1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Beyaz Saray bilimi hatırladı

19 Mayıs 2009

Amerika Birleşik Devletleri’nde George Bush döneminde ihmal edilen bilim, Barack Obama ile birlikte yeniden soluklanıyor. Araştırmalara verdiği önemle tanınan Başkan Obama, bu alanda somut adımlar atıyor.

https://p.dw.com/p/Ht6o
Obama, Nobel Fizik Ödülü sahibi Steven Chu'yu Enerji Bakanlığı’na getirerek bilime verdiği önemi ortaya koydu
Obama, Nobel Fizik Ödülü sahibi Steven Chu'yu Enerji Bakanlığı’na getirerek bilime verdiği önemi ortaya koyduFotoğraf: picture-alliance/dpa

ABD’deki bilim ve araştırma kolları George Bush döneminde adeta kızağa çekilmişti. Kök hücre araştırmalarının devlet tarafından desteklenmesine getirilen yasak, sadece buzdağının su yüzünde kalan kısmıydı. Barack Obama gibi bilim ve teknolojik ilerlemeyi seven bir Başkan’ın Beyaz Saray’a geçmesi Amerikalı araştırmacı ve bilim adamlarına derin bir nefes aldırttı. Obama Ocak ayındaki ilk konuşmasında bilimi layık olduğu yere taşımayı vaat etmişti.


21,5 milyar dolarlık kaynak

Barack Obama’nın bilime ne kadar düşkün olduğunu bütün dünya öğrendi. Yaptığı ilk işlerden biri Nobel ödüllü bilim adamlarının yer aldığı bir ekip kurmak olmuştu. Bu ekipte yer alan Nobel Fizik Ödülü sahibi Steven Chu, daha sonra Enerji Bakanlığı’na atandı.

İkinci önemli sinyal, Barack Obama’nın hasta Amerikan ekonomisini ayağa kaldırmak için hazırladığı 787 milyar dolarlık teşvik paketiyle ilgili açıklamaları sırasında geldi. Obama yönetimi fen ve bilimsel araştırmalara 21,5 milyar dolar ayırdı. Amerikan Bilim Teşvik Cemiyeti Başkanı Alan Leshner bilimin, Başkan’ın konuşmalarında dilinden hiç düşürmediği bir kelime olmasından memnun:

“Herkes bilimden hoşlandığını söyleyebilir. Bilimi kim sevmez ki? Ama vaadini yerine getirmek ayrı bir konu. İlginçtir, Kongre de bilimi diline sardı. Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi her önemli konuşmasında, bilimi her şeyin merkezi olarak nitelendiriyor. Bilimi her defasında dört kez söylüyor. Sayıyorum, bir kez unutacak mı diye. Bütün bunlardan sonra nihayet para da geldi.”


ABD’nin avantajı tehlikede

Para tam zamanında geliyor. Nobel ödülü sahiplerinin %70’i Amerikalı. Dünyanın en iyi 40 Üniversitesi’nin çoğu ABD’de. Columbia Üniversitesi’nin Nobel ödüllü öğretim üyesi Eric Kandel bilimdeki bu avantajın son sekiz yılda tehlikeye girdiğini söylüyor:

“Önce Amerika’ya gelmek isteyenlerin Avrupa’da kaldığını ya da başka ülkelere gittiğini tahmin ediyorum. Buraya gelmeye heveslenen Çinliler Kanada, Almanya ve İngiltere’ye yerleşti. Beyin gücü kaybettik. Yabancı ülkelerin genç beyinlerine ihtiyacımız var.”

Bilimin George Bush döneminde siyasete alet edilmiş olması Amerikalı araştırmacıları öfkelendiriyor. Bush’lu yıllarda devlet hizmetindeki araştırmacıların hazırladıkları raporlar özel sektörün çıkarlarına uydurulmaktaydı. Alan Leshner, Barack Obama’nın bilimsel dürüstlüğü ön plana çıkardığı konuşmasını hiç unutmuyor:

“Barack Obama’nın bilimin bağımsızlığı ve dürüstlüğü ile ilgili konuşmasını dinleme şansına nail olan yüz kadar kişiden biri de bendim. Araştırmacıları cesaretlendiren bir konuşmaydı. 20 kez Beyaz Saray’a gitmişliğim var. Ama bilim adamlarının bir Başkanı ayakta alkışladıklarına ilk kez tanık oldum. Muhteşemdi. Coşanlar arasında ben de vardım.”


Kök hücre yasağını kaldırdı

Başkan Obama’nın aynı toplantıda resmi kök hücre araştırmalarına selefi tarafından konan yasağı kaldırması tesadüf değildi.

Başkan Obama Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın en az yüzde üçünün bilimsel ve yenilikçi araştırmalara ayrılacağını duyurdu. Bu oranın %1,8 olduğu Avrupa Birliği de yüzde üçü hedefliyor. Amerikan Bilim Teşvik Cemiyeti Başkanı Leshner, vaatlere sevindiklerini ancak Amerikan ekonomisinin içinde bulunduğu kötü durum nedeniyle önceliklerin her an değişebileceğini de hesaba katmak zorunda olduklarını söylüyor:

“Para akışının kısa sürmesi gibi bir tehlike her zaman için söz konusu. Sağlık ve Enerji Bakanlıkları’nın kendilerine ayrılan teşviği derhal altyapının geliştirilmesinde kullanmaya başlamaları bundan. Yeni gemi, bina ve araştırma laboratuarlarının yapılması kısa vadede istihdam yaratacağı gibi bu yatırımların uzun vadede bilimsel araştırmaya hizmet edeceği de unutulmamalı.”


Madeleine Amberger / Ahmet Günaltay

Editör: Ayhan Şimşek