1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Iran Sanktionen

11 Şubat 2010

İran, 1979'daki İslam Devrimi'nden beri uluslararası toplum tarafından uygulanan ambargo nedeniyle çoğu ürünün ithalinde güçlük yaşıyor. Hâlâ eski Rus uçaklarını kullanmak zorunda kalan İran'da çok sayıda kaza yaşanıyor.

https://p.dw.com/p/Lxsv
Tahran'da eski ABD Büyükelçiliği yakınında duvarları Amerikan karşıtı resimler süslüyorFotoğraf: dpa

İran, nükleer programı nedeniyle uluslararası giederek daha fazla izolasyona maruz kalıyor. Örneğin Almanya, İran'la arasına sadece siyasi arenada mesafe koymakla kalmıyor, ekonomik işbirliği alanında da İran’dan gittikçe uzaklaşıyor. Siemens firması, yıl ortasında İran ile ticari ilişkilerini durduracağını açıkladı. Büyük Alman bankaları da daha önce İran’da çekilmişlerdi. Ayrıca İhracat Kredi Garanti Kurumu aracılığıyla, ihracat yapan firmalara verilen devlet garantisi de geçtiğimiz yıllarda bariz şekilde azaldı. 2004 yılında, İran ile ticaret için 2,5 milyar euro değerinde kredi garantisi verilirken, geçen yıl bu oran sadece 70 milyon euro düzeyinde kaldı.

Hâlâ Rus uçakları kullanılıyor

1979 yılında Ayetullah Humeyni liderliğindeki İran İslam Devrimi'nin ardından uluslararası toplumun İran'a uyguladığı ambargoların pek çoğu bugün de yürürlükte. Örneğin ABD’de üretilen ürünlerin İran’a satışı hâlâ yasak. Boeing ve Airbus tarafından Amerika'da üretilen sivil uçakların yedek parçaları da bu ambargo kapsamında.

30 yıldan uzun bir süredir, devlet havayolu şirketi Iran Air ve diğer İran özel havayolu şirketleri eski uçaklarla ABD ve Avrupa’ya yolculuk etmek zorundalar. Eski Rus uçaklarıyla idare ediyorlar. Ancak sık sık kazalar meydana geliyor. Geçen 30 yıl içinde İran’da uçak kazalarında 1720 kişi hayatını kaybetti. En son 2009 yılında bir Rus yapımı Tupolev uçağının düşmesi sonucu 169 kişi hayatını kaybetmişti. Kazada ölenler arasında İran’ın tanınmış bestekârlarından Abdi Yamini de vardı. Yamini’nin arkadaşı Kâzım üzüntüsünü şöyle dile getiriyor:

“Onun da bu uçakta olduğunu duyduğumuzda şok yaşadık“

Uçak kazaları nedeniyle ABD'ye suçlama

Uçakta, İran judo genç milli takımı oyuncuları da vardı. İranlı politikacılar, uçak kazalarından ABD’yi sorumlu tutuyor. ABD’yi İran ve halkının düşmanı olmakla itham eden İran yönetimi, ülkesini savunmak için silah sanayiine yatırım yapıyor. Özellikle de füze yapımına hız veriliyor.

İran Savunma Bakan yardımcısı Nasrallah Azati, 2008 yılında ülkesinin orta menzilli Şahap-3 füzesini başarıyla test ettiği açıklamıştı. Şahap-3 füzelerinin 2 bin 100 kilometre menzile sahip olduğu belirtiliyor. Bundan kısa bir süre önce, 2008 Mart ayında, BM Güvenlik Konseyi, İran’a karşı yeni yaptırım kararı almıştı.


Avrupalı firmalar gidiyor

Öte yandan yabancı firmalar ve Avrupalı büyük bankalar da birer birer İran’dan çekildi. İran’daki küçük işletmeler ise kötü ekonomik durum nedeniyle büyük zorluklarla karşı karşıya. Onları şu anda memnun eden tek şey ise ordunun siparişleri oluyor. Başkent Tahran'ın kuzeybatısındaki Karay’da metal parçaları üreten küçük bir işletmede çalışan Nima, yaptırımların olumsuz etkilerinden şikayetçi:

“Makinelerimizin silah parçaları da üretebildikleri bir sır değil. Bu nedenle yeni yaptırımlar, bu branşı kötü etkiledi. Şu anda piyasada Çin ürünleri ve uçaklar için yedek parçalar bulunuyor. Bunlar, Avrupa sanayi ürünleriyle hiç bir şekilde karşılaştırılamayacak nitelikteler ve ayrıca daha da pahalılar.“

Sahte belgelerle ithalat

Geçen aylarda özel firmaların siparişlerinin büyük ölçüde düştüğünü kaydeden Nima, petrol satışından elde edilen gelir sayesinde yine de devletin parasının olduğunu söylüyor. Nima, bu durumdan özellikle Çinlilerin kârlı çıktığını düşünüyor:

“Onların makineleri en fazla 3-4 yıl çalışıyor. Daha sonra tekrar yeni aletlerin alınması gerekiyor. Tüccarlar, bunları sahte belgelerle, diğer ülkeler üzerinden ithal ediyor. Tabii, sipariş belgeleri ve faturalar da sahte. Ancak her şey, iyi organize ediliyor. Bu tarz tüccarlar, yönetim tarafından da iyi korunuyor.“


© Deutsche Welle Türkçe

Şebnem Nuriyam / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Murat Çelikkafa