1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya değişime hazır değil

Uta Thoern / DW19 Eylül 2005

Almanya’daki seçimlerin sonucu, tam anlamıyla bir sürpriz. Kamuoyu araştırmalarının aksine, seçmenler iktidar değişiminden yana oy kullanmadı. Hıristiyan Birlik partileri, yeni oylar kazanmadı, hatta oy bile kaybetti. Ancak Sosyal Demokrat ve Yeşiller de artık çoğunluğa sahip değil. Deutsche Welle’den Uta Thoern’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZtc

“Bu seçminden sonra kesin olan tek bir şey var: Almanya değişim için hazır değil. Ve bu da yeni iktidar için olabilecek en kötü şey.

Başbakan Gerhard Schröder, reformlarını devam ettirebilmek için onay istedi. Ama bu onayı alamadı. Başbakan’ın seçim kampanyasında gösterdiği kişisel çabasıyla, Sosyal Demokratlar’ın çok fazla hasar görmeden çıktıkları seçimde, Kırmızı - Yeşil koalisyon iktidardan indirildi.

Hıristiyan Demokrat Birlik’in lideri Angela Merkel ise halktan, daha radikal reformlar için kendisini görevlendirmelerini istedi. Bu da gerçekleşmedi. İstediği gibi, liberallerle koalisyon kurabilecek sayıda oy alamadı. Angela Merkel, Almanya’nın ilk kadın başbakanı olsa da, Sosyal Demokrat Parti ile aralarındaki oy farkı çok az.

Birlik partileri ve Sosyal Demokratlar’ın biraraya gelmesiyle kurulacak Büyük Koalisyon ise başarılı olmayacak; olamaz. Bir taraftan Hıristiyan Demokrat Birlik güç kaybetti ve bu yüzden Angela Merkel kolaylıkla saldırıların hedefi haline gelebilir.

Diğer tarafta ise hala başbakanlık koltuğunda oturan ve politikası solun bölünmesine ve partisinin en kötü sonuçlardan birini almasına yol açmış olmasına rağmen, yeniden göreve talip olan Gerhard Schröder. Bu birleşim iyi sonuç vermez. Fakat yine de şu an için Büyük Koalisyon, en olabilir şey olduğu için, Almanya için en iyi seçenek gibi duruyor.

Kimi eski solcular hayal ededursunlar, ama kırmızı – kırmızı - yeşil koalisyon, Sosyal Demokrat Parti, Sol Parti ve Yeşiller’in oluşturacağı bir hükümet, yani birleşik ’sol halk cephesi’ olmayacak. Yeşiller toplumda fazla ortada duruyor, Sosyal Demokrat Parti ile Sol Parti’nin arasındaki uçurum fazla derin, liderlerin birbirlerine vermiş oldukları kişisel zararlar çok fazla.

Öte yandan ’Jamaika koalisyonu’ da Jamaika bayrağının renkleri olan siyah – sarı - yeşilin, yani Hırisityan Birlik, liberal Hür Demokratlar ve Yeşiller’in biraraya gelmeleri de olası değil. Gerçi bu partiler sosyal konularda birbirlerinden çok farklı düşünmüyor, hatta Hıristiyan Sosyal Birlik bile artık 21. yüzyılda olduğumuzun farkına vardı, ama Yeşiller’i böyle bir koalisyona ikna etmek henüz imkansız. Yeşiller’in aldıkları oy oranında bir oynama olmadı, çünkü kendilerine sadık kaldılar. Ve muhalefette de olsa yollarına devam edebilirler.

Geriye bir tek seçenek kalıyor, Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den oluşacak ’trafik lambası’ koalisyonu. Matematiksel olarak parlamentoda çoğunluğa sahip olsalar da, bu hümüket sağlam olmaz. Böyle bir ortaklığa karşı olduklarını çok kere dile getiren Yeşiller fraksiyonundaki şüpheler fazla büyük olur.

Kaldı ki, Hür Domakrat Parti de sarı - siyah yenilenmeyi hedef alarak seçime girdi. Savaş sonrasında iki kere yaptıkları gibi, yeniden siyasi kamp değiştirirlerse, yeni kazanmış oldukları güçlerini kaybederler. Muhalefette kalmak liberallerin işine daha çok yarayacağı için, zaman kazanmaya çalışacaklar. Zira Büyük Koalisyon’un fazla uzun ömürlü olmayacağını tahmin etmek için ille de kahin olmak gerekmiyor.

Hıristiyan Birlik ve Sosyal Demokrat Parti hükümeti oluşturmalı. Fakat parlamentoda çoğunluğa sahip olmalarına rağmen, bu koalisyonunu nasıl oluşturulacağına dair seçenekler kısıtlı. Federel Eyalet Temsilcileri Meclisi, Bundesrat da örneğin, Birlik Partileri tarafından yönetilen eyaletlerin temsilcileri her daim iktidarla hareket etseler bile, bu koalisyon ancak bir sandalye oy fazlasına sahip. Ayrıca Birlik partilerinin hırslı eyalet başbakanlarının, başbakan adayları Angela Merkel’e seçim kampanyasında bile yüzde 100 destek vermediklerini de hatırlamak gerekiyor tabii.

Öte yandan, Birlik partileri ile ortaklığa gitmesi durumunda Sosyal Demokrat Parti, bir taraftan iktidarda olmanın getirdiği pragmatik olma zorunluğu, diğer taraftan ise parti içi sol kanadın güçlü muhalefeti arasında ufalanır. Böyle bir durumda, Gerhard Schröder’in başbakanlık koltuğuna yeniden talip olması ise onun kendini dev aynasında gördüğüne delalet ediyor. Çünkü tam da bu durumdan kurtumak için erken seçim kararı almıştı.

Büyük bir koalisyonun oluşturabilmek için, Hıristiyan Birlik ile Sosyal Demokratlar’ın lider kadrolarında değişikliğe gitmeleri gerekebilir. Ama Almanya pek yakında yeniden seçime gitmeye de ihtiyaç duyabilir.“