1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da "seçkin üniversite" tartışması

Daphne Antachopoulos9 Ocak 2004

Almanya’da iktidardaki Sosyal Demokrat Parti’nin, geçen günlerde duyurduğu Yenilik Programı’na göre, yaklaşık 10 üniversiteye destek verilerek, ABD’deki Harvard veya Stanford gibi ünlü ve seçkin üniversiteler ile rekabet edecek düzeye getirilmesi öngörülüyor.Ancak bu plan tartışmaya yol açtı.

https://p.dw.com/p/Aanr
Almanya'da birçok uzman bu plana karşı çıkıyor
Almanya'da birçok uzman bu plana karşı çıkıyorFotoğraf: AP

Seçkin üniversiteler, Almanya için yeni bir olgu değil. Son on yıl içinde ülkede birkaç düzine özel üniversite açıldı. Bu yüksekokullarda, Almanya’daki bir milyon 800 bin üniversite öğrencisinden 40 bini öğrenim görüyor. Bu özel üniversiteler, kendilerine ABD’deki seçkin üniversiteleri örnek alıyor.

İsim yapmış profesörler, yüksek yetenekli öğrencilere ders veriyor ve alanlarında çığır açacak araştırma projeleri yürütüyor. Bütün çalışmalar, üstün kaliteli bir altyapı ve donanım çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Özel sektörden de yardım alınıyor. Ancak, üniversitelerdeki araştırma ve ders planlarında bilimsel çalışmaları destekleyen Alman Bilim Vakıfları Birliği, bu yüksekokulları iki kez denetimden geçirmiş. Birlikten Angela Lindner, sonuçları şöyle özetliyor:

”Avantajları, devlet üniversitelerinin bağlı olduğu sıkı kurallardan

özgür olmaları. Sorunları ise finansman alanında. Özel üniversitelerin kurucuları, Almanya’da özel sektör ve özel şahıslardan, üniversitelere daha fazla kaynak aktarılacağı beklentisi içindeydi, ancak bu beklentileri boşa çıktı.”

Finansman sorunu

Buna karşılık Amerikan seçkin üniversitelerin, finansman konusunda bir sorunları bulunmuyor. Dünyanın en ünlü üniversitelerinden Harvard’ın servetinin 19 milyar dolara yaklaştığı tahmin ediliyor. Bu paranın bir kısmı, devletten geliyor, bir kısmı da özel sektörden. Almanya’da Sosyal Demokratlar’ın planı, seçkin üniversite haline getirilecek devlet üniversitelerin finansmanının da aynı şemaya göre sağlanması.

Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Bilim Bakanı Hannelore Kraft, bu çerçevede araştırma ve ders planının sanayinin etkisi altında kalmayacağı görüşünü savunuyor şunları söylüyor:

"Tabii ki özel sektör ile temas halinde olacağız, ama bize içerik konusunda yaptırım uygulamayacaklar ki, sadece ‘şu veya bu konu bizi daha çok ilgilendiriyor’ diye önerilerde bulunacaklar. Ama zaten bu projenin gerçekleştirilmesinde sadece özel sektörden kaynak gelecek diye beklemek olmaz, devletin de kolları sıvaması lazım.”

Özel sektörün zorunluluğu yok

Alman Bilim Vakıfları Birliği’nden Angela Lindner ise özel sektörün yüksel okulları finanse etmek gibi bir yükümlülüğü olmadığını vurgulayarak ”Özel sektörden niye para gelsin ki? Bunlar devlet üniversiteleri ve bu devletin görevi. Devlet şimdi kalkıp da ‘biz biraz sıkıştık, siz de biraz el atabilir misiniz?’ diyemez!” diye konuşuyor.

Ancak uzmanlar, asıl sorunun finansman olmadığı konusunda görüşbirliği içinde. Önemli olan noktanın, üniversiteler arasında rekabetin oluşması olduğuna dikkat çeken uzmanlar, bunun yolunun açılması için de yasal düzenlemeler yapılmasının zorunlu olduğunu belirtiyor.

Ama yine de birçok değişikliğin yapılabilmesi için para gerekiyor. Üniversitelerin profesörlerine gerçekten de performanslarına endeksli maaş verilmesi zorunlu. Bunun yanı sıra öğrenim görevlisi sayısı da önemli. Harvard Üniversitesi’nde doçent-öğrenci oranı bire iki, Almanya’da ise profesör başına 50 öğrenci düşüyor.