1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınında Türkiye-AB Zirvesi

8 Mart 2016

Türkiye - AB zirvesinin sonuçları Avrupa basınını memnun etmedi. Türkiye'nin işbirliği bedelini yükseltmesi Avrupa gazetelerinin yorumlarında eleştiriliyor.

https://p.dw.com/p/1I92p
Fotoğraf: Reuters/Y. Herman

Avrupa yönündeki mülteci akınını frenlemek amacıyla Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki zirvede, Türkiye'nin ek öneri ve taleplerde bulunması üzerine nihai anlaşma 10 gün sonraki AB zirvesine ertelendi. Temel çerçevesi üzerinde mutabakat sağlanan eylem planı Avrupa gazetelerinin yorum sütunlarına şöyle yansıdı.

Sonuç cılız çıktı'

İngiliz ‘Guardian' gazetesi bütün tarafların kalıcı çözüm istediğini ve AB'nin kolektif çıkarlarının bunu gerektirdiğini belirttiği yorumunda, söz konusu olduğunu belirttiği üç temel prensibi şöyle sıralıyor: Kıtanın sorunlarının birlikte çözülebileceği, AB sınırları dâhilindeki seyahat serbestîsinin kamuoyunun çıkarına olduğu ve insan haklarına saygının Avrupa'nın temel değerleri arasında yer aldığı. İngiliz gazetesi zirvenin sonuçlarını yeterli bulmadığını da yorumuna eklemiş.

‘Türkiye bedeli arttırıyor'

İtalyan gazetelerinden ‘La Repubblica' Türkiye'nin yardım bedelini yükselttiğini öne sürdüğü değerlendirmesinde Türkiye Başbakanı'nın Avrupalılara can simidi atıp onları Ege'nin siyasi sularında boğulmaktan kurtarmak için geldiği Brüksel'de, bedeli yükselttiğini yazıyor. İtalyan gazetesi bedeli, onu eleştirmeye yeltenen gazetelere el koyan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından saptandığını vurguluyor. ‘La Repubblica' Avrupalı politikacıları Türkiye karşısındaki tutumlarından dolayı eleştiriyor ve ‘beyliğe kalkışan ve cezasız kalacağından emin olan Türkiye'nin Avrupa'daki yeri söz konusu olduğunda, Avrupalı liderlerin ortak tutum belirlemekten aciz kaldıklarını' belirtiyor.

AB Erdoğan'ın rehinesi mi olacak?'

Varşova'da yayımlanan ‘Gazete Wyborcza' adlı sol liberal gazete Ortadoğu'dan Avrupa yönündeki mülteci akınını ancak Türkiye'nin durdurabileceğini, dolayısıyla da Schengen Bölgesi’nin dağılmaktan ve popülistlerin mülteci korkusunu istismar etmelerinden kurtarılabileceğini, AB'ye olan inancın da yeniden yerine gelebileceğini savunduğu yorumunda, ‘Peki, bunun bedeli çok yüksek olmayacak mı, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile anlaşmak, AB'nin kendine ihanet etmesi anlamına gelmez mi?', diyor.

Türkler pazarlık ustasıdır'

‘Hospodarske Noviny' adlı Çek gazetesi, Türk politikacılarının, Almanya Başbakanı Merkel'in mülteci krizi yüzünden ağır baskı altında olduğunu bilecek kadar pazarlık ustası olduklarına dikkat çekiyor. Gazete Türkiye'nin talep ettiği ek mülteci yardımının AB bütçesinden karşılanamayacağını ve Türkiye'nin vaatlerinin kâğıt üzerinde kalıp kalmayacağını bekleyip görmek gerekeceğini yorumuna eklemiş.

‘Brüksel Türk pazarlarına döndü'

AB zirvesinde Türkiye ile nihai anlaşmaya varılamamış olmasında, Yunan basını da eleştiri oklarını öncelikle Türkiye'ye atıyor. Muhafazakâr ‘Kathimerini' Brüksel'in Türk pazarlarına döndüğünü ve ‘gerilim gecesinde' Türk tarafının pazarlığa girişip daha fazla para istediğini yazıyor.

‘Ta Nea', Türk tarafının Brüksel'e azami kazanç elde etmek için geldiği görüşünde.

Yunan boyalı basınının temsilcilerinden ‘Ethnos' gazetesi ‘Göç Gerilimi' başlıklı yorumunda Yunanistan ile Almanya'nın aynı görüşte olduklarına, Ankara'nın pazarlığa oturduğuna ve ‘radikaller' olarak tanımladığı Vizegrad ülkelerinin veto kozunu oynadıklarına yer veriyor.

Sol ‘Elfemeride ton Syntakton' gazetesi, ‘Türkiye'nin ayıplanacak talepler öne sürdüğü, Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın ise meydan okurcasına önerileri veto ettiği görüşünde.

Selanik'te yayımlanan ‘Makedonia' Makedonya sınırındaki İdomeni sefalet kampındaki durumun en kötü beklentileri bile gölgede bıraktığını ve Avrupa'nın birliğinin yeniden tehlikeye sürüklendiğini yazıyor.

'20 aylık fiyasko'

Fransız ‘Le Figaro', 20 aydır prensip açıklamaları yapan, yüz binlerce mülteciye davetiye çıkaran, siyasi kavgalara tutuşan yararsız çözümler üreten ve batan geminin deliklerini tıkar gibi alelacele sınırlara bariyer kuran Avrupalıların sonunda, ‘resmi giriş kapısı açabilmek için arka kapının kapatılması gerektiğini idrak ettiklerini' yazıyor. Gazete 20 aylık fiyaskonun Almanya'nın yanlış yöne sürükleyen ağırlığını daha da arttırdığı, Fransa'nın ise onu yola getiremeyecek kadar zayıf olduğu, yorumunu yapmış.

© Deutsche Welle Türkçe

DW, dpa/AG, GA