1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM’de reform şart

Nina Werkhaeuser/DW23 Eylül 2006

BM’in New York’ta düzenlenen Genel Kurul’unda, Almanya adına Dışişleri Bakanı Steinmeier, Türkiye adına da Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül birer konuşma yaptı. Her iki bakan da özelllikle Ortadoğu’daki gelişmelere ve Batı ile İslam alemi arasındaki gerginliklere dikkat çekti ve BM’de reforma gidilmesi gerektiğini belirtti. İki bakan ayrıca, Almanya ve Türkiye için BM Güvenlik Konseyi’nde üyelik beklentilerini dile getirdi. DW editörlerinden Nina Werkhaeuser’in yorumu...

https://p.dw.com/p/AZoA

İster küçük ve zayıf, isterse büyük ve güçlü ülkelere ait olsun, BM Genel Kurulu’ndaki her ülkenin oyu aynı değere sahip. Buna rağmen BM’deki rol dağılımıysa açık ve net. En fazla ağırlığı olan ülkeler BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi. Bu beş üye ayrıcalığının farkında, bunun tadını çıkarıyor ve mevcut gücünü korumak, daha da sağlamlaştırmak için elinden geleni yapıyor. BM’de köklü reforma gidilmesi bu devletlerin işine gelmiyor, bu nedenle de reform önerileri engellerle karşılaşıyor. Günün birinde reforma gidilebileceği konusuyse sadece iyimser ülkelerin hayalini süslüyor. Bu nedenle olsa gerek, Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier de Genel Kurul’da yaptığı konuşmada reform konusuna şöylece bir değinip geçti.

BM’deki ikinci gruba gelince: Bu grup Genel Kurul’un ana oturumunu ezeli düşmanına saldırmak, onu yerden yere vurmak için bulunmuş bir platform gibi görüyor. Buna örnek olarak Venezuella ve bu ülkenin Devlet Başkanı Hugo Chavez’i sayabiliriz. Chavez, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada ABD Başkanı Bush’u “şeytan” olarak niteledi. Bu provakatör grup, bütün dünyanın ilgisini çekeceğini bildiği için BM’deki ortamı kendi çıkarına kullanıyor, böylece BM de, kültürler arası karşılıklı anlayışı sağlama hedefinden uzaklaşmış oluyor.

BM’deki üçüncü grup ise Almanya gibi ülkeleri sayabileceğimiz üyelerden oluşuyor. Bu gruba dahil olan ülkeler özünde, BM kasasına en fazla parayı aktaran, barış gücü misyonlarına en fazla asker gönderen güvenilir bir devletler topluluğu. Bunun bilincinde olan Almanya Dişişleri Bakanı Steinmeier, bu yılki Genel Kurul’da yaptığı konuşmada dünyada çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelere dikkat çekti ve önceki yıllarla karşılaştırdı. Maalesef dünyada kriz bölgeleri olarak sayılabilecek yerlerin listesi giderek uzuyor. Afganistan ve Irak’ta kontrolün hala sağlanamamış olması, Ortadoğu’da yeni krizlerin yaşanması ve Batı ile İslam alemi arasında gerginliğin tırmanması endişeye yaratıyor. İşte tam da böylesi bir dönemde BM gibi bir kurumun işlevini yerine getirebilmesi için reform şart. Kurumda reforma gidilmesinin engellenmesi, BM’in uluslarası camiadaki inandırıcılığını yitirmesine neden oluyor. Bu duruma, New York’taki Genel Kurul’a katılan bir çok devlet ve hükümet başkanı ile temsilci de dikkat çekti.

Almanya Dışişileri Bakanı Steinmeier, dünyamızda sorunların artmasının BM’in kendini kanıtlayacağı ve kurum olarak varlığını ve işlevini bir kez daha kanıtlayabileceği bir fırsat olarak da değerlendirmenin mümkün olduğunu belirtiyor. BM’in rönasans yaşayabileceğini ifade ediyor, ancak bu iyimser bakışla Steinmeier’in, mevcut sorunları hafife almış olduğunu söylemek de mümkün. BM, bir çok alanda elinin kolunun bağlanmasıyla inandırıcılığını yitiren bir kurum haline geldi. Özellikle yokuslluk ve amansız hastalıklarla mücadelede, BM elbette en etkin kurum, ancak Darfur gibi insanlık dramlarının yaşandığı bir çok bölgedeyse hiç bir müdahalede bulunamadığı ortada. Asıl yapılması gereken bu tür alanlarda başarı sağlanamamasının nedenlerini araştırmak ve sorgulamak. Sorgulama ve hesaplaşma konusunda meydanı sadece provakatörlere bırakmamak lazım!