neden oluyor.

https://p.dw.com/p/zzXs
Fotoğraf: AP

Ermeni gazeteci Hrant Dink, öldürülmesinin dördüncü yılında Türkiye başta olmak üzere, dünyanın çeşitli ülkelerinde adına düzenlenen törenler ve etkinlikler ile anılıyor.

Cinayetin üzerinden dört yıl geçmesine karşın, dava sürecinde henüz karar aşamasına gelinmiş değil. 20 sanıklı davada katil zanlısı Ogün Samast ile cinayeti azmettirmekle suçlanan sanıklar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel tutuklu yargılanıyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile mahkeme başkanı değişen davanın 16’ncı duruşması 7 Şubat 2011 tarihinde görülecek.

Türkiye için bir yüz karası”

Davayı yakından takip eden Dink dostları geçen süre içinde cinayetin aydınlatılamamış olmasına tepkili. “Hrant Dink Cinayeti Dosyası-Türkiye’de Ermeniler” adlı belgesel filmin yönetmeni Osman Okkan, Deutsche Welle’ye yaptığı değerlendirmede davanın şimdiye kadarki gelişiminin Türkiye adaleti için iç açıcı bir durum göstermediğini, aksine bir skandal olarak nitelendirilebileceğini söyledi. Okkan sözlerini şöyle sürdürdü: “İhmali olduğu görülen, ihmali olduğu kanıtlarla belirlenen birçok görevli hakkında soruşturma açılması için hala bir girişimde bulunulmadı. Üstelik çok üst düzeylerde, başbakanlık düzeyinde kurulmuş olan araştırma kurulları bu konuda rapor verdikleri halde bu görevliler hakkında hala işlem yapılmadı, hatta bazıları daha önemli görevlere getirilerek taltif edildi. Bu Türkiye açısından bir yüz karasıdır. Bu duruma sebep olanlar ve bu duruma sesini çıkarmayanlar aslında Türkiye’nin geleceğine en büyük kötülüğü yapmaktalar.”

“AİHM kararı iç hukuka yansımadı”

Geçen dört yıl içinde Dink davasına ilişkin önemli gelişmeler de meydana geldi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ölümünden önce Hrant Dink’in ve daha sonra ailesinin yaptığı başvuruları inceleyerek 14 Eylül 2010'da, Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “yaşama hakkı”, “ifade özgürlüğü” ve “etkili başvuruyla” ilgili maddelerini ihlal ettiği kararına vardı. Türkiye, bu kararla Dink ailesine 133 bin euro tazminat ödemeye mahkûm oldu.

Hrant Dink'in biyografisini kaleme alan yazar Tuba Çandar, bu gelişmenin kendilerini sevindirdiğini, ancak kararın Türk iç hukukuna beklendiği yönde yansımadığını belirtti. Devletin karara itiraz etmeyeceğini açıklamış olmasını başta sevindirici bir gelişme olarak değerlendirdiklerini, ancak sürecin bekledikleri gibi ilerlemediğini söyleyen Çandar, “ AİHM kararının ardından zaten Türkiye insanının vicdanında aklanmış olan Hrant, yargı tarafından da aklandı diye düşündük ve bunun iç hukuka olumlu etkisi olmasını bekledik. Oysa hiç öyle olmadı. Ondan bir hafta sonra Hrant’ın davasına bakan 12. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı, Ogün Samast’ı cinayeti işlediği iddia edilen sırada yaşı küçük olduğu nedeniyle Çocuk Mahkemesi’nde yargılanmak üzere oraya sevk etti. Bu da tabii çok umut kırıcı bir gelişme oldu” dedi.

Sivil toplum inisiyatifi


Hrant Dink davası gazeteciler, sivil toplum kuruluşları ve “Hrant’ın arkadaşları”, “Hrant için, adalet için” gibi oluşumlar tarafından dört yıldan bu yana yakından takip ediliyor. Sivil toplumun gösterdiği çabanın Hrant Dink’in düşüncelerinin yaşama geçirilmesi bakımından çok önemli olduğunu kaydeden Osman Okkan, “Hrant’ın ölümüyle yüz binler ayağa kalktı ve bu yüz binler “hepimiz Ermeniyiz” sözünü dile getirdiler. Yani Ermenilerle dayanışmalarını açıkça dile getirdiler ve Türkiye’de üstü kapatılmış birçok tarih sayfasının yeniden tartışılmasını gündeme getirdiler. Bu büyük, çok önemli bir aşama bence. Gerçekten Türkiye’deki sivil örgütlerin, sivil toplum doğrultusundaki savaşımlarına çok büyük bir katkısı oldu” dedi.


© Deutsche Welle Türkçe


Haber: Başak Özay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu