1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Interview mit Helene Flautre, MdEP

19 Eylül 2009

AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanlığına seçilen Yeşiller grubu milletvekili Flautre, AKP hükümetinin demokratik açılım girişimini övdü, süreci baltalamak isteyenler olacağını söyledi.

https://p.dw.com/p/JjqE
Yeşiller grubu milletvekili FlautreFotoğraf: AP

Avrupa Parlamentosu’nda haziran ayında yapılan seçimlerin ardından siyasi gruplar, önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye dosyası için önemli olan kilit siyasetçileri belirlemeye başladı. TBMM ve Avrupa Parlamentosu arasında köprü görevi gören Karma Parlamento Komisyonu’nun yeni eş başkanı olarak seçilen Yeşiller grubundan Helene Flautre, DW’ye Kürt açılımı ve Ermenistan ile yakınlaşma girişimini değerlendirirken, şunları kaydetti:

“Bu iki açılımı da çok olumlu olarak görüyoruz. AKP, Kürt açılımından uzun zaman önce zaten bahsederek, Kürt sorunun çözümünün sadece askeri yollarla olamayacağını söylemişti. Bu nedenle bu konuda büyük bir siyasi inisiyatif bekliyorduk. Şu ana kadar çok şiddete tanık oldu, çok ölen oldu, çok acılar çekildi. Bu nedenle bu sorunun çözümü o kadar da kolay değil. Her iki tarafın niyet göstermesi lazım. Ben Türk hükümetini inisiyatifinden dolayı kutluyorum. Böyle bir isteğin ortaya konulmasına ihtiyaç vardı. Ama tabii ki bu sorunun çözülmesi çıkarına ters düşen insanlar da olduğu bir gerçek. Bu sorunun barışçıl, demokratik yollarla çözülmesini istemeyenler de var. Bu süreci baltalamaya çalışanlar olacaktır. Demokratların çok güçlü olması lazım. İşte bu nedenle AB’nin bu insiyatifi desteklemesi gerekiyor. Ermenistan açılımı ise bütün bölgenin istikrarı için çok önemli. İki ülkenin pakt imzalamasıyla her şey bitmiyor. Tarihten gelen sorunlar var. Karabağ sorunu halen çözülmemiş bir şekilde ortada duruyor. AB’nin bu konudaki sorunların çözümüne katılımı şart."

Sarkozy ve Merkel’e eleştiri

Flautre, yeni görevinde Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye verdiği sözleri yerine getirmesi için çalışacağını söylerken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa’da sadece Sarkozy ve Merkel yok. Siyasetten başka kültür dünyası, sendikal, ekonomik dünyası da var. Avrupa toplumları içerisinde Türkiye ile Türklerle çok yakın teması olan çok aktör var. Onları da dikkate almak lazım. Tabii siyasetçilerin müzakere sürecini engelleme gücü var. Bunu yakın zaman önce bazı müzakere başlıklarının engellenmesi ile gördük zaten. Ama Sarkozy ve Merkel’in siyasi fırsatçılığının hedefi tamamen ulusal. Ben geçmişte, Avrupa Parlamentosu’nun İnsan Hakları Komisyonu üyesiyken Türkiye’ye bir çok defa gittim ve bu tür açıklamaların Türkiye’deki reform sürecini ne derece olumsuz etkilediğini yakın bir şekilde gördüm. Bunun etkileri çok büyük. Ama aynı zamanda bizim yapacağımız çalışma da, Avrupa kamuoyu önünde Türkiye konusunu konuşmaktan geçiyor. Türkiye’nin üyeliği konusu ise Avrupalıları kendileri hakkında sorular sorduruyor. Avrupa’nın ne olduğu, ne bekledikleri, ne işe yaradığı, Avrupa’nın projelerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Bu soruları ise yanlış soruyorlar. İşte bu konu üzerinde çalışmak lazım. Ben bu Komisyon’un eş başkanı olarak Avrupa’nın sözlerine sadık olması için çalışacağım. Avrupa’nın Türkiye ile güvenilir bir partner olması için uğraşacağım. Çünkü Avrupa kamuoyu ile ‘yoyo’ oynamak yanlış! Avrupa’nın güvenilir bir partner olması prensip olarak çok önemli. Sabah farklı akşam farklı konuşmak kabul edilemez. "

Avrupa Parlamentosu’nda yeni dağılım

AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Flautre, AB'nin yasama organının yeni yapılanmasının, Parlamento’daki Türkiye dosyasını biraz zora sokacağı görüşünde. Flautre bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:

"AP’nin yeni yapılanması içerisinde Avrupa kuşkucuları, sağ, aşırı sağ eğilimleri görüyoruz. Bu çok cesaret verici bir gelişme değil. Ama tabi Türkiye dosyası ile kimlerin ilgileneceğine ve kimlerin etkisi olacağına bakmak lazım. Ama tabii ki Türkiye dosyasının AP’de geçmişe göre çok daha zor bir dönemeçte olduğunu söyleyebiliriz. AP içerisinde bu konuda çok da cesaret verici olmayan yorumlar da duydum. Ama tabii ki AP’deki büyük siyasi gruplar, Türkiye konusu ile ilgilenecek siyasetçilerini seçerken çok da dürüst bir tavır içerisinde değiller. Mesela Kıbrıslı ve Yunan meslektaşlarımızın, Türkiye’nin üyeliği konusunda çok ‘ulusal’ bir bakış içerisindeler. İşte bu nedenle çok ulusal bir bakışı olan siyasetçilerin Türkiye dosyası konusunda görevlendirilmelerini çok da doğru bulmuyorum. "

Duygu Leloğlu (Deutsche Welle / Brüksel )

Editör: Ahmet Günaltay