1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

100611 Jugendarbeitslosigkeit Europa

15 Haziran 2011

Hemen hemen bütün politikacılar, yaptıkları konuşmalarda “Gençler geleceğimizdir” ifadelerini kullanır. Ancak pratikte durum çok farklı. Çoğu Avrupa ülkesinde 15 ile 24 yaşları arasındaki gençlerin çoğu işsiz.

https://p.dw.com/p/11aq5
Fotoğraf: picture alliance/dpa

İspanyol gençler öfkeli. Biri yüksek sesle bağırarak, “Daha fazla hak istiyoruz. Sağlam bir iş, yeterli ücret, kendi evimizi tutma fırsatı ve kendi kaderimizi bizzat tayin edebileceğimiz bir gelecek" diyor.

Ülkede neredeyse her iki gençten biri işsiz. 25 yaş altındakiler arasındaki işsizlik oranı yüzde 44 civarında. Bu, AB içerisindeki en yüksek oran. Çoğu İspanyol genci, kendini bir “kayıp neslin“ mensubu hissediyor. Sebep olmadıkları bir krizin faturasını ödemek zorunda kalan bir nesil!

İspanyol gençleri geçtiğimiz haftalarda sokaklara dökülmüştü. Öfkeli gençlerin Madrid, Barselona ve diğer büyük kentlerdeki protestoları tüm dünyada gazetelerin manşetlerinde yer almıştı.

Bu sorunun nedenlerinden biri de İspanyol ekonomisinin kilit sektörlerinden biri olan inşaatçılıktaki hareketliliğin sona ermiş olması. Gayrimenkul piyasasındaki çöküşün ardından, konut inşaatları da yüzde 70 oranında azaldı. Sektörün hareketli olduğu dönemde çok sayıda genç okulu yarıda bırakmıştı. Çünkü o yıllarda, inşaatlarda iyi para kazanıyorlardı. Şimdi ise işsizler.

AB üyesi diğer ülkelerde de durum aynı

Ancak İspanya, Avrupa’daki tek örnek değil. Yunanistan, İrlanda ya da İtalya’da gençlerin yaklaşık yüzde 30’u işsiz. 2010 yılının aralık ayında, 27 üyeli AB’nin 19 ülkesindeki gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 20’nin üzerindeydi. Alman Özel Sektörü Enstitüsü’nün istihdam piyasası uzmanı Holger Schäfer, gençlerin ekonomi krizinin ilk kurbanları olduğunu kaydediyor.

Schäfer, "Kriz dönemlerinde gençlerin işi, diğer yaş gruplarına kıyasla daha zor. Bu da bir işletmede daha kısa süre bulunuyor olmalarından kaynaklanıyor. İş güvencesi gibi konularda daha az şansa sahipler, sıklıkla sınırlı sözleşmeleri var ve ayrıca işletmeye özel gerekli beşeri sermayeleri de daha az. Yani işletmede kullanabilecekleri bilgi ve becerileri… Bu nedenle acil tasarruf önlemlerinin ilk kurbanı onlar oluyorlar" ifadelerini kullanıyor.

"Ekonominin canlandırılması şart"

Schäfer’e göre, siyasetin kısa vadeli etki olanağı da kısıtlı. İstihdam piyasası uzmanı Schäfer, en önemli önlemin ekonominin ve bununla birlikte tüm istihdam piyasasının canlandırılması olduğu görüşünde:

"Konjonktür, genç insanlar için istihdam piyasasının gelişmesinde önemli rol oynuyor. Staj piyasası da istihdam piyasasındaki genel kalkınmaya güçlü oranda bağlı. İstihdam piyasası tekrar düzelirse, gençlerin iş bulması kolaylaşacaktır. Bunu, geçmişte, şu anda krizin merkezinde bulunan ülkelerde de çok açık bir şekilde gördük. 2006 yılında İspanyol gençleri arasındaki issizlik oranı sadece yüzde 18’di. Yani şu anda gördüğümüz yüzde 44’ten çok daha azdı.“

Almanya'da durum nispeten daha iyi

Almanya ise Avrupa ülkelerinin çoğuna kıyasla krizi nispeten hafif atlattı. Alman ekonomisi büyüyor, ihracat artıyor ve insanlar tekrar tüketiyor. Ayrıca, gençler arasındaki işsizlik oranı da yüzde 10’un altında. Benzer rakamlar sadece Avusturya ve Hollanda’da görülüyor.

Çoğu uzman, ekonomik kalkınmanın yanı sıra ikili eğitim sistemini de yani okul ve bir işletmede paralel eğitimi, Almanya’da az sayıda genç işsiz bulunmasının ana nedenlerinden biri olarak görüyor.

Alman Sendikalar Birliği Gençlik Politikaları Bölümü yöneticisi Rene Rudolf, "Paralel eğitim sisteminin dünyadaki en iyi örneklerden biri olduğuna inanıyorum. Böylece yüksek öğrenimini tamamlamayan gençler, meslekte yükselme fırsatını yakalamış oluyorlar" şeklinde konuşuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Nils Naumann / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Ahmet Günaltay

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik