1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

110310 Bologna-Konferenz Wien

11 Mart 2010

Bologna Süreci’ne dâhil 46 ülkenin bilim, eğitim ve araştırmadan sorumlu bakanları Budapeşte ve Viyana’daki konferanslarda sürecin 10’uncu yıldönümü kutluyor ve bu süre içinde gelinen noktayı değerlendiriyorlar.

https://p.dw.com/p/MPbs
Fotoğraf: AP
Logo Bologna Prozess

Ortak bir Avrupa Yükseköğretim Alanı oluşturmayı hedefleyen Bologna Süreci, bundan tam 10 yıl önce hayata geçirilmişti. 1999 yılında 29 Avrupa ülkesinin yüksek öğretimden sorumlu bakanları Bologna Bildirisi’ni imzalayarak süreci başlattılar. Hedef, çeşitli reformlarla Avrupa ülkelerindeki üniversite eğitimini daha cazip hala getirmekti. Peki, geçen 10 yıl içinde neler değişti, bu reformlar ne kadar etkili oldu? Bologna Süreci'ne dâhil 46 ülkenin bilim, eğiştim ve araştırmadan sorumlu bakanları Budapeşte ve Viyana'daki konferanslarda hem sürecin 10’uncu yıldönümünü kutluyor hem de bu sorulara yanıt arıyorlar.

"Yeterince parlak değil"

Bundeskabinett berät über Bafög
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Annette Schavan, öğrencilerin ve öğretim görevlilerinin ülkeler arasında hareketliliğin artırılması, diplomaların karşılıklı tanınması, üniversite eğitiminin lisans ve yüksek lisans olmak üzere iki aşamadan oluşması gibi reformları öngören Bologna Süreci’nin 10 yıl içinde geldiği noktayı, “Düşünce şu anda olması gerektiği kadar parlak değil, zira böylesine büyük bir reform projesinin hayata geçirilmesi daha büyük bir yaratıcılık gerektiriyor" sözleriyle değerlendiriyor.

Süreçten birebir etkilenen üniversite öğrencilerinin ise üniversite eğitiminin orta öğrenimle benzeştiği, uygulama odaklı olmadığı, öğrencinin üzerindeki yükün ağırlaştığı, çok sayıda sınav olduğu gibi eleştirileri var. İşverenlerin çoğu da öğrencilerin bu görüşlerini paylaşıyor ve lisans diplomasının meslek hayatına giriş yapmak için yeterli birikimi sunmadığını savunuyor. Ancak yüksek öğrenimlerine devam etmek isteyen öğrencilerin karşısına, yüksek lisans programlarında yer bulamamak gibi sorunlar çıkıyor. Lisans programlarının sürelerinin ülkeden ülkeye farklılık göstermesi de öğrencilerin tepkisini çekiyor. Avrupa ülkelerindeki üniversite öğrencileri, aylar boyunca Bologna Süreci’ni bu nedenlerle protesto etmişlerdi. Alman Bakan Annette Schavan, Almanya’da belli bir aşamaya gelindiği görüşünde: “Yüksek öğrenim yönetmelikleri, sınav yönetmelikler hakkında tartışılıyor. Gerçekten de ortam iyi.”

Flash-Galerie Kabinett 2009
Annette SchavanFotoğraf: picture-alliance/ dpa

"Avrupa üniversitelerinin cazibesi arttı"

Alman Bakan, Almanya'daki üniversitelerde eğitimin iyileştirilmesi için 2 milyar euroluk ek kaynak ayrılacağı sözü vermişti. Anneette Schavan'a göre, Bologna Süreci’nin en önemli hedeflerinden birine ulaşıldı, öğrencilerin Avrupa içindeki hareketliliği arttı. Schavan, “Avrupa dışındaki ülkelerden Avrupa üniversitelerine gelen öğrencilerin sayısında da belirgin bir artış oldu, bu Avrupa üniversitelerinin başka kıtalarda da büyük ilgi uyandırdığını gösteriyor" diyor.

Bologna Bölgesi de giderek büyüyor. Şu ana kadar sürece 46 ülke dâhil oldu. Almanya Eğitim Bakanı Annette Schavan, 10 yıl önce karara bağlanan ancak bugüne kadar uygulamaya konmamış bir fikri yineliyor: Üniversitelerde müfredatın yüzde 15’lik bölümü öğrencilerin genel bilgisini ve kültürünü artıracak derslere ayrılmalı, öğrencilere sadece uzmanlık alanındaki bilgiler değil, öğrencilere temel bir yönelim, uzmanlığı aşan bilgi kazandırmalı.

Bu öneriye göre, örneğin tıp fakültesi öğrencileri felsefe fakültelerinde etik derslerine katılmalı, müstakbel öğretmenler çocukların dünyası ve toplumdaki değişikliklerle ilgilenmeli. Alman Bakan Schavan şöyle konuşuyor: “Sürekli olarak yetkinlikten söz ediyoruz. Eğer bunu ciddiye alıyorsak, üniversite eğitimi uzmanlıktan fazlasını sunmalı. Bologna Süreci artık bu kadar teknokratik olmamalı.”


© Deutsche Welle Türkçe


Lioba Werrelmann / Çeviri : Başak Özay

Editör: Ahmet Günaltay