1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM yeniden sahnede

Thomas Reinke20 Şubat 2004

BM, son dönemde maruz kaldığı “etkisini yitirdiği” suçlamasının ezikliğini üzerinden atmış görünüyor. Özellikle Irak Savaşı öncesinde, devletlerarası anlaşmazlıklara çözüm getiremeyen kurum, dünya siyasetinde eski önemini yeniden kazandı. BM, Güvenlik Konseyi’ndeki veto güçlerinin menfatlerine ve anlaşmazlık taraflarına her zaman bağımlı kalacak. Ama kurum ve genel sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs müzakereleri ve Irak’daki bağımsız seçimlerin zamanlaması konularında, önemli bir rol oynuyor. DW’den Thomas Reinke’nin yorumunu sunuyoruz.

https://p.dw.com/p/Aa5c

Kofi Annan iyi bir ay geçiriyor. BM, Annan sayesinde, son dönemde iki kez, en sevdiği rolü oynadı: Devletler topluluğunun, kararı hala belli bir ağırlık taşıyan bağımsız, en üst düzey organı rolünü.

Annan için ilk başarı, Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlaması için yaptığı çağıydı. Türk ve Rum kesimi liderlerine, geçen hafta New York’ta bir ültimatom veren Annan, Nisan’da referanduma sunulacak metin üzerinde, son sözü söylemeyi kabul ettirdi.

Annan, görmezden gelinemeyecek diğer bir başarısını da, Irak’ta bağımsız seçimlerin öne çekilip çekilemeyeceği konusunda elde etti. Annan, bu konuyu, New York’ta , Amerikalı işgal gücünün ve Geçici Hükümet Konseyi temsilcileri arasındaki pazarlıklar, çıkmaza girdiğinde gündeme getirmişti.

BM yeniden sahneye çıktı. Kurumun ağırlığı, Irak’daki durumun ciddiyetine göre daha da artabilir. Ama söz konusu güç, gerçek bir iktidar göstergesi değil. Çünkü bu güç, konunun taraflarının ilgili anlaşmazlıkta kuruma ne kadar hareket alanı tanıdığına bağlı.
Eğer Türkiye, AB karşısında kendi pozisyonunu güçlendirmek niyetiyle, hızlı bir çözüme yanaşmasaydı, Annan Kıbrıs Türk kesimine bu denli baskı uygulayamazdı.

Ve eğer Şiiler Irak’ta gerçekten bir güç odağı olmasalardı, işgal gücü, Genel Sekreter Annan’ın hakem rolünü muhtemelen kabul etmezdi.

Ama gelişmelerde, bu faktörler dışında Annan’ın genel tavrı da önemli rol oynadı.. Çünkü BM Genel Sekreteri, geçmişte, bazen ABD’nin hoşuna gitmese de, bağımsız kararlar almaya özen gösterdi.

Annan’ın, Irak’ta seçimlerin öne çekilmesine karşı çıkarken kendi çıkarını değil, Irak halkını düşündüğü açık. Genel Sekreter, ülkede organizasyon ve güvenlik koşullarının yeterli olmadığı bir ortamda yapılacak seçimlerin, demokratik olamayacağını vurgulamıştı.

Annan Irak’taki gidişat hakkında somut öneriler yapmaktan kaçınıyor. Ama Şiiler ile Amerikalılar arasında güven tesis edilemediği müddetçe, BM uzmanlarına yeniden başvurulması olası.

Bundan sonraki döneme dair için senaryolar ve sorular halihazırda mevcut: Örneğin “Şiilerin hassasiyetleri göz önüne alınarak, 30 Haziran’da iktidar devri nasıl sağlanabilir”, bu sorulardan biri.

Belki de Hükümet Konseyi’ni genişletmek ve seçimleri mümkün olduğunca çabuk telafi etmek bir öneri olabilir. Irak’a bu dönem için, Annan’ın danışmanı ve yandaşı Brahimi gibi yetkileri geniş, deneyimli biri, “BM özel temsilcisi” olarak atanabilir.

Ama böyle bir durumda, Genel Sekreter Irak’a, Ağustos ayındaki saldırıdan önce olduğu gibi pek çok çalışanını göndermek, yani tehlikeye atmak zorunda kalacaktır.

BM içinde bu görüşe karşı büyük bir direnç var ve Annan da bu direnci kolayca kırabilecek gibi görünmüyor.