1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Beş soruda mülteci uzlaşması

3 Temmuz 2018

Almanya'da CDU ve CSU mülteci politikası konusunda uzlaşma sağladı. Peki, uzlaşma neyi içeriyor? Hangi konular belirsiz? Beş soruda mülteci uzlaşmasını derledik.

https://p.dw.com/p/30jQR
Archiv - Angela Merkel und Horst Seehofer
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Hoppe

Almanya'da Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partileri arasında belli şartlar altında mülteci adaylarının sınırdan geri çevrilmesi konusunda uzlaşma sağladı. Uzlaşmaya göre başka bir Avrupa Birliği ülkesinde kayıt altına alınmış olan mülteci adayları kısa sürede yetkili Birlik ülkesine gönderilmek üzere sınırdaki "transit merkezlerinde" kalacak veya Avusturya sınırında geri çevrilecek. Bu uzlaşma ile Almanya'da bir süredir devam eden hükümet krizi sona erdirilmiş oldu. Ancak koalisyonun diğer ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) henüz CDU-CSU uzlaşmasını onaylamış değil. Beş soruda mülteci politikası uzlaşmasını derledik:

CDU-CSU uzlaşmasının içeriği ne?

CDU-CSU uzlaşması, Alman hükümetinin gelecekte daha sert bir mülteci politikası izlemesini öngörüyor. Uzlaşmaya göre, Alman hükümeti Avusturya sınırında yeni bir "sınır politikası" izlemeyi planlıyor. Amaç, diğer AB ülkelerinde kayıt altına alınmış mülteci adaylarının  Almanya'ya girişlerini engellemek. Bu doğrultuda sığınmacılar için "transit merkezler" oluşturulacak. Mülteci adayları bu merkezlerde tutulacak ve mülteci adaylarından sorumlu AB ülkelerine iadeleri doğrudan bu merkezlerden yapılacak. Ancak iadelere tek taraflı karar verilmeyecek. İadeler ikili idari anlaşmalara dayandırılacak. Söz konusu idari anlaşmaların bulunmadığı durumlarda ise Avusturya ile mevcut olan anlaşma gereğince, mülteci adayları sınır dışı edilebilecek.

Koalisyon ortağı SPD, CDU-CSU uzlaşmasına nasıl bakıyor?

Uzlaşmanın yürülüğe girebilmesi için koalisyon ortağı SPD'nin de onay vermesi gerekiyor. Koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) yönetimi CDU-CSU uzlaşması konusunda şu ana dek temkinli açıklamalar yaptı ve konuyla ilgili görüşmelerin sürdüğünü belirtti. SPD Genel Başkanı Andrea Nahles, CDU-CSU arasındaki hükümet krizinin sonlanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi ancak SPD yönetiminin uzmanlarla birlikte birçok konu üzerinde görüş alışverişinde bulunacağını da vurguladı. SPD'nin gençlik örgütlenmesi Jusos'un yöneticisi Kevin Kühnert ise uzlaşmayı sert bir dille eleştirdi ve SPD’nin, CDU-CSU uzlaşmasında yer alan sığınmacılar için oluşturulması planlanan transit merkezlere karşı olduğunun altını çizdi. SPD 2015 yılında bu konuda yaşanan benzer tartışmada da CDU ve CSU'nun istediği transit merkezlere karşı çıkmıştı. Özellikle SPD içindeki solcu kanat, transit merkezlerde tutulacak sığınmacıların buraları terketmelerine izin verilmeyeceği için öneriye insani gerekçeler nedeniyle karşı çıkıyor.

Uzlaşma kaç mülteciyi ilgilendiriyor?

Alman medyasında yer alan haberlere göre bu yıl Almanya'ya Haziran ortasına kadar Avrupa parmak izi veri merkezi Eurodac'ta kaydı bulunan 18 bin 349 sığınmacı geldi. Bu sığınmacıların Almanya öncesinde başka bir Avrupa ülkesinde kayıtlara geçirildiği anlamına geliyor. Bu rakam Almanya gibi bir ülke için çok yüksek değil ancak CSU'ya göre 2015 yılında yaşanan, Almanya'ya rekor sayıda sığınmacı geldiği durumların yeniden yaşanmaması için sınırlarda önlemler artırılmalı. CSU Genel Sekreteri Markus Blume'ye göre "Almanya'nın güvenliği sınırlarda başlıyor."

Uzlaşmayla ilgili hangi soru işaretleri var?

CDU ve CSU arasındaki uzlaşmanın içeriğinde mülteci adayları için transit merkezleri kurulması planlanıyor. Ancak Almanya topraklarına ayak basan mülteci adaylarının bu transit merkezlere nasıl götürüleceği konusu belirsiz. Ayrıca Almanya'ya gelen sığınmacıların çok büyük bölümü başka Avrupa ülkelerinde kayıtlara geçirilmemiş sığınmacılar. Dolayısıyla bu sığınmacıların da Almanya'dan sınır dışı edilmesi kolay değil. CDU ve CSU uzlaşma gereği başka ülkelerde kayıt altına alınan sığınmacıların sınır dışı edilebilmeleri için ikili idari anlaşmalar imzalanmasını planlıyor. Almanya'ya bu yıl gelen, başka bir ülkede parmak izi kaydı alınan 18 binin üzerinde mülteci adayından 8 bin 300'ü İtalya'dan geldi. İtalya'yı 2 bin 400'le Yunanistan, 900 ile İsveç takip ediyor. Dolayısıyla Almanya'nın mülteci statütüsü verme şansını düşük gördüğü bu sığınmacıları, kayıtlarının alındığı bu ülkelere gönderebilmesi için ikili anlaşmalar imzalaması gerekiyor. Hangi Avrupa ülkelerinin bu mülteci adaylarını geri almak için Almanya ile ikili anlaşmalar imzalayacağı konusu henüz belirsiz.

Ayrıca bir sığınmacının parmak izinin Almanya dışında başka bir Avrupa ülkesinde kayıt altına alınması, hukuki açıdan otomatik olarak ilgili ülkenin bu sığınmacının iltica başvurusundan sorumlu olduğu anlamına gelmiyor. Dublin Anlaşması'na göre sığınmacının iltica başvurusu sürecinden hangi ülkenin sorumlu olacağı konusunda, diğer aile bireylerinin nerede (hangi ülkede) yaşadığı gibi başka kriterler de önemli rol oynuyor.

Uzlaşmada Avusturya neden önem taşıyor?

CDU ve CSU arasındaki uzlaşma Almanya'nın Avusturya sınırını kapsıyor. Uzlaşma Avusturya ile mevcut olan anlaşma gereğince, mülteci adaylarının sınır dışı edilebilmesini öngörüyor. Ancak Avusturya hükümeti, Almanya'da hükümet ortakları Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) arasındaki uzlaşma üzerinde anlaşma sağlanması durumunda güney sınırlarının daha sıkı denetleneceğini açıkladı. Viyana'dan yapılan açıklamada, Almanya'nın uzlaşmayı yürürlüğe koymasının Avusturya hükümetini halkın dezavantajlı duruma düşmemesi için gerekli önlemleri almak zorunda bırakacağı belirtildi. Açıklamada öncelikle İtalya ve Slovenya sınırlarındaki güvenlik tedbirlerinin arttırılmasının kaçınılmaz olacağı belirtildi.

dpa, epf / HT, BÖ

© Deutsche Welle Türkçe