Büyük koalisyona karşı

Almanya'da 22 Eylül'de yapılan genel seçimler sonrasında 11 Türk kökenli milletvekilli meclise girmeye hak kazandı. Hükümetin kurulmasının ardından, seçim öncesi sık sık gündeme gelen 'çifte vatandaşlık' konusunun özellikle Türk kökenli federal milletvekilleri tarafından meclisin gündemine getirilmesi bekleniyor.

Alman Meclisi'ne ilk kez giren Sosyal Demokrat Partili Cansel Kızıltepe de 'çifte vatandaşlık' sorununun yeni hükümet döneminde çözülmesi gerektiğine inanan siyasetçilerden biri. Kızıltepe, bu nedenle Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) arasında yürütülen koalisyon görüşmelerinde ve koalisyon sözleşmesinde çifte vatandaşlığın mutlaka yer alması gerektiğini savunuyor.

Politik kimliğini Kreuzberg'e borçlu

1975 yılında Berlin’de dünyaya gelen Cansel Kızıltepe, Berlin Teknik Üniversitesi ekonomi bölümü mezunu. Evli ve bir çocuk annesi olan Kızıltepe, üniversite eğitiminin ardından bir süre sendikada görev almış, daha sonra yedi yıl boyunca SPD Federal Milletvekili Ottmar Schreiner'in meclis bürosunda yönetici olarak çalışmış. 2005 yılından bu yana SPD üyesi olan Cansel Kızıltepe, siyasi vizyonunu Ottmar Schreiner’in yanında geçirdiği dönemde oluşturduğunu belirtiyor. Kızıltepe, siyasete olan ilgisini ise doğup büyüdüğü, Türklerin yoğun yaşadığı, çok kültürlü ve sol eğilimli, protest yapısıyla tanınan Kreuzberg’e borçlu olduğunu söylüyor: ” Benim büyüdüğüm Kreuzberg, çok karışık bir semt. Ve o yıllarda orada kimse oturmak istemezdi, fakirlik çoktu. Sol gruplar bayağı yoğundu, her 1 Mayıs’ta olaylar olurdu. O olaylarda da tabii ki konu hep sosyal adaletsizlik, zengin-fakir ayrımıydı. Ben böyle bir ortamda büyüdüm, o yüzden siyaset ile hep içli dışlıydım. Okuduğum ekonomi dalı da aslında çok politik bir dal. Zira ekonomi, bir ülkenin gelir dağılımının nasıl olması gerektiğini ele alır. Daha iyi bir toplum yaratmak için ekonomistler neler yapmalı bunlar konuşulur. Bu nedenle siyaset, aslında hayatımın her döneminde var oldu.”

Seçimlere SPD’nin başbakan adayı olarak katılan Peer Steinbrück’ün dışında, Sosyal Demokratların fraksiyonunda kendisinden başka ekonomist bulunmadığını belirten Cansel Kızıltepe, bu nedenle parlamentodaki öncelikli hedefinin ekonomi politikaları olduğunu aktarıyor: "Maliye Komisyonu'na girmeyi düşünüyorum. Bu çerçevede devletin gelirleri nasıl yükseltilebilir? Bu konuda çalışmak istiyorum. Böylece sosyal politikalarımıza daha fazla ödenek bulmayı hedefliyorum. Bunun bir parçası olarak da eğitime nasıl daha fazla para aktarabiliriz, buna dair çalışmaları hayata geçirmek istiyorum.”

'Çifte vatandaşlık koalisyon sözleşmesine girmeli'

Cansel Kızıltepe, göçmenlerin ihtiyaçlarda birleştiğinden hareketle, etnik ayrım yapmadan sorunların üzerine eğilinmesi gerektiğini ifade ediyor. Göçmenlerin en belirgin sorunlarının eğitim ve bununla bağlantılı olarak istihdam olduğunu kaydeden Kızıltepe, çalışmayı planladığı alana bu konuları da ekleyeceğini kaydediyor.

SPD'li milletvekili etnik ayrımdan kaçınmakla birlikte Türk kökenli göçmenlerin çifte vatandaşlık konusunda belirgin bir ayrımcılığa uğradığını kabul ediyor. Bu nedenle koalisyon görüşmeleri de dâhil olmak üzere hükümeti kurmaya aday olanların çifte vatandaşlık sorununu çözmeye de aday olmaları gerektiğini savunuyor: "Çifte vatandaşlık, bizim için çok önemli. Çünkü Almanya’da Türkler de dâhil, 7 milyon yabancı uyruklu insan seçime katılamıyor. Benim babam mesela 1960’da Almanya’ya gelmiş; hâlâ Türk vatandaşı ve bugüne kadar ne yerel ne federal hiçbir seçime katılamadı. Bu yüzden çifte vatandaşlık bizim için, sosyal demokrasi için son derece önemli ve yapacağımız görüşmeler de bunu gösterecek.”

Sol Parti ve Yeşiller SPD'ye daha uygun

Hristiyan Demokratlar ile yapılması olası koalisyon sözleşmesinde çifte vatandaşlığın yer almasında ısrar eden Sosyal Demokratlardan biri olan Cansel Kızıltepe, CDU ile kurulacak bir koalisyona sıcak bakmadığını da ekliyor. Bu yönde kurulacak bir koalisyonun SPD'nin düşen oylarını daha da düşüreceğini iddia ediyor. Kızıltepe partisinde Sol Parti ve Yeşiller ile kurulabilecek koalisyona muhalefet edenlerin ağırlıkta olmasına karşın, bunun partinin doğasına daha uygun olacağını ileri sürüyor: "Ben, seçim öncesi de Sol Parti ve Yeşiller ile kurulacak bir koalisyona açıktım. Çünkü bizim yani SPD’nin, bu partiler ile ortak yönleri çok fazla. Seçim kampanyasında istediğimiz reformların birçoğunu bu partilerle oluşturulacak bir koalisyon içinde gerçekleştirebiliriz. Benim için olabilir, ancak partinin başında olan bazı kişiler, daha seçim öncesinde böyle bir koalisyonu kesinlikle istemediklerini beyan ettiler. Bu nedenle desteklememe rağmen kırmızı-kırmızı-yeşil koalisyonun kurulmasını zor görüyorum.”

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Özlem Coşkun

Editör: Beklan Kulaksızoğlu