1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Biyolojik çeşitliliğin azalması nasıl durdurulabilir?

Stuart Braun
7 Aralık 2022

Dünyadaki biyolojik çeşitliliğin korunması ve çeşitliliğin yok olmasını engellemek için atılması gereken adımlar, bu hafta Montreal'de başlayan konferansın gündeminde.

https://p.dw.com/p/4KbuM
Fotoğraf: Al Carrera/Zoonar/picture alliance

Gezegeni ve içinde yaşayan canlı türlerini ayakta tutan doğal ekosistemler hızlı bir şekilde azalıyor. Mevcut durumda küresel olarak toprağın yüzde 17'sinden ve okyanusların yüzde 8'inden azı koruma alanları durumunda. Bu bölgelerde biyolojik çeşitlilik teorik olarak ormansızlaşma, kötü kullanma ve kirlilik tehlikelerine karşı koruma altında bulunuyor. Buna rağmen, bu alanlar iklim değişikliği nedeniyle oluşan sel, kuraklık ve orman yangınları gibi tehlikelerden tam olarak korunmuyor. 

"Hayvan ve bitki çeşitliliğinin dörtte üçü yok olabilir"

İnsanların neden olduğu biyolojik çeşitlilik kaybı, dünyanın altıncı kitlesel yok oluşuna zemin hazırlıyor. Hayvan ve bitki çeşitliliğinin dörtte üçü birkaç yüzyıl içinde yok olabilir. Bu kayıplar, gezegeni ağaçlar ve bitki örtüleri gibi doğal karbon kaynaklarından da yoksun bıraktığı için iklim değişikliğinin etkilerini daha da kötüleştiriyor.

7-19 Aralık tarihleri arasında Kanada'nın Montreal kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Konferansı'nda, küresel toprak ve denizlerin yüzde 30'unu 2030 yılına kadar koruyarak, ekosistemde çöküşün önüne geçilmesi hedefleniyor.

Biyolojik Çeşitlilik Konferansı'nda eğer mutabakat sağlanırsa, üzerinde uzlaşılan hedef 2010 yılından beri ilk kez görüşülen yeni küresel biyolojik çeşitlilik çerçevesinin bir parçası olacak.

BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Taraflar Konferansı iki yılda bir toplanıyor. 1992 yılında BM'ye üye 195 ülke ile Avrupa Birliği'nin altına imza attığı Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ile ilgili görüşmelerin sürdürüldüğü 15'inci Taraflar Konferansı'nda (COP15), doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile dünyanın biyolojik çeşitliliğinin korunması öngörülüyor.

BM Biyoçeşitlilik Sözleşmesi'nin (CBD) Genel Sekreteri, Tanzanyalı Avukat Maruma Mrema, konuya ilişkin, "Biyolojik çeşitlilik hayatın temelidir. Yediğimiz yemek, içtiğimiz su için, karbon tutma için, aldığımız ilaçlar ve soluduğumuz hava için ona muhtacız" ifadelerini kullanıyor.

Biyo-çeşitliliğin yok olmasına neden olan faktörler neler?

Bu seneki kritik Taraflar Konferansı'nda gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler koyulması konusunda baskı büyük.

2010 yılında Japonya'da gerçekleştirilen konferansta 2020 yılına kadar doğal yaşam kayıplarını yarıya indirmenin de dahil olduğu 20 biyolojik çeşitlilik hedefi konulmuştu. CBD'nin 2020 raporuna göre, bunların hiçbirine ulaşılamadı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli Uluslararası Doğal Kaynakları Koruma Birimi'nde iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik uzmanı olan David Hole, "Hedeflerin hiçbirine ulaşamadık, hatta durum o zamandan beri daha da kötüye gitti" değerlendirmesini yapıyor. Önümüzdeki on yılın çok önemli olduğunu belirten Hole, polen taşıyıcılar olarak ekosistem için çok önemli olan böceklerin sayısında ciddi bir düşüş görüldüğünü belirtiyor. 2019 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre, önümüzdeki yıllarda dünyadaki böcek türlerinin yüzde 40'ı yok olma tehlikesi altında.

Montreal'deki konferansta 2030 yılına kadar doğanın iyileşmesi için bir yol haritası oluşturulması öngörülüyor. Yol haritasında sadece koruma yöntemleri değil, doğal kaynakların kötüye kullanılması, kirlilik, istilacı yabancı türler ve iklim değişikliği gibi biyolojik çeşitlilik kaybına neden olan 22 etken de ele alınacak.

Biyolojik çeşitlilik dünya ekonomisi için de önemli. Küresel üretimin yüzde 50'sinin doğaya bağımlı olduğunu belirten Mrema, çeşitliliğin korunmasının dünyadaki yaşamı beslemesinin yanı sıra 2030 yılına kadar küresel düzeyde yaklaşık 400 milyon istihdam olanağı sağlayacağına da dikkat çekiyor.

Mrema, "Dünyanın biyolojik çeşitliliğin kaybını engellemek ve tersine döndürmek için gereken adımları atmaya hazır" olduğunu ancak koruma önlemlerini artırmanın kolay olmadığını ifade ediyor.

Infografik Insektensterben Ursachen TR

Doğayı korumanın önündeki engeller

Dünyada her yıl Portekiz büyüklüğünde orman alanı kesiliyor, içindeki biyolojik  çeşitlilik de yok ediliyor. Bu alanın yarısı yeniden ekiliyor, ancak bu eski ekosistemleri ve eskiden burada bulunan türleri geri getirmiyor. COP15'in biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu alanların korumasını artırmaya yönelik çabaları, aynı zamanda pek çok çıkar çatışmasına da çözüm gerektiyor. Örneğin yerel halklar, çalıştıkları ve yaşadıkları geleneksel topraklardan ayrılmaya mı zorlanacak?

"2030'a kadar yüzde 30" hedefinin onaylanmasının olası olduğunu ifade eden Mrema, ancak biyolojik çeşitliliğin vasisi olan yerel halkların haklarının, kültürünün, geleneksel bilgisinin korunmasına yönelik anlaşmalar yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Konunun finansal boyutu tartışma yaratıyor

Konunun finansal boyutu da uzlaşmayı zorlaştıran noktalardan. Yapılan tahminlere göre, biyolojik çeşitliliğin korunması için 2030'a kadar her yıl 824 milyon dolar kaynağa ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.

Geçen ay düzenlenen COP27 İklim Konferansı'nda da iklim değişikliğinin yarattığı kayıp ve zararların telafisi için yapılan anlaşmada olduğu gibi, Gabon, Küba ve Arjantin'in de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler, zengin ülkelere biyolojik çeşitlilik için 2030 yılına kadar yılda 700 milyar dolar sağlama çağrısı yaptı.

Ancak gelişmiş ülkeler, doğayı korumak için bir finans mekanizması yaratmaya istekli değil. Güney Afrika Çevre Bakanı Barbara Creecy, konuya ilişkin "Arkasındaki hiçbir şey olmayan, kağıt üzerinde kalan bir anlaşma istemiyoruz. Hedeflerin desteklenmesi için özel biyolojik çeşitlilik ve koruma fonu istiyoruz" diyor.

Malediven - Seegraswiesen
Fotoğraf: Jason Boswell

Biyolojik çeşitlilik anlaşmasının taslak metni, yıllık 500 milyar dolar ile bir reform hedefliyor. 2010 yılında yapılan ancak başarısızlığa uğrayan anlaşmanın yerini alması planlanan taslak, biyolojik çeşitliliğe zarar veren reform teşviklerini saf dışı bırakmayı hedefliyor.

İklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik ne kadar bağlantılı?

Enerji için fosil yakıtları kullanmak sadece iklim değişikliğine neden olmuyor ayrıca doğal yaşama zarar veren hava ve su kirliliğini de yol açıyor. Bu da biyolojik çeşitlilik ile iklim gündeminin arasındaki bağlantıyı gösteriyor. Uzmanlar 2030 yılına kadar yüzde 30 hedefinin küresel ısınma ve şiddetli hava koşulları nedeniyle tehlikeye girebileceği konusunda uyarıyor. Mrema, "Birinden bağımsız olarak diğerine çözüm bulamayız" diyor.

Geçen hafta yayınlanan bir raporda, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kaçınmak için küresel olarak 2030 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşılması gerektiğini belirtildi.

"Çalışmalar artırılmalı"

Uluslararası Koruma (IC) örgütüne göre, biyolojik çeşitliliği korumak tarım sektörünü sera gazı salınımına neden olmak yerine, karbon yutakları yaratmak konusunda dönüştürmeye yardımcı olabilir. Ancak bu tür doğal iklim çözümleri için, biyolojik çeşitliliğin azalmasının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlamak gerekiyor.

Berlin'de bulunan uluslararası işletme okulu ESMT'nin Başkanı Jörg Rocholl, iklim krizine ilişkin bilimsel çalışmaların, biyolojik çeşitlilik kaybına ilişkin çalışmalardan daha fazla olduğunu belirterek, bu açığın kapatılması gerektiğine işaret etti. Rochell, biyolojik çeşitlilik konusunda da benzer çalışmalar yürütülmesinin acil bir ihtiyaç olduğunu ifade etti.