1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bankalara Davos baskısı

31 Ocak 2010

İsviçre’nin Davos kasabasında siyaset ve iş dünyasından önde gelen 2 bin 500 temsilcinin katıldığı Dünya Ekonomik Forumu toplantıları sona erdi.

https://p.dw.com/p/Lo8Y
Fotoğraf: AP

ABD Başkanı Barack Obama’nın özellikle büyük yatırım bankalarına ticari kısıtlamalar öngören planları bankacılık sektörü üzerindeki baskıyı artırdı. Bu baskı, Davos’ta sona eren Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında da hissedildi. Aralarında Deutsche Bank Yönetim Kurulu Başkanı Joseph Ackermann’ın da bulunduğu çok sayıda bankacı, sektöre çok sıkı düzenlemeler getirilmemesi için kulislerde mücadele verdi. Ackermann, "Sürekli yeni düzenlemeler, yeni vergiler, yeni öneriler getirilmesinin çok akılcı olduğuna inanmıyoruz. Bu, güvensizliği artırır ve mali sektörün istikrara kavuşmasını engeller” dedi.

Obama'nın planı

ABD Başkanı Barack Obama geçtiğimiz hafta bankacılık sektörüne, özellikle de büyük yatırım bankalarına ticari faaliyetlerinde kısıtlama getirilmesini öngören planını açıklamıştı. Plan, büyük yatırım bankalarının parçalanmasını, mevduat ve yatırım bankalarının birbirinden ayrılmasını, kâr amaçlı riskli ticari faaliyetlerin yasaklanmasını öngörüyordu. Bu planların yasalaşmasından endişelenen bankacılık sektörü ise Davos’ta yoğun lobicilik faaliyeti yürüttü. Yasa zoruyla parçalanmaktan korkan bazı bankacılar, alışılmadık tavizlerde bulunmaya hazır oldukları sinyalini verdi. Deutsche Bank Yönetim Kurulu başkanı Joseph Ackermann şunları söyledi:

“Bankacılar ve siyasiler olarak, ulusal ya da Avrupa düzlemindeki bankalar için bir garanti fonu oluşturulması konusunda hemfikiriz. Yönetici maaşları konusunda yeniden görüşmeye de hazırız. Yapısal değişiklikleri çoktan yaptık. Ancak (maaşların) azami sınırı konusunda da sektör içinde çalışacağız.”

Görüş ayrılıkları var

Ancak bankacıların kendi aralarında görüş ayrılıkları var. Bazı büyük Amerikan yatırım bankaları, olanaklarının kısıtlanmasına yönelik her tür girişime karşı tüm olanaklarıyla mücadele edecekleri sinyalini verirken, Avrupa’dan bazı bankalar direnişi çoktan bırakmış durumda. Aynı zamanda Uluslararası Bankalar Birliği Başkanı olan Ackermann, meslektaşlarını birliğe çağırarak, toplumdaki hassasiyetlerin arttığına dikkat çekti ve “Durumu yatıştırmak için biz kendimiz gerekli adımları atmalıyız. Yoksa devlet müdahale ettiğinde kimse şaşırmasın” diye konuştu.

Hükümetlerin tavrı

Hükümetler de kendi aralarında fikir birliği sağlayabilmiş değiller. Bankacılık sektörüne dair yasal düzenlemelerde dünya çapında kurallar konması gerekiyor mu, ya da her devletin kendi başına birşeyler yapması yeterli olur mu gibi sorular, Davos’ta hararetli bir şekilde tartışıldı. Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Joseph Stieglitz, "Evet, küresel bir anlaşma olması daha iyi diyebiliriz. Ama benim asıl endişem şu: O zaman Amerikalılar çıkıp önce Avrupalılar başlasın diyecek. Avrupalılar da topu Amerikalılara atacak. Bankacılar bunu severler. Çünkü asla uzlaşılamayacağını, dolayısıyla yeni düzenlemelere gidilemeyeceğini bilirler. Bu nedenle işe ulusal düzlemde başlamalıyız. Her devlet, vatandaşını ve ekonomisini korumaktan sorumludur” dedi.

Bankacılık sektörünün yanı sıra ekonominin genel yapısı da Davos’ta mercek altına alındı. ABD Başkanı Obama’nın katılmadığı Davos toplantısında gözler Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye çevrildi. Sarkozy, ekonomi sistemine ahlâk kavramının yeniden hakim olması gerektiğini vurgulayarak, "Konu, kapitalizmi lağvetmek değil. Ancak ne tür bir kapitalizm istediğimize karar vermemiz gerek. Şu an kapitalizmde bir sapkınlık yaşanıyor. Kapitalizm değerler üzerine kuruludur. Finans kapitalizmi ise, kapitalizmin değerlerini ayaklar altına alan bir sapkınlıktır” diye konuştu.

Sarkozy’nin sözleri salonda bulunan üst düzey bankacılardan coşkulu alkış alamadı. Ancak ‘herşey nasıl geldiyse öyle devam eder’ düzenine toplumun tahammülünün kalmadığı mesajı da Davos’ta iyice anlaşılmış oldu.

© Deutsche Welle Türkçe

Manfred Götzke / Çeviren: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Hülya Topcu