1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fırat Kalkanı’nda bir hafta

Nahost-Experte Serhat Erkmen
Serhat Erkmen
1 Eylül 2016

Ortadoğu uzmanı Serhat Erkmen, DW Türkçe için kaleme aldığı analizde Fırat Kalkanı operasyonun bir haftalık bilançosunu çıkarırken önümüzdeki haftanın daha çetin geçeceğine dikkat çekti.

https://p.dw.com/p/1JuFl
Türkei Offensive gegen IS in Syrien
Fotoğraf: Reuters/U. Bektas

24 Ağustos 2016'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)ya verdiği destekle başlayan Fırat Kalkanı Operasyonu birinci haftasını doldurdu. Bir haftada yaklaşık 400 kilometrelik bir alanı kontrol altına alan muhalifler IŞİD ve YPG ile eş zamanlı olarak çatışmaya tutuştu. Konu hayli dinamik olduğundan gelişmeleri anlamak için bir bilanço çıkarmak yararlı olabilir.

Operasyonun kapsamı

Türkiye'de karar vericilerin önemli bir kısmı ülkenin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sistematik, sürekli ve güçlü bir saldırıyla karşı karşıya olduğuna inanıyor. Artan PKK ve IŞİD saldırılarını da darbe sonrası ülkeyi istikrarsızlaştırmak isteyenlerin eylemleri olarak görüyor. Fırat Kalkanı Operasyonu bu algının dışında değerlendirilemez. Operasyon, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler ile Türkiye'nin iç tehdit algılamalarının kesişimi sonucunda ortaya çıktı. Bu çerçevede operasyonun 3 ana amacı içerdiği söylenebilir:

- Ülkedeki terör tehdidini azaltmak için IŞİD ve PKK gibi terör örgütlerini sınırdan temizlemek

- Suriye'nin kuzeyinde YPG kontrolündeki bir bölge oluşmasını engellemek

- Suriye'de ABD'nin başını çektiği koalisyonun dışında alternatifler geliştirmek

Operasyonunun sahadaki stratejik hedefleri ise kabaca şöyle sıralanabilir:

Güvenli, savunulabilir ve bir süre için kalıcı hale dönüşebilecek bir bölge oluşturabilmek için Cerablus, Çobanbey, Minbiç ve Bab'ın kuzeyini içeren alana ÖSO unsurlarını yerleştirmek. Bunun için elbette önce bu coğrafyada hakim olan gücü askeri yöntemlerle uzaklaştırmak, bölgeleri güvenlik altına almak ve neticede güvenli alanlara bölgenin yerli halkıyla savaştan kaçan diğer Suriyelileri yerleştirmek.

Birden çok hedefi içeren ve çok aşamalı bir süreci gerektirecek olan bu operasyonun eğer Türkiye katlanamayacağı kadar ağır dış baskılara maruz kalmazsa aylarca, belki de çok daha uzun sürecek bir süreye yayılacağı söylenebilir.

Operasyona kimler katılıyor?

Operasyona katılan unsurları iki kategoride ele almak mümkün. TSK ve ÖSO. Ancak ÖSO deyince birçok gruptan oluşan bir yapıdan bahsediyoruz. Halihazırda operasyona katılan ÖSO birlikleri arasında öne çıkanları Sultan Murat Tümeni, Feylak Es Sam, Kuzey Tümeni, Nureddin Zengi, Şam Cephesi, Shukur El Jebel Tugayı ve Hamza Tugayı gibi birlikler.

İlk etapta Cerablus'a giren ÖSO militanı sayısı 2000e yaklaşsa da çatışmaların gidişatına bağlı olarak sayıları artacak gibi görünüyor.

İlk haftanın bilançosu

Operasyonu taktik aşamalara bölmek mümkün: Basitçe tanımlandığında taktik adımların “Cerablus'u kurtar; Minbiç'e kadar kontrol altına al; Cerablus-Çobanbey hattını birleştir; Minbiç'i al; Minbiç'ten güneybatıya, Çobanbey'den de güneye doğru ilerle, sonunda Bab'ı al ve güvenli bir alan oluştur” şeklide ilerlemesi bekleniyor.

Operasyonun ilk günü yaşanan çok hızlı ilerleme pekçok kişide herşeyin kısa süre içinde biteceği izlenimini yaratsa da çatışmanın doğası hızlı ve kolay bir zafere izin vermiyor. Ancak Türkiye'nin yaptığı hazırlıklar da kısa süreli bir sürece göre hazırlanmış görünmüyor. Sahadaki ÖSO bileşenlerinin sayısı artırılırken, Türkiye'nin bölgede ihtiyaç çerçevesinde yığınak artırdığı ve takviyeyi de hazırda tuttuğu görülüyor.

İlk haftada neler yaşandı?

İlk aşamada Cerablus ve civarı IŞİD'den temizlendikten sonra ortaya iki ilerleme hattı çıktı. Birinci hat Cerablus'tan Fırat boyunca güneye doğru ilerleyen Minbiç hattı. Bu hat üzerinde ilk gün ÖSO ile IŞİD arasında hafif çatışmalar yaşandıktan sonra tablo değişti.

IŞİD Cerablus civarındaki köylerin çoğunu çatışmadan boşaltmıştı. Bazı noktalar dışında önemli bir direnç göstermedi. Fakat, IŞİD'in çıktığı yerleri ele geçiren sadece ÖSO değil. ABD Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanları'nın YPG'nin Fırat'ın batısından çekileceği yönündeki açıklamalarına rağmen YPG IŞİD'in çekilmesiyle Cerablus'un güneyine ilerlemeye başladı. Böylece kuzeyden ilerleyen ÖSO ile güney ve doğudan gelen YPG sonunda Cerablus'un güneyinde karşılaştılar. Aralarındaki ilk çatışma basit ve plansız bir karşılaşma gibi olsa da kısa süre içinde Cerablus'un güneyinde ikisi birbirinin ana rakibi haline geldi.

Birkaç gün içinde ÖSO güneye doğru ilerledi ve Minbic'in kuzeyine yerleşti. İlk haftanın sonunda ÖSO'nun Minbic civarına yerleşmesi önümüzdeki haftadan itibaren bu bölgenin ciddi gelişmelere sahne olacağını gösteriyor.

İkinci hat ise Cerablus-Çobanbey hattı. Başlangıçta Cerablus'tan batıya gerçekleşen ilerleme Minbiç nedeniyle yavaşlayınca Çobanbey'in içindeki ÖSO güçlerinin doğuya doğru hareketine şahit olundu. İlk haftanın sonunda bu hattın kaderi Gandura'ya dayandı. Kritik bir konumda olan bu yerleşim ele geçirilmesi Çobanbey-Cerablus hattının ne kadar sürede kapanabileceğini tayin edecek.

Ancak sahada herşey çok kolay gitmiyor. Bölgede bazıları terkedilmiş, bazıları çok küçük bazıları ise dikkate değer köy ve kasabalar var. TSK destekli ÖSO 31 Ağustos tarihine kadar toplamda 19'u IŞİD'den 26'sı YPG'den olmak üzere 45 köy ele geçirdi. Ancak bu köylerden 2'sini YPG'ye, 4'ünü IŞİD'e tekrar kaybetti.

İkinci hafta neler yaşanabilir?

Önümüzdeki haftanınsa çok daha çetin geçmesi beklenebilir. IŞİD, Türkiye'yi koruyamayacağı alanlardan çekilip bir yıpratma savaşına çekiyor. Çobanbey'in güneyinde IŞİD için stratejik ve politik açıdan çok önemli sinir uçları var. Bunların başında Dabık civarı geliyor. Bu bölgedeki Ahtarin, Türkmen Barih ve Savran önemli yerler. Ancak en kritik alan El Bab. Bab, stratejik konumu, ekonomik yapısı, demografik durumu, askeri gücü açısından IŞİD'in kolay çekilmeyeceği bir yer olacaktır. Ayrıca hem PKK hem de IŞİD'in Suriye'de köşeye sıkışması halinde Türkiye'de terör eylemi gerçekleştirmek isteyecekleri de görülüyor.

Mınbiç'in kaderini ise ABD belirleyecek. Kasabanın askeri olarak ele geçirilmesi zor görünse de ABD'den gelecek baskıyla YPG'nin çekilmesi ya da şehirde yaşanabilecek iç karışıklıklar süreci kısaltıp, kolaylaştırabilir.

Özetle, Fırat Kalkanı gerek stratejik boyutları gerekse sahadaki çatışmalarıyla Suriye iç savaşına yeni bir hareketlilik kazandırdı. Halep'in kuzeyinde herşey öyle karmaşıklaştı ki; 1 ay sonra bir kasabanın çevresinde ÖSO, Şam'ın Fethi, IŞİD, Şam rejimi ve YPG karşı karşıya gelirse şaşırtıcı olmayacak. Şu anda operasyonun başındayız bu nedenle askeri boyutunu konuşuyor ve tarafları tanımaya çalışıyoruz. Ancak bir süre sonra siyasi ve insani yardım boyutunun öne çıkacağı da unutulmamalı.

© Deutsche Welle Türkçe

Analiz: Serhat Erkmen

Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı'dır.