Asya’dan gelen tehdit

Amerikan hükümeti bir süre önce Pakistan'daki Leşker-i Tayyibe örgütünün lideri Hafız Muhammed Said’in başına 10 milyon dolar ödül koydu. Said, 2008 yılında Hindistan'ın Mumbai kentinde düzenlenen saldırılardan sorumlu tutuluyor. ABD hükümeti, onu aynı zamanda, 2010 yılında Kâbil’de ve 2001 yılında Yeni Delhi’deki Hint parlamentosuna düzenlenen bombalı saldırıların da sorumlusu olarak görüyor.

Said’in başına konan para bir hayli yüksek. Bunun dışında sadece aralarında Taliban lideri Molla Ömer’in de bulunduğu üç militan için bu kadar yüksek bir miktar telaffuz edilmişti. El Kaide lideri Ayman el Zevahiri’nin başına ise 25 milyon dolar ödül kondu.

Ömer ve El Zevahiri’nin Pakistan’da gizlendikleri düşünülüyor. Pakistan, nükleer güce sahip bir ülke olarak pek çok güvenlik ve terörle mücadele uzmanı tarafından istikrarsız bir ülke olarak nitelendiriliyor.

Said için devlet koruması

Said, 2009 yılında terör suçlamalarıyla yargılandığı bir Pakistan mahkemesinde beraat etti. Pakistan hükümeti, Yeni Delhi tarafından “yeterli kanıt” sunulsa da Said'e karşı yeterince kanıt olmadığını savunuyor.

Said, Pakistan'da özgürce hareket e diyor, Pakistan ordusu ve istihbarat yetkilileri tarafından korunuyor. Karaçi'de yaşayan Ali K. Christi adlı siyaset ve güvenlik uzmanı, Deutsche Welle'ye verdiği demeçte, Said'in 300 Pakistan güvenlik görevlisi tarafından korunduğunu söyledi. Christi, “Öyle görünüyor ki Pakistan, Hafız Said'i Pakistan'ın çıkarlarını koruduğuna inandıkları bir stratejik bir ortak ve değer olarak görüyor” şeklinde konuştu.

Usame Bin Ladin'in de Pakistan'da Abbottabad'da askerî akademi yakınlarında gizlendiğini hatırlatan Christi, “Pakistan'daki generaller ve istihbarat yetkilileriyle görüşmelerimden, bu militanları Batı'ya karşı bir nevi koz olarak kullandıklarını biliyorum” diyor.

Yeni tehdit unsurları

Ancak Güney Asya'daki radikaller ABD için tek tehdit unsuru değil. Malezya ve Endonezya gibi ülkelerde de radikal İslamcı eğilimlerin artması, “terörle küresel savaş” yürüten ABD ve Batılı ülkeler için geleceğin tehdidi olarak görülüyor.

Heidelberg Üniversitesi Karşılaştırmalı Politikalar bölümünden Prof. Dr. Aurel Croissant, Güneydoğu Asya'da radikalizmin artmasının en önemli nedenlerinin, 1980'lerdeki Afgan Savaşı ve ABD'de 2001 yılında düzenlenen terör saldırıları olduğunu söylüyor.

Küreselleşmenin de Güneydoğu Asyalı militanlar için bilgi akışı ve gerekli malzemelerin sağlanmasını çok daha kolaylaştırdığını kaydeden Croissant, buna rağmen bu bölgelerde radikal İslamcı hareketlerin artmasının daha çok yerel nedenlere dayandığını söyledi.

Prof. Dr. Croissant, “Güneydoğu Asya'daki çoğu radikal grup, amaçları, taktik ve eylemlerinde yerel davranıyor. Tayland'ın güneyi buna iyi bir örnek. Buradaki İslamcı militanlar ile küresel teröristler arasında kanıtlanmış bir bağ yok” şeklinde konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Shamil Shams / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Ahmet Günaltay