1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya borç frenine basıyor

11 Haziran 2009

Alman federal hükümetinin, ‘borç freni’ olarak da adlandırılan yasa tasarısı ile devlet borçlanmasına sınır getiriliyor, eyaletlerin 2020’den itibaren ek borç alması yasaklanıyor.

https://p.dw.com/p/I7Wk
Fotoğraf: picture-alliance / dpa / DW-Montage

Almanya Federal Meclisi’nde iki hafta önce üçte ikilik oy çoğunluğuyla kabul edilen ‘borç freni’ yasa tasarısı, Cuma günü de Eyalet Temsilcileri Meclisi’nin onayına sunulacak. Eyaletleri doğrudan ilgilendiren bu tasarının Eyalet Temsilcileri Meclisi’nde de üçte ikilik oy oranıyla kabul edilmesi gerekiyor.

Eyaletlerin 2020 yılından itibaren ek borç almasını yasaklayan Anayasa değişikliği devlete de Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın azami yüzde 0,35’i kadar, yani yılda yaklaşık 9 milyar euro borçlanma imkanı tanıyor.

‘Kriz, kredi itibarını sarsmaya başladı’

Almanya Maliye Bakanı Peer Steinbrück Mayıs ayı sonlarındaki meclis genel kurulunda, artan kamu borçlanmasının ‘kötü sonuçlara’ yol açabileceği uyarısında bulunarak, küresel mali krizin devletlerin şimdiye kadar ‘dokunulmaz’ sayılan kredi itibarını sarsmaya başladığını vurgulamıştı.

Anayasa değişikliği, Cuma günü Eyalet Temsilcileri Meclisi'nde oylanacak
Anayasa değişikliği, Cuma günü Eyalet Temsilcileri Meclisi'nde oylanacakFotoğraf: ap

Steinbrück, devletin on yıllardır süren borçla yaşama alışkanlığına son verecek bir borç frenine ihtiyaçları olduğuna meclisi ikna etti ve devletin 2016 yılından itibaren milli gelirin sadece yüzde 0,35’i kadar borçlanabilmesini öngören Anayasa değişikliği kabul edildi. Yeni uygulama eyaletlere daha ağır şartlar getiriyor ve 2020 yılından itibaren eyaletlerin sıfır borçla bütçe hazırlamasını öngörüyor.

‘Hükümet bütçenin sadece yüzde 15’inde söz sahibi’

Borç freni sadece Almanya’nın kredibilitesi değil ama aynı zamanda devletin yatırımcı olarak hareket kabiliyetini koruması açısından da önem arz ediyor. Federal devlet bütçesinin yüzde 85’i, emeklilik sigortası, sosyal harcamalar, devletin cari harcamaları ve hızla artan 1,5 trilyon euroluk borç stokunun faiz giderlerini kapsadığı için hükümetin bu kalemlerle oynama imkanı zaten yok. Maliye Bakanı Steinbrück, hükümetin, bütçenin sadece yüzde 15’i hakkında karar verme yetkisi olduğuna dikkat çekti.

40 yıldır borçlanan federal devlet bu yıl 70 milyar euroluk borç faizi ödeyecek. Bu meblağ eğitim ve araştırma bütçesine ayrılan kaynağın yedi katını buluyor. Bu gidişatı durdurması beklenen borç freni ise etkisini önümüzdeki yıllarda gösterecek. Almanya’dan önce bazı küçük Avrupa Birliği ülkeleri de yaptıkları Anayasa değişiklikleriyle borç frenine basmışlardı.

Maliye Bakanı Peer Steinbrück
Maliye Bakanı Peer SteinbrückFotoğraf: AP

Dünyada borç freni eğilimi

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı eyaletler de yasama yoluyla borçlanmaya sınır getirmeye çalışıyor. İngiltere’nin borç stokunu Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 40’ıyla sınırlama girişimi ise başarısızlığa uğradı. Oxford Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Clemens Fuest, Almanya’nın da örnek aldığı İsviçre modelinin daha tutarlı olduğunu söylüyor:

“Örneğin, konjonktür devirleri sırasında borçlanmaya izin verilmesi. Yani ekonomik daralma sürecinde kamu borçlanmasına sınırlı artış imkanı tanınması. Tabii ekonomik canlanma döneminde bu ek borcu kapatma şartıyla.”

‘Eğitim ve kültür harcamaları makaslanabilir’

Sol politikacılar, sendikalar ve bazı iktisat uzmanları borç frenini, eğitim ve kültür harcamalarının makaslanmasına yol açacağı gerekçesiyle eleştiriyor. Afet gibi olağanüstü durumlarda borçlanma freninin boşaltılması da dile getirilen talepler arasında. Profesör Clemens Fuest ise borç freni uygulayan devletlerin bütçe konsolidasyonunda başarılı olduklarını hatırlatıyor.

“Her ülkede borçlanma limitini bypass eden uygulamalar, saklı bütçeler var. Ancak borçlanmayı sınırlandıran ülkelerin borç stoku diğerlerinden çok daha düşük. Borç freni siyasi yönetimi zincire vurmadığı gibi, bütün sorunları borçla aşma stratejisinin aşılması açısından da son derece yararlı oluyor.”

Bernd Graessler/Berlin

Çeviren: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu