1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Breivik'i mi örnek aldı?

21 Mart 2012

Fransa'daki saldırıyı, Deutsche Welle’ye değerlendiren güvenlik politikaları uzmanı Joachim Krause, Toulouse'daki saldırı ile Norveç saldırısı arasında paralellikler olduğunu söylüyor.

https://p.dw.com/p/14OJb
Fotoğraf: AP

Fransa’nın Toulouse kentindeki Yahudi okuluna düzenlenen silahlı saldırının yankıları sürüyor. 3 ve 6 yaşlarında üç çocuk ve bir öğretmeni öldüren saldırgan henüz yakalanamadı. Okulun öğretmen ve öğrencileri, Fransa’da yaşayan 600 binden fazla Yahudi gibi tüm ülke de saldırının şoku altında. Olay, ülkede antisemitizm ve ırkçı kaynaklı terör tartışmalarını da beraberinde getirdi. Kiel Üniversitesi Güvenlik Politikaları Enstitüsü’nün Başkanı Profesör Joachim Krause, Fransa'daki silahlı saldırıya ilişkin Deutsche Welle'nin sorularını yanıtladı.

DW: Sayın Krause, sizce hem Fransa’da hem de diğer Avrupa ülkelerinde uzun süre ırkçılık ve antisemitizm hafife mi alındı ya da yeterince önemsenmedi mi?

Krause: “Önemsenmedi ya da hafife alındı diyemem. Ama hem Norveç’teki olayda hem de Almanya’ın Zwickau kentinde ortaya çıkan, 9 göçmen ve bir Alman polisin ölümünden sorumlu tutulan Neonazi terör hücresinde de gördüğümüz gibi, şiddete tamamen hazır bir çevrenin varlığından söz edebiliriz. Ve işte bu çevredeki insanların bu tarz saldırılar düzenleyebileceğini her an hesaba katmalıyız.”

Joachim Krause
Joachim KrauseFotoğraf: privat


DW:
Sizin de örneklediğiniz gibi Fransa, Norveç ve Almanya’da yaşanan saldırılar arasında olası bir paralellik söz konusu. Hatta saldırının düzenleniş biçimi açısından da. Acaba bu konuda neler söyleyebilir siniz?

Krause: “Evet, Norveçli Andreas Breivik’in eylemiyle Fransa’daki saldırı arasında ben kesinlikle bir paralellik olduğu kanaatindeyim. Özellikle de çocuklara ateş açıldığı düşünülürse... Çünkü burada başka bir ırk ve dinden yetişen kuşakları yok etmek isteği söz konusu ve bu korkunç bir şey. Muhtemelen Fransa'da da Breivik’in eylemi örnek alındı.”

DW: Peki sizce Fransa’da radikal İslam kaynaklı terör tehlikesi ne kadar yüksek?

Krause: “Çok yüksek. Zira Fransa tüm Mağrip’teki El Kaide’nin hedefinde. Ayrıca Taliban da Fransa’nın bir an önce Afganistan’dan ayrılmasını istiyor. Bunların Fransa’da bağlantıları ve hücreleri bulunuyor.”

DW: Norveç, Almanya ve şimdi de Fransa. Terör saldırıları Avrupa’nın her köşesinde yaşanıyor. Siz bu bağlamda AB’nin rolünü nasıl değerlendiriyor sunuz? Terör karşıtı önlemler, daha çok Büksel’den mi koordine edilmeli acaba?


Krause: “Hayır, sanmıyorum. Çünkü AB içinde çoktan önemli bir işbirliği düzeyine ulaşılmış durumda. O nedenle bunun daha da ötesinde bir koordinasyonla, daha fazla bir şeye ulaşılacağını düşünmüyorum. Ancak bu işbirliği, veri güvenliği ve hukuki koşullar nedeniyle sık sık başarısızlıkla sonuçlanıyor. Yine de Fransa’daki olayda saldırgan, yerel bir çevreden geliyor gibi. Koordinasyon ise ancak terör örgütleri beynelmilel operasyon düzenliyorsa önemli olur. Yani bir ülkeden bir diğerine geçiyorsa ve sınır ötesi bir takip gerekiyorsa. İşte o zaman koordinasyonun artılması gerekiyor. Ancak aşırı sağ kaynaklı terörün izindeysek, daha fazla koordinasyonun bir getirisi olamaz. Çünkü hem Breivik hem de Almanya'daki Neonazi terör hücresi, yerel hadiselerdi. Fransa'daki de muhtemelen öyle.”

DW: Fransa'daki gibi bir terör eyleminin toplum üzerindeki genel etkisi nedir peki?

Krause: “Tabii ki toplum önce bir şaşırıp kalır ve bu şaşkınlığını ifade etmek için birçok tören ve ayin düzenler. Ama çok dürüst ifade etmek gerekirse, bu saldırılar bir süre sonra da toplumun müşterek hafızasından silinir. Geride sadece ölenlerin yasını tutmaya devam eden acı içindeki kurban yakınları kalır. Ama bu da doğal bir sonuçtur. Çünkü kollektif hafıza daha çabuk unutur.“

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Ralf Bosen/ Çeviren: Başak Demir

Editör: Murat Çelikkafa