1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dünyanın beklediği aşının arkasındaki iki Türk

10 Kasım 2020

Biontech ve Pfizer, yüzde 90 koruma sağladığını söyledikleri koronavirüs aşısı için ruhsat onayının eşiğinde. Aşı çalışmasının arkasında ise Türkiye kökenli iki bilim insanı var: Uğur Şahin ve Özlem Türeci.

https://p.dw.com/p/3l61g
Firmanın kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci
Firmanın kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci Fotoğraf: Stefan F. Sämmer/imago images

Işık Hızı: Almanya'daki BioNTech firmasının koronavirüse karşı aşı geliştirmek için Ocak ayı başında başlattığı projenin adı bu. Gerçekten de ışık hızıyla ilerleyen süreç sonunda ilk meyvelerini vermeye başladı. Alman BioNTech, Pfizer ile geliştirdiği koronavirüs aşı adayının, üçüncü faz klinik deneylerde hastalığın bulaşmasını yüzde 90 engellediğini dün duyurdu.

Aşı geliştirme süreci, normal koşullar altında sekiz ila on yıla yayılabiliyor. Ancak zamana karşı yarışılan salgın döneminde Almanya'nın Mainz kentindeki araştırmacıların, aşıyı geliştirip ABD'de ruhsat başvurusu yapabilmesi bir seneden kısa sürdü. Şimdi şirketler, hızlandırılmış ruhsat için ABD'de başvuru yapacak.

Koronavirüs aşısının ardındaki iki Türk: Uğur Şahin ve Özlem Türeci

Arkasında iki Türkiyeli araştırmacı var

Peki bu başarı nasıl ortaya çıktı?

Ocak ayında koronavirüs Çin'de şiddetlenmiş, ancak Almanya dahil dünyanın pek çok ülkesinde henüz pandemi endişesi yaşanmıyorken, BioNTech araştırmacıları koronavirüse karşı bir aşı üzerinde aslında çalışmaya başlamıştı. Şirketin başında Türkiye kökenli çift Uğur Şahin ve Özlem Türeci var. Şahin'in CEO ve Türeci'nin idareci olarak çalıştığı BioNTech, geçen ilkbaharda virüsün dünyanın dört bir yanına yayıldığı anlaşıldığında, firma faz 1-2 denemelerine geçilmişti bile.

BioNTech firmasının Mainz kentindeki merkezi
BioNTech firmasının Mainz kentindeki merkezi Fotoğraf: BioNTech SE 2020, all rights reserved

Şirketin CEO'su Şahin 1965 yılında Türkiye'de doğdu. Henüz 4 yaşındayken, annesiyle birlikte Ford şirketinde çalışan babasının yanına Köln'e taşındı. Liseden mezun olduktan sonra Köln Üniversitesi'nde tıp eğitimi aldı. 20 yaşına geldiğinde, henüz daha öğrenciyken, bir laboratuvarda çalışmaya başladı. Şahin o günleri "Akşam 4'e kadar bütün gün derslerimiz vardı. Diğer öğrenciler eve giderken, ben de çalışmak için laboratuvara giderdim. Bazen sabah 4'e kadar çalışırdım" diye anlatıyor.

1992'de tıp fakültesini bitiren Şahin, Saarland Üniversitesi Tıp Merkezi'ne geçmeden önce birkaç yıl Köln Üniversitesi'nde iç hastalıkları, hematoloji ve onkoloji doktoru olarak çalıştı. Köln Üniversitesi'ndeyken, bir tıp öğrencisi ve İstanbul'dan Almanya'ya gelen bir doktorun kızı olan Özlem Türeci ile tanıştı.

Nikahtan önce laboratuvarda çalışmış

Mainz Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Özlem Türeci, kanser immünoterapisinde bir öncü olarak tanınıyor. Daha önce Alman basına verdiği bir demeçte Türeci, bu mesleği seçmesindeki arkasında yatan sebepleri "Doktor olarak çalışan babamdan etkilendiğimden genç bir kızken bile başka meslek hayal edemiyordum. Babamın muayenehanesi aile evimizdeydi. Çocukken hastalar arasında oynardık. Evimizde iş ve yaşam arasında kesin bir ayrım yoktu" sözleriyle anlatmıştı.

Babasının çok duyarlı bir hekim olduğunu söyleyen Türeci, bunun kendisini çok etkilediğini, hatta tıpkı babası gibi insanlara yardım etmek için, önce rahibe olmayı bile düşündüğünü, ardından tıbbı seçtiğini belirtiyor. Türeci, Uğur Şahin ile 2002'de evlendiğinde, Mainz Üniversitesi Tıp Merkezi'nde çalışıyordu. Anlatılanlara göre Şahin, evlilik seremonisinden saatler öncesine kadar bile laboratuvarda çalışmış. Ardından, Türeci ile birlikte evlendirme dairesine gitmişler.

Firmanın bin 300 çalışanı var
Firmanın bin 300 çalışanı varFotoğraf: BioNTech SE 2020, all rights reserved

BioNTech'in kurulması

2001 yılında immünoterapötik kanser ilaçları geliştirmek için bir şirket kuran çift BioNTech'i 2008 yılında kuruyor. Şirket, şu an da büyük ölçüde kişiselleştirilmiş kanser immünoterapileri için teknolojiler ve ilaçlar geliştiren bir firma. Ancak üzerinde çalıştıkları kanser ilaçlarının hiçbiri henüz onay aşamasına gelmiş değil. Hem Türeci hem de Şahin, bu çalışmalarının yanında, üniversitede öğretmenlik yapmaya devam ediyor.

BioNTech'in RNA biyokimyası ve üretiminden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Andreas Kuhn, 2019 yılında bir ödül töreninde Uğur Şahin için "Onun kadar zeki birini nadiren tanıdım. Kendisi her zaman insanlardan bir adım önde. Yeni bir fikir bulursanız o, bu aşamaya çoktan ulaşmıştır ve bunu öngörmüştür" ifadelerini kullanmıştı. Şahin'in kendisine en başından beri ilham verdiğini söyleyen Kuhn,

"İnsanları bir şeyler hakkında heyecanlandırabilmesinin onun güçlü yönlerinden biri olduğunu düşünüyorum" diyor.

60 ülkeden bin 300 çalışan

BioNTech'te şu an 60'tan fazla ülkeden bin 300'den fazla kişi çalışıyor ve bunların yarısından fazlası kadın. Alman biyoteknoloji firması, Ekim ayında ABD'nin Nasdaq borsasına teknoloji hisse senetleri için giriş yaptı ve borsada hızlı bir şekilde büyüdü.

Türeci, daha önce innovationsland-deutschland.de sitesine yaptığı bir açıklamada, değiştiremeyeceği şeyleri kabul etse de "etki alanının ilk göründüğü halinden farklı olduğunu düşündüğü şeylere kararlılıkla ve cesaretle konsantre olmaya" çalıştığını söylemişti.

Kararlılık ve cesaret, Şahin ve Türeci'nin salgın sırasında kuşkusuz gösterdikleri özellikler. Öyle ki, aşının onay alması durumunda ticari dağıtımını sağlayabilecek konumda olabilmek için için üretim kapasitelerini genişletip büyük yatırımlar yaptılar. Idar-Oberstein ve Mainz'daki şirket tesislerindeki üretim tesisleri sürekli aktif. Şahin, Almanya'nın ZDF kanalına verdiği bir röportajda, zamanı yakalayabilmek için şirketin en başından beri arka arkaya önemli adımlar attığını söylemişti.

Yıllar süren araştırmalar Uğur Şahin ve Özlem Türeci'ye her iki şekilde de karşılığını veriyor. Şahin, BioNTech hisselerinin yüzde 18'ini elinde tutuyor ve şirketin başarısıyla, aniden kendini en zengin 100 Alman arasında buluyor. En azından kağıt üzerinde.

Insa Wrede

© Deutsche Welle Türkçe