1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM’de insan hakları kaybediyor

Joachim Schubert25 Nisan 2005

BM Genel Sekreteri Kofi Annan, değişen koşullara göre kuruma bağlı İnsan Hakları Komisyonu’nun da yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtiyor. Buna karşılık uluslararası kurum içindeki çekişme ve irade eksikliği, bu reformların yapılabilmesini engelliyor.

https://p.dw.com/p/Aarq
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Louise Arbour
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Louise ArbourFotoğraf: AP

BM’e bağlı İnsan Hakları Komisyonu, Cenevre’de başlattığı, altı hafta süren oturumunu geçen Cuma günü tamamladı. Toplantılar, insan haklarını korumakla yükümlü BM kurumunun reformdan geçirilme ihtiyacını ön plana çıkardı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Louise Arbour’a göre komisyonun “ciddi bir meşruiyet eksikliği” bulunuyor. Yüksek Komiser, üye ülkelerde insan hakları ihlalleri ile mücadele için siyasi iradenin eksik olduğunu da vurguluyor.

Ana sorun

BM Yüksek Komiseri Louise Arbour, İnsan Hakları Komisyonu’nun, insan haklarını koruma ve geliştirme konusunda gittikçe inandırıcılığını yitirmekte olduğuna işaret ederek, ana soruna parmak basmış oluyor.

Bunun sebepleri ise belli: Komisyon’a üye ülke sayısı gittikçe yükseliyor ve bunların bazıları insan haklarını bizzat ihlal ediyor, olası yaptırımlara karşı da birbirlerini koruyorlar. Savunma mekanizması ise zayıf organize edilmiş. Bir zamanlar insan haklarının motoru konumundaki ABD, büyük yara almış durumda. AB’nin ise yıldan yıla çekingenliği artıyor. İnsan Hakları Komisyonu’na da uzun bir süreden beri çifte bir standart hakim: Küçük ülkeler kınanıyor, büyüklere ise dokunulmuyor.

Başarı hanesine kaydedilenler

Komisyon’un bu yılki faaliyetlerinde de yine bu durum etkisini hissettirdi. Tabii küçük bazı başarılar da kaydedilmedi değil. Örneğin, terörizmle mücadele edilirken, insan hakları ihlallerine meydan verilmemesi konusuyla ilgili olarak komisyona bağlı bir raportörün görevlendirilmiş olması… Ya da Sudan’daki olumsuz gelişmelerin -biraz zorlanarak da olsa- kınanabilmiş olması… Amerikalılar ise, tutuklu kampı olarak kullanılan Küba’daki Guantanamo askeri üssüne, BM’e bağlı özel raportörlerin girmesine izin sinyali verdi. Ne var ki, Çin, Rusya ya da Zimbabve’ye ilişkin olarak kınama taslağı bile hazırlanamadı. Guantanamo’ya ilişkin karar tasarısı ise reddedildi.

Kaybeden yine insan hakları

Diplomatik çıkar oyunlarında asıl kaybeden ise yine insan hakları… . Buna karşın BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın sunduğu reform önerileri bir ümit ışığı niteliğinde. Annan, bir insan hakları konseyinin oluşturulmasını, bu konseye de kendilerini insan haklarını korumakla yükümlü hisseden ülkelerin katılmasını ve tüm ülkelerdeki insan hakları durumunu denetlemesini öneriyor.

Ne var ki, bu önerilerin hayata geçirilmesi pek mümkün gibi görünmüyor. Annan’ın önerilerini desteleyen çok az üye bulunuyor. Bu isteksizliğin ardında bazı nedenler var. Örneğin, böyle bir konsey içindeki olası iyilerin, olası kötüler hakkında, -muhtemelen kuzey yarım kürenin güney yarım küredeki ülkeler hakkında- yargıda bulunması nasıl önlenecek? Sivil toplumlar bu konseye nasıl dahil edilecek? Komisyon, sorunları hangi sınıra kadar dile getirme hakkına sahip olacak, vs. vs…

İrade eksiklikliği

Herşey bir yana, aslında Annan’ın cesaretli önerilerini uygulamaya koyacak gerçek bir iradenin olmadığı seziliyor. Özellikle de ekonomik ve stratejik çıkarların çoğu kez insan hakları konusundan önce geldiği görülüyor. Kısacası, daha uzun süre diplomatik ayak oyunlarını yaşayıp, göreceğiz... Ve bundan payını alan yine insan hakları olacak.