1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Almanya değişmeli'

Hülya Schenk11 Ekim 2013

Almanya’da göçmen kökenlilerin eğitim durumuyla ilgili tartışmaları DW Rumence Şefi Robert Schwartz değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/19xx4
(L-r) Die Schülerinnen Suzy deren Eltern aus Kenia stammen , Meriem (Marokko), Zara (Pakistan), Katharina (Russland) und Feven (Eritrea) stehen in einer berusfbildenden Schule in Frankfurt am Main vor einer deutschen Fahne. Aufnahme vom 03.09.2009. Foto: Frank Rumpenhorst +++(c) dpa - Report+++
Muslime in Deutschland Schülern aller Konfessionen und ReligionenFotoğraf: picture-alliance/dpa

“Almanya'da dikkatler bir kez daha göçmenlere çevrildi. Ancak bu kez söz konusu olan sadece, her zamanki gibi, göçmenler arasındaki yoksulluk ve suç oranlarının yüksek olması değil, aynı zamanda da göçmenlerin eğitim durumu.

Şurası belli: Yetişkinlerin eğitim durumuna ilişkin yapılan PISA araştırmasında Almanya’nın diğer ülkelere kıyasla orta sıralarda kaldığı tespit edildi. Medya organlarında ve her yerde bunun alt tabakadaki eğitimsizlikten kaynaklandığı belirtiliyor. Yani göçmenlerin eğitimsizliği. Sorgulamadan, toptancı bir yaklaşımla.

Önyargıları şöyle bir özetleyelim: Göçmenler sosyal sistemimizi yağmalıyor, suç işliyor ve toplumumuzun aptallaşmasına neden oluyorlar. Ortalama bir Alman bu durumda ne düşünebilir? Elbette ki, yabancıların memleketlerine dönmeleri, onlar için en mantıklı seçenek olur.

Federal Almanya Cumhuriyeti’nin yakın geçmişine de kısaca bir uzanalım: İkinci Dünya Savaşı felaketinden sonra Batı Almanya Marshall Planı sayesinde ayağa kaldırılabilmişti. 40 yıl sonra iki Almanya birleştiğinde, Doğu Almanya’nın yeniden imarı için dayanışma vergisi çıkarıldı. Bu uygulama hâlâ devam ediyor.

Robert Schwartz
Robert SchwartzFotoğraf: DW

Bu, iki diktatörlüğün (Nazi rejimi ve Doğu Almanya’daki komünizm dönemi) ardından bireylere ve topluma sosyal sıkıntılardan çıkış yolu bulabilmeleri için güç vermişti. Almanya’nın doğusu ve batısındaki herkes aynı şansa sahip olduğu için de Almanya zengin ve çekici bir ülkeye dönüştü. Göçmenler için de…

Zengin Almanya’da hâlâ göçmen ya da göçmen olmayanlar toplumun dışına itilebiliyor. Göçmen olup olmamaları fark etmiyor, sosyal istikrarsızlık, kişilerin eğitim durumuyla da yakından alakalı. Ancak göçmenlere genellemeci bir yaklaşımla hemen eğitimsiz yaftası yapıştırılıyor.

Günlük hayattan örnek verilebilir: Almanya'da okula yeni başlayan çocukların kaydı yaptırılırken göçmen kökenli olup olmadıkları sorulur. Bu ayrıntı titizlikle de dosyaya kaydedilir. Anne – baba nedenini sorduğunda ise hep şu yanıtı alır: İstatistikî gerekçeler! Çocuğun belki de muhtemel üstün kabiliyeti değil, göçmen kökenli olup olmadığı kayıt sırasında çok daha önemlidir. Ben benzer birçok örnekle karşılaştım. Çocuğun sınıfın en iyileri arasında olması, hatta sınıf atlaması ise istatistiklerde yer almaz.

Dolayısıyla öncelikle toplumdaki zihniyetin değişmesi gerekiyor. Hayır, birçok göçmenin içinde bulunduğu berbat durumla ilgili güzel sözler söylenmesini elbette istemiyorum. Ancak milliyetçi Alman komşum göçmenlerin de dahil olduğu başarı hikayeleri dinlerse, bundan mutluluk duyacağım. Belki böylece onun da dünyaya bakış açısı değişebilir. O böylece ‘suçu' her zaman yabancılarda değil, kendisinde de arayabilir.

Şairlerin ve filozofların ülkesi küreselleşen dünyada bakış açısını yenilemeli. Göçmenler de toplumun, sosyal sistemin zenginleşmesine ve ayrıca genel refaha katkı sağlıyorlar. Göçmen olsun ya da olmasın, sosyal açıdan zayıf olanlara yardım eli uzatılmalı. Bunun için de siyasi irade gerekmektedir.

‘Göçmen kökenli‘ kavramının içini olumlu ifadelerle doldurmanın zamanı geldi. Sadece siyaseten doğruculuk uğruna bu kavramı yılın sevilmeyen sözü seçmek yetmez.

Dürüst olmalıyız: Modern, dünyaya açık bir toplumda hangi köklere sahip olduğumuz hâlâ önemli mi? Evet, kendi kimliğimiz için kesinlikle önemli. Peki başka bir gerekçe ile söz konusu olabilir mi? Mesela okula kayıt yaptırırken ya da iş ararken yerli/göçmen ayrımı yapılmamalıdır.“

© Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Robert Schwartz, Çeviri: Hülya Schenk

Editör: Ahmet Günaltay