1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çıkarılacak dersler

Nahost-Experte Serhat Erkmen
Serhat Erkmen
24 Ağustos 2017

IŞİD'i sınırdan uzaklaştırma ve PYD'nin kontrolündeki bölgelerin birleşmesini engelleme amaçlı Fırat Kalkanı operasyonu, bir yıl önce 24 Ağustos'ta başlatıldı. Operasyonun etkisini Serhat Erkmen, DW Türkçe için irdeledi.

https://p.dw.com/p/2ilvo
Syrien Aleppo al-Bab Operation Euphrates Shield FSA Kämpfer
Fotoğraf: picture-alliance/AA/H. Nasir

Fırat Kalkanı Operasyonu tam bir yıl önce bugün başladı. Yaklaşık 7 ay süren operasyon, 29 Mart 2017'de Milli Güvenlik Kurulu'ndan yapılan bir açıklamayla sona erdi. Son dönemde benzer bir operasyonun yeniden başlayacağı konuşuluyor. Bu nedenle, bir yılın muhasebesi önümüzdeki döneme de ışık tutabilecektir.

Fırat Kalkanı'yla hedeflere ulaşılabildi mi?

Fırat Kalkanı'nın temelde açıklanan iki stratejik hedefi bulunuyordu: Bunlardan birincisi, IŞİD'i Türkiye sınırından uzaklaştırıp, bu örgütün Türkiye'ye yarattığı tehdidi ortadan kaldırmaktı. İkincisi ise YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde kontrol ettiği bölgeleri birleştirmesini engellemekti. Operasyon bu iki stratejik hedef bağlamında değerlendirildiğinde başarıya ulaştı.

Nahost-Experte Serhat Erkmen
Ortadoğu uzmanı Serhat ErkmenFotoğraf: privat

IŞİD, artık Türkiye topraklarından uzaklaştı. Geçen yıla kadar IŞİD'in kullandığı sınırlar bugün Türk ordusu ve müttefiki olan ÖSO gruplarının kontrolü altında. Yani, genel itibarıyla IŞİD, Türkiye'ye yönelik olarak Suriye ve Irak'tan eskisi gibi tehdit yaratamıyor. Fakat, IŞİD'den kaynaklanan terör tehdidi farklı bir biçimde sürüyor. Örgüt değişen yapısı nedeniyle hala Türkiye'deki destekçileri ve Suriye'nin diğer bölgelerinden geçerek Türkiye'ye gelen militanlarıyla Türkiye içinde defalarca saldırı girişiminde bulundu.Fakat bu saldırılarında bir kez hedefine ulaşabildi. Bu durum, örgütün Türkiye'ye yönelik tehdidinin değiştiğini fakat bu tehdidin geçen seneden farklı özelliklere sahip olduğunu gösteriyor. Ancak, bu yeni tehdidi ne Fırat Kalkanı ne de başka bir benzeri askeri operasyon durdurabilir. Yeni tehdidi engellemenin yolu güçlü bir istihbarat ve örgütü anlamaktan geçiyor ki, Türkiye'nin bu bağlamda ilerleme kaydettiği anlaşılıyor. 

Fırat Kalkanı'nın YPG'yle mücadele bağlamındaki etkisi de benzer. PYD'nin iki bölgeyi birleştirmesi engellendi ve bu tartışmasız bir başarıdır. Ancak, geçen süre zarfında PYD, Fırat'ın doğusunda ABD'nin, Halep'in kuzeyinde ise Rusya'nın korumasını sağladı. Elbette, ABD ve Rusya'nın PYD'ye desteğinin niteliği aynı değil. ABD, neredeyse kayıtsız-şartsız devasa bir askeri destek sunarken, Rusya bazen fiziki bazen de siyasi koruyucu rol oynuyor.

Syrien Explosionen in Aleppo
Fırat Kalkanı operasyonu yaklaşık yedi ay sürdüFotoğraf: picture allianc /abaca/M. Faisal

Fırat Kalkanı'nın diğer bir hedefi de bölgede adı konulmamış bir güvenli bölge oluşturmaktı. Bu bölge hem rejimden kaçan muhaliflere hem de gerek Suriye içinde gerekse Türkiye'den geri dönmek isteyen sivillere sığınak sağlayacaktı. Bu nedenle önceki analizlerimizde Fırat Kalkanı'nın askeri boyutunun bittiğini ancak siyasi ve insani boyutunun sona ermediğini yazmıştık. Geçen süre zarfında Cerablus, Çobanbey, El Bab ve Azez'de sivil projeler geliştirildi. İnsanlar daha iyi şartlarda yaşamak için çabalıyor. Bazı bölgelerde de gözle görülür ilerleme var. Ancak, diğer bölgelerden gelenlerin de artmasıyla birlikte bölgede demografik bir kargaşa yaşanmıyor değil. Üstelik üretim imkanlarının kısıtlı olduğu, ekonomik faaliyetlerin sürekli desteğe ihtiyaç duyduğu bir ortamda gündelik yaşamın çok hızlı iyileşmesini beklemek gerçekçi değil. Özetle, Fırat Kalkanı Türkiye desteklediği sürece güçlü bir koruma duvarına sahip, güvenli bir alana dönüştü. Fakat, bölgede yaşamın iyileştirilmesi için yıllarca sürecek bir ekonomik ve toplumsal dönüşüm yaşandığı unutulmamalı.

Fırat Kalkanı'ndan ne gibi dersler çıkarılabilir?

Fırat Kalkanı'ndan çıkarılabilecek ilk ders, Suriye ve Irak'taki iç çatışmalarda askeri güç kullanımının en doğrudan ve somut sonuç üreten yöntem olduğudur. Rusya, İran ve ABD gibi Türkiye de ulusal çıkarlarını korumak ya da kendisine yönelen tehditleri engellemek için askeri güce başvurduğunda sahadaki etkinliğini artırdı. Ancak şu noktanın altını çizmek gerekir. Türkiye, Fırat Kalkanı'ndaki stratejik hedeflerine ulaşabilmek için ciddi bedeller ödedi. Son derece zor hava ve saha şartları altında IŞİD gibi ölüm makineleriyle dolu bir örgüte karşı şehir savaşı yürütmek son derece zordu. Bu anlamda bakıldığında Türk askerlerinin zor koşullar altında görev yaptığı unutulmamalıdır.

İkinci ders bölgedeki güç dengesi dikkate alınmadan hiçbir devletin askeri güç kullanmasının mümkün olmadığıdır. Fırat Kalkanı, Türkiye için çok özel bir dönemde başlamıştı. Fakat, bölgesel denklemin etkisi de küçümsenemez. Operasyon sırasındaki ABD'den istediği desteği alamaması, Rusya'nın en kritik anlarda sahada Suriye üzerinden gönderdiği askeri "mesajlar" operasyonun süresini, kapsamını ve biçimini etkiledi. Ancak bu olgu sadece Türkiye'yi değil diğer ülkeleri de etkileyen bir faktör.

Syrien Zerstörung
Fırat Kalkanı ile Cerablus ve El Bab IŞİD'ten temizlendiFotoğraf: Reuters/K. Ashawi

Muhtemelen çıkarılabilecek üçüncü ders, sahadaki yerel unsurlarla koordinasyonun sağlanması. Suriye'deki iç savaş askeri uzmanların üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapabileceği pek çok örnek sunuyor. Fırat Kalkanı da bunlardan birisi. Operasyonun başladığı an ile bittiği an arasında işbirliğinin gelişimi incelendiğinde Türkiye'nin ÖSO hakkındaki tecrübesinin nasıl arttığı anlaşılabilir. Nitekim, Fırat Kalkanı sona erdikten sonra ÖSO militanlarının eğitiminin devam etmesi ve sayısının artması dikkate alındığında Türkiye'nin bu süreçten önemli bir tecrübeyle ayrıldığı söylenebilir.

Fırat Kalkanı'na ilişkin çıkarılabilecek diğer bir ders, toplumsal uyumun sağlanmasıdır. Bu bağlamda Fırat Kalkanı'ndan tüm bölge ülkelerinin çıkarabileceği bir ders bulunuyor. Bir bölgede çatışma sona erdikten sonra o bölgeyi insansızlaştırmak, demografik yapısını zorla ve sistematik olarak dönüştürmek ya da bölge halkını göçe zorlamak yerine sivil tedbirler yoluyla yaşam yeniden inşa edilebilir. Bu bağlamda ABD'nin de Rusya'nın da Fırat Kalkanı'ndan çıkaracağı çok ders var. PYD kontrolündeki bölgelerdeki zorla göç ettirme örnekleri, Fırat Kalkanı'nda yaşanmadı. Tersine saha diğer bölgelerden göçe açık hale geldi.

Son olarak bir hususun daha altı çizilebilir. Suriye sahası o kadar değişken ki, bir askeri operasyondaki başarı, çatışmanın sonunu getirmiyor. Rusya ve Şam yönetimi Halep'i kontrol etti, Deir ez Zor'a doğru yürüyor; ABD, Kobani'yi kurtardı, Rakka'ya ilerliyor; Türkiye ise IŞİD'i sınırdan uzaklaştırdı, PYD kontrolündeki bölgelerin birleşmesini engelledi, şimdi de Afrin'i gündemde tutuyor. Sanırım bu bağlamda çıkarılacak ders Fırat Kalkanı dahil her bir askeri operasyonun nihai adımdan ziyade bir sonraki aşamanın ilk adımı olarak görülmesidir. Bu da Fırat Kalkanı'nın devamını beklemek gerektiğini düşündürüyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Serhat Erkmen

Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak görev yapmakta.