1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

301211 Religiöse Politiker

2 Ocak 2012

Alman siyaset sahnesi farklı din ve inanç gruplarından birçok yüze ev sahipliği yapıyor. Korsanlar Partisi'nden, Sosyal Demokrat Parti'ye kadar hemen her partide farklı dinlere mensup üyeler aktif rol alabiliyor...

https://p.dw.com/p/13d4D
Fotoğraf: DW

Korsanlar Partisi'nin liderlerinden biri olan Marina Weisband, henüz 25 yaşında bir psikoloji öğrencisi. Weisband dinine oldukça bağlı bir Yahudi. Korsanlar Partisi'nin seçimlerdeki beklenmeyen başarısının ardından oldukça yoğun bir çalışma temposuna giren Weisband için cuma gün batımından cumartesi gün batımına kadar olan Şabbat büyük öneme sahip. Şabbat'ta kesinlikle çalışmayan Weisband bu günü sadece sinagog ziyaretine ayırmış.

Farklı dine mensup isimlerden bir diğeri, Yeşiller Partisi'ndan Hasret Karaçuban. Karaçuban, Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Meclisi'nde ve aynı zamanda Yeşiller Partisi bünyesindeki "Müslümanlar Çalışma Grubu"nda görev yapıyor. 32 yaşındaki Karaçuban Müslüman ve başörtüsü takıyor.

Marina Weisband
Marina WeisbandFotoğraf: Tobias M. Eckrich

Karaçuban Yeşilleri seçmesinde, partinin azınlıklar konusundaki politikalarının rol oynadığını kabul ediyor. Karaçuban "Yeşiller Partisi'nin üyesi olmamdaki en büyük gerekçe elbette ki öncelikle parti programları. Ancak aynı zamanda sürdürdükleri azınlık politikaları ve azınlık haklarına daha fazla önem vermeleri... Siyaset yapmamın arkasında dinî nedenler ya da belli hedeflere siyasî olarak ulaşmak yok. Beni siyasete iten tamamen siyasi gerekçeler" şeklinde konuşuyor.

Gündemin başlıca konularından oldu

11 Eylül saldırıları ile Irak ve Afganistan savaşlarının ardından din, özellikle de İslâm, Avrupa siyasi gündeminin değişmeyen konularından biri haline geldi. Avrupa'ya göç eden Müslümanlar yıllarca adeta görmezden gelinmişti. Örneğin Alman hükümeti yıllarca "misafir işçi" olarak gelen Türklerin bir gün ülkelerine geri dönecekleri düşüncesiyle geçerli bir uyum politikası geliştirmekte fazlasıyla geç kalmıştı. Bu durumun yarattığı olumsuz etkiler ve göçmenlerin uyumu son yıllarda Alman siyasetinin başlıca gündem konularından biri oldu.

Hasret Karaçuban
Hasret KaraçubanFotoğraf: Hasret Karacuban

Din bilimciler yaşanan gelişmelerin ışığında Avrupa'nın "Hrıstiyan Kulübü" kimliğinden giderek sıyrıldığına ve bir din çeşitliliğine kavuştuğuna dikkat çekiyor. Bu çeşitlilik ekonomik anlamda bir fırsat olarak görülüyor. Peki ya siyasi anlamda?

Korsanlar Partisi'nden Marina Weisband "Gelecekteki siyasi kuşağın her şeye ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Sanatçılara, ateistlere, agnostiklere, inançlılara... Politikacıların gelecekte her neyi savunuyorlarsa onun arkasında durabilmelerini ve bu şekilde kabul görmelerini umuyorum. Ben politikacı olmak ve açık bir şekilde Yahudi olduğumu söyleyebilmek istiyorum. Ve bunu bugün yapabilmekten dolayı mutluyum" açıklamasını yapıyor.

Partilerden çalışma grupları

Alman siyasetinde yer alan diğer partilerin de farklı dinlere ve göçmenlere yönelik çalışma grupları bulunuyor. Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) bünyesinde bulunan Türk-Alman Forumu bundan 10 yıl önce kuruldu. Sosyal Demokrat Parti SPD'nin bünyesinde de bir göçmen çalışma grubu bulunuyor. Grubun hedefi uyum politikalarında aktif bir şekilde söz almak… SPD bünyesinde Hrıstiyanlara yönelik bir çalışma grubu da var.

CDU ve SPD'nin çalışma gruplarında hedef grup göçmenlerken, Yeşiller Partisi'nin çalışmaları ise doğrudan Müslümanlara yönelik. Burada doğrudan dinle ilişkili konular konuşulup tartışılıyor. Yeşiller'in Müslümanlar Çalışma Grubu'nun başlıca hedefi İslâm dininin Almanya'da resmî olarak tanınması ve başörtüsü yasaklarının kaldırılması. Korsanlar Partisi de bu konuda benzer çizgide. Korsanlar Partisi'nden Marina Weisband din özgürlüğü ve bu bağlamda okullarda başörtüsü takılmasına izin verilmesini talep ettiklerini kaydediyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Ulrike Hummel / Çeviri: Banu Wöltje

Editör: Beklan Kulaksızoğlu