1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'da sert rüzgârlar

7 Ağustos 2012

Önce Macaristan, ardından Romanya, son olarak da Sırbistan... Avrupa’nın güneydoğusunda bir süredir Avrupa Birliği'ne muhalif yeni bir siyaset tarzı kendini gösteriyor.

https://p.dw.com/p/15lM6
Fotoğraf: dapd

Macaristan'da ulusal bayram günü olan 15 Mart’ta taraftarları başbakanı coşkuyla karşılamıştı. Milliyetçi muhafazakâr siyasetçi kendini adeta bir Mesih gibi karşılayan yüz binlerce kişiye parlamento binası önünde şöyle hitap etmişti: “Özgürlük demek hayatımızın kurallarını kendimizin belirlemesi demektir. Bizim için neyin önemli olup neyin olmadığına biz karar veririz. Bizim çobana ihtiyacımız yok. Macaristan’ın kendi yörüngesinde dönmesini istiyoruz. Asla sömürge olmayacağız.”

Orban işte bu sözlerle içeride ve dışarıdaki muhaliflerine açık bir şekilde meydan okudu. Macaristan Başbakanı bu sözleri sarf ettiği sırada hükümetinin görevde bulunduğu süre iki yılı geçiyordu. Bu iki yıl içinde Orban, Macaristan’ı temelden alt üst etti. Gazeteci Paul Lendvai onun hakkında “Sürekli gol atmak isteyen bir futbolcu gibidir. Hoşgörüsüz, yetenekli ve iktidar hırsı olan biridir” diyor.

Demonstrationen in Ungarn
Macaristan'da ulusal bayram günü olan 15 Mart’ta taraftarları başbakanı coşkuyla karşılamıştı.Fotoğraf: AP

Yüzlerce yasa çıkıyor

Macaristan'da siyasetin ve toplumun tüm kademeleri Orban’ın adamlarının elinde. Bir yandan resmi basın yayın kurumlarına, ilgili basın yayın mercileri ve yasalarla gözdağı veriyor; yüzlerce gazeteci işten çıkartılıyor. Diğer yandan da devlet bankasını yasalarla kontrolü altına almaya çalışıyor. Yasa koyucu mekanizma tıkır tıkır işliyor, Orban hükümeti yüzlerce yasayı bir anda çıkartabiliyor. Parlamentoda muhaliflerin seyretmekten başka yapacak bir şeyleri yok. Zira Orban’ın liderliğindeki Fidesz partisi parlamentoda üçte iki çoğunluğa sahip.

Muhalif gazeteci Rudolf Ungvary, Orban'ın sürekli gazel okuduğu, itiş kakış politika yaptığı ve her fırsatta Avrupa Birliği'ne sövdüğünü belirtiyor. Viktor Orban, göreve geldikten kısa süre sonra Macar üniversite öğrencilerine hitaben yaptığı konuşmada, izleyeceği yol hakkında açık ipucu vermişti: “Orta Avrupa refleksi şuydu: Batı’yı kopyalamalı, konseptlerini ve reçetelerini olduğu gibi devralmalıyız. Ne var ki takip edebileceklerimizin meşalesi söndü.”

Der ungarische Premierminister Viktor Orban 2012
Macaristan Başbakanı Viktor OrbanFotoğraf: picture-alliance/dpa

Romanya'da da aynı terminoloji

Sosyal demokrat Romanya Başbakanı Victor Ponta da hemen hemen aynı terminolojiye sahip. Ponta muhalifi Traian Basescu’yu devlet başkanlığı görevinden azletmek için düzenlediği ve Almanya'da da sıkça eleştirilen başarısız referandum girişiminden sonra şu ifadelerde bulunmuştu: “Almanya'da da insanlar siyasi kararlar için oy kullanabiliyorlar. Belki de buna sadece Almanya’da izin vardır da Romanya'da yoktur? Belki de biz bir sömürgeyizdir?”

Ponta etkileyici ifadelerle demokrasinin temel prensiplerine yaptığı saldırının üstünü örtüyor. Zira tıpkı Orban gibi Rumen başbakan da önce Anayasa Mahkemesi'ni ele geçirerek kendi adamlarını yerleştirdi. Ardından da bir referandum düzenleyerek bunu tasdik ettirmeye çalıştı.

Victor Ponta
Romanya Başbakanı Victor PontaFotoğraf: dapd

Karbon kağıdından kopyası

Sırbistan’da da benzer bir gidişattan söz etmek mümkün. Çok tartışılan merkez bankası yasası Macaristan’daki yasanın adeta karbon kağıdından bir kopyası. Yasa sosyalistler ve milliyetçilerden oluşan Sırp hükümetine merkez bankasına müdahale hakkı tanıyor. Yasaya eleştirel yaklaşanlar hükümetin bilhassa döviz rezervlerine müdahale edebileceğini kaydediyor.

Macaristan AB üyesiyken Sırbistan üyelik için bekliyor. Ancak mevcut koşullarda AB üyeliği giderek güçleşiyor. Yeni yasadan sonra Uluslararası Para Fonu ile kredi görüşmeleri de çok daha çetin olacak. Güney Doğu Avrupa siyasetinde esen bu rüzgarların Avrupa Birliği açısından sonuçlarını ise zaman gösterecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Stephan Ozsvath / Çeviri: Ercan Coşkun

Editör: Beklan Kulaksızoğlu