1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Cengiz Aktar: Türkiye bambaşka bir rejime intikal etti

18 Nisan 2017

Referandum sonucunu DW Türkçe'ye değerlendiren Siyaset Bilimci Cengiz Aktar, Türkiye'nin bambaşka bir rejime intikal ettiği görüşünde. Aktar, AB ile sürecin ise rafa kalktığını belirtiyor.

https://p.dw.com/p/2bNLN
Türkei Regierung erklärt Sieg bei Referendum
Fotoğraf: picture alliance/AP/L. Pitarakis

DW Türkçe: Referandum sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cengiz Aktar: Ben "evet" çıkmasını bekliyordum. Çünkü iktidar, iktidarda kalabilmek için her şeyi yapmaya hazırdı ve de yaptı. Dolayısıyla, açıkçası ve maalesef benim için bir sürpriz olmadı. 

DW Türkçe: Başkanlık sistemi tam olarak sizce neleri değiştirecek?

Cengiz Aktar: Türkiye artık bambaşka bir rejime intikal etmiş bulunuyor. Zaten fiiliyatta yeni bir rejime intikal etmişti, Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren geçilmişti buna. Şimdi artık bunun hukuki, bir anayasal kılıfı var. Bu sistem anca Afrika ülkelerinde var. Hiçbir denge ve denetlemesi olmayan, her konuda, en küçük karardan en büyük karara kadar bir kişinin tasarrufunda olan bir idareyi Türkiye'nin gündemine oturtacak. Türkiye artık bundan sonra böyle yaşayacak.

DW Türkçe: Referandum öncesi yazılarınızda "Muhalefet cephesi birlik olamadığı için Türkiye mevcut tabloya mahkûmdur" demiştiniz. Böyle bir birlik referandum sonucuna bağlı olarak sağlanabilir mi?

Cengiz Aktar: Hiç sanmıyorum. Bu rüyayı görmeye başlayanlar oldu referandumun ertesi sabahından itibaren. Çünkü sorulması gereken soru şudur; niye bugüne kadar birlik olmadınız da şimdi birlik olmayı düşünüyorsunuz? Kaldı ki böyle afakî çağrıların hiçbir manası yok. Türkiye'de muhalefet, Türkiye'nin en temel sorunu olan Kürt meselesinde asla birlikte hareket edebilecek bir muhalefet değil. O yüzden bunun hiçbir oluru yok. Öyle Gezi ruhundan falan bahsedenler var. Rejim asla böyle bir itiraza, yani sokağa dökülecek bir itiraza müsaade etmez. Çünkü sonuç itibarıyla bu faşist bir rejim.

DW Türkçe: Kürt politikasında değişiklik bekliyor musunuz?

Cengiz Aktar: Hayır hiçbir değişiklik beklemiyorum. Unutmayalım ki Devlet Bahçeli ve partisinin bir kısmı artık hükümet ortağı, iktidara ortak. Onların bulunduğu bir yönetimde Kürt meselesine 2013'te olduğu gibi yaklaşmak mümkün değil.

DW Türkçe: Cumhurbaşkanı Erdoğan idam konusunun da referanduma sunulacağının sinyalini verdi. İdamın geri gelmesi AB-Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler?

Cengiz Aktar: Avrupa Birliği (AB) ilişkileri çoktan rafa kalktı, çoktan bitti. Çünkü Avusturya müzakerelerle ilgili her türlü girişimi engelleyeceğini söyledi. Buna şimdi Belçika'yı da eklemek gerekiyor. Müzakerelerle ilgili kararlar ancak oybirliği ile alınır. Dolayısıyla bu iki ülke muhalefette oldukları sürece bu değişmeyecek. Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz dün akşam ‘artık Türkiye'nin AB üyeliği söz konusu değil' dedi. Fiiliyatta zaten bir şey olmuyordu bundan sonra olmayacak. İdam cezasının geri getirilmesi 'işleri kolaylaştırır', malumu ilam eder. Zaten bitmiş olan müzakerelere karşılıklı olarak son noktayı koydurur. Ben bunda karşılıklı bir irade görüyorum. Hem AB tarafında hem de Ankara'da. Cumhurbaşkanı AB konusunda her zaman çok açık. Zaten rejimini sürdürebilmesi için AB kurumlarının hepsinden bir şekilde 'kurtulması' gerekiyor. Bu sadece AB için değil, Avrupa Konseyi için de aynı şey geçerli. Ben orta vadede ya da hızla Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çıkacağını düşünüyorum. Çünkü sürdürülebilir değil. Keza Türkiye, Avrupa Konseyi'nde zaten önümüzdeki günlerde izlemeye alınacak, küme düşecek büyük ihtimalle. Bütün bu ilişkileri gözden geçireceğini düşünüyorum zaten kendisi de seçim kampanyası esnasında  '16 Nisan'dan sonra Avrupa'ya sürprizlerimiz olacak' tarzında açıklamalarda bulunmuştu. Yani Türkiye hızla Avrupa’dan sadece kopmuyor, 1945'ten sonra dahil olduğu Avrupalı kurumlardan çıkıyor artık. Ben buna ‘Batısızlaşma' veya ‘Batısızlaştırılma' diyorum.

Türkei der Politikwissenschaftler und Journalist Cengiz Aktar
Cengiz AktarFotoğraf: Public Domain

DW Türkçe: AB –Türkiye ilişkilerinin kopması halinde, Türkiye nasıl bir siyasi çerçeveye oturur? Neye, nasıl yönelir?

Cengiz Aktar: Türkiye çok yalnız bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Ortadoğu'da bir yeri yok. Kendisine ne kadar alan açılırsa ancak o kadar alanda var olabiliyor. Bunun en mükemmel örneğini Suriye'de gördük: Bir yere kadar müsaade ediliyor oraya kadar gidiyor ve orada duruyor. Bu Şanghay İşbirliği Teşkilatı gibi tamamen İslam'ı Orta Asya'dan silmek üzere veya orda yaşatmamak üzere kurulmuş bir organizasyonda yeri haliyle olamaz. Rusya ile olan ilişkiler de tamamen taktik ilişkilerdir. 200 yıldır hatta belki Büyük Petro'dan bu yana 300 yıldır bu iki coğrafya asla bir araya gelemez. Dış politika anlamında ortak bir faaliyette bulunamaz. Yani tekerleği tekrardan icat etmenin bir manası yok. Geriye kalıyor stratejik ilişkiler. Yani Batı ile olan ilişkiler. Onların ne halde olduğunu az önce belirttim. Yani Türkiye bir vakitler 'Saray çevresinden' işittiğimiz 'değerli yalnızlık'tan  'değersiz yalnızlığa' koşar adım ilerleyen bir ülke görüntüsü veriyor.

DW Türkçe: Siz kısacası gelecek için karanlık bir tablo çiziyorsunuz.

Cengiz Aktar: Keşke iyimser olabilsem. Öyle bir veri yok ortada. Türkiye halkı faşizmi seçti. Bunu unutmamak lazım. Yüzde 50'lik ya da -hile oldu diyelim- yüzde 49,8'lik diyelim bir kitle, ki bu kitle azımsanacak bir kitle değil, faşizmi seçti. Türkiye'deki otoriter rejimin çok güçlü bir toplumsal desteği var, bunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Yani bu herhangi bir otoriter rejim değil. 1930'ların Almanyası hatta Avrupası demek lazım. Çünkü aşağı yukarı her yerde var benzer rejimler: Romanya'da, İtalya'da, Macaristan'da. Onlarla büyük benzerlikler gösteriyor. O yüzden de Avrupalılar bunun ne demek olduğunu gayet iyi bilir. Bu nedenle '-mış' gibi yapmamak lazım, ayıp oluyor.

DW Türkçe: Türkiye 'gerçek bir demokrasiye' ne zaman sahip olabilecek?   

Cengiz Aktar: Türkiye herhalde bütün bu yoğun ve çok acılı geçmişiyle, ta 1915'teki Ermeni soykırımından bu yana biriktirdiği devasa sorunlarla günün birinde yüzleştiği andan itibaren. Yani Almanya'nın 1945'ten sonra yaptığı gibi. Ancak bu, büyük yüzleşme yani 'Katharsis' ile gerçekleşebilir. Ama anlaşılan o ki, başka şeyler yaşanacak şimdi Türkiye'de. Ondan sonra günün birinde belki demokratik bir yapıya kavuşabilir.

DW Türkçe: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Cengiz Aktar: Avrupa'dan özellikle Almanya'dan referandum akşamından bu yana Martin Schulz hatta Cem Özdemir hala 'durun bakalım, 'hayır' kazandı' gibi ifadeler kullanıyor. Bu çok yanlış bir tavırdır. 'Hayır' oyları elbette çok yüksekti. Hile büyük ihtimalle yapıldı. Ama bu 'hayır'ın bir dinamik olduğunu düşünmemiz için yeterli değil. Bu rejimle alttan alarak konuşulmaz. Avrupa'nın hiçbir kaldıraç etkisi yok, kalmadı. Varmış gibi yapmanın bir manası yok. Avrupalılar Türkiye'deki yatırımları için korkuyorlarsa onu anlarım ama Avrupalı siyasetçilerin ağzından duyduklarım, buna siyasi bir kılıf aramak, hakikaten çok üzücü. Önümüzdeki aylarda zaten neyin ne olduğu hızla ortaya çıkacak. Ama Avrupa'nın şunu idrak etmesinde fayda var: Artık Rusya ile birlikte doğu sınırında iki tane otoriter, faşizan ülkeyle birlikte yaşaması gerekecek 21'inci yüzyılda. 

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Meltem Karagöz

Profesyonel hayatının 22 yılını geçirdiği Birleşmiş Milletler Örgütünde direktörlükten emekli olan Cengiz Aktar, Siyaset Bilimi dalında öğretim üyesi olup aynı zamanda İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanıdır.