1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'nın birlik rüyası

25 Haziran 2015

Macaristan mültecilerle ilgili AB anlaşmasını dondurma kararını bir gün sonra geri aldı. DW’den Robert Schwartz yorumunda, Budapeşte'nin geri adım atmasına rağmen ‘birlik’ anlayışına büyük zarar verdiğini savunuyor:

https://p.dw.com/p/1FnHn
Fotoğraf: Reuters/B. Szabo

“Ortak Avrupa evi temellerinden sarsılıyor. Deprem Yunanistan'da başladı. Para birliği masalı kâbusa döndü. Dağ gibi biriken borçlar, tutulmayan sözler, tahrif edilen bilançolar. Brüksel çözüm uydurmaya çalışıyor ama altından kalkamıyor ve aciz kalıyor. Bu yetmiyormuş gibi şimdi de Macaristan Dublin anlaşmasını askıya almaya çalışıyor.

Birçok düzeltmenin yapıldığı anlaşma imzacı devletlerin iltica işlemlerindeki yetkilerini düzenliyor. AB ülkeleri dışında İzlanda, Liechtenstein, Norveç ve İsviçre de Dublin anlaşmasını imzalamıştı. Bu düzenleme coğrafi konumları nedeniyle bazı ülkelerin durumunu zorlaştırıyor. Dublin anlaşmalarında, Almanya gibi büyük ve zengin ülkeler karşı çıktığı için dayanışma mekanizması yer almıyor.

Kabul edilemez teklif

Suriye ya da Afrika'dan gelen çaresizler iltica başvurusunu Avrupa'ya ayak bastıkları ilk ülkede yapmak zorundalar. İşlemler tamamlanmadan başka bir ülkeye geçtikleri takdirde giriş yaptıkları ülkeye geri gönderiliyorlar. İtalya ve İspanya'daki tıka basa dolu mülteci kampları bu düzenlemenin bir sonucudur. Macaristan, Sırbistan üzerinden gelip Batı Avrupa ülkelerine geçen on binlerce mülteci adayını geri almak zorunda kalmaktan çekindiği için bu uygulamaya direnmeye çalışıyor. Budapeşte yönetiminin Dublin anlaşmasını askıya almadaki tarzı ise son derece çirkindi. Gönüllü olarak katıldığı birliğin yürürlükteki yasa ve anlaşmalarını tek taraflı kaldırmaya çalışmak Avrupa'nın birlik anlayışına ters düşer.

Avrupa'daki dayanışma açığı gündeme getirilmelidir. Her birlik üyesi mevcut düzenlemeleri kaldırmaya kalkışsa ne olur? Bu, Macaristan ve popülist başbakanı Viktor Orban'ın ortak kararlardan saptığı ilk hadise değil. Anlaşılması zor ‘hoşgörüsüz demokrasi' fikrini ortaya atan Orban mülteci akınını önlemek için Sırbistan sınırına tel örgü çektiriyor. Aynı zamanda da fütursuzca birleşmiş Avrupa'da Büyük Macaristan hayalleri kuruyor.

Emsal yaratılmasın

Yunanistan ve Macaristan gibi ülkelerin Avrupa Birliği'ni zayıflattığı tartışma götürmez. Ama sadece onlar mı? İktidar canlısı başbakanı Victor Ponta'nın meclis çoğunluğunu da arkasına alarak üç yıldır yargının ve hukuk devletinin elini kolunu bağlamaya çalıştığı Romanya'yı da unutmamak gerekir. Bulgaristan ve İspanya çoktan mültecilere set çekti.

Sonunda Brüksel'in gürlediği ve Budapeşte'nin Avrupa Birliği'nin baskısına boyun eğdiği anlaşılıyor. Emsal teşkil edecek bir durum yaratılmaması için anında tepki gösterilmesi gerekiyordu. Yine de şunu göz önünde bulundurmak gerekir: Avrupa Birliği, önemsiz ya da aptalca şeyler hakkında bol çene çalınıp, hazırladığı binlerce kararnameye uyanların zamanla azaldığı bir topluluğa benzemeye başladı. Oysa ‘Avrupa'nın birliğinden' kastedilen bu değildi.

© Deutsche Welle Türkçe

Robert Schwartz