1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman muhalefeti Ankara'da

Fulya Canşen/Berlin16 Şubat 2004

Hristiyan Demokratik Birlik Partisi Lideri Angela Merkel, Hristiyan Demokrat Birlik ve Hristiyan Sosyal Birlik Partileri Federal Meclis Grup Başkan Vekili Wolfgang Schaeuble ile birlikte iki günlük bir ziyaret için Türkiye’ye gitti.

https://p.dw.com/p/AbOm
Merkel'in Türkiye için önerdiği "imtiyazlı ortaklık" kavramını Erdoğan'a anlatması bekleniyor
Merkel'in Türkiye için önerdiği "imtiyazlı ortaklık" kavramını Erdoğan'a anlatması bekleniyorFotoğraf: AP

Muhafazakar siyasetçilerin gündeminde Türkiye’nin AB üyeliği ve bir yılı aşkın bir zamandır iktidarda olan ve kendini 'Muhafazakar demokrat' olarak tanımlayan Adalet ve Kalkınma Partisi var. AKP Alman Hristiyan Birlik Partileri ile gireceği sıkı ilişkiyle sadece Türkiye’nin AB üyeliğine yaklaşması değil, Avrupa Halk Partisi EVP’ya üye olmayı da hesaplıyor. Wolfgang Schäuble bu konuda kendiğine yönelttiğimiz soruya net bir yanıt vermekten kaçınıyor ve EVP’nin Avrupa’daki Hristiyan Demokrat partilerden oluşan bir birlik olduğunun altını çiziyor. En önemli sorunun İslam dünyasında bir partinin, Hristiyan Demokrat Parti gibi, hem dini ve insani değerlere sahip çıkıp, hem de özgürlükçü, çoğulcu ve hoşgörülü bir siyasi düzen oluşturamayacağı olduğunu söyleyen Grup Başkan vekili, pekala bu soru hakkında birlikte düşünüp fikir alışverişinde bulunulabilineceğini belirtiyor.

Schäuble için Türkiye’nin üyeliği ya da ayrıcalıklı ortaklığını tartışmak daha acil bir sorun. Zaten Avrupa Halk Partisi’nin Brüksel’deki kurultayında konuşan Hristiyan Demokrat Birlik Partisi lideri Angela Merkel de, AKP'nin EVP’ya üyeliğinden ziyade Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki çekincelerini dile getirdi.

'Türkiye'ye özel statü verilsin'

Merkel gibi Wolfgang Schaeuble de Türkiye’ye özel statü verilmesinden yana. Schaeuble, AB’nin sınırlarının önce coğrafi olarak çizilmesini istiyor ve şöyle devam ediyor:

"Bir örnekten yola çıkalım. Sadece Kopenhag kriterlerini yerine getiren her ülke birliğe üye olabilir dersek, bu kriterleri sağlayan ABD, Japonya ve Avustralya gibi ülkelerin de bu durumda üye olması gerekmez mi? Bu saçma. Nedenini sorarsanız, size coğrafya derim. Çok saçma olmayan başka bir örnek vereyim, Rusya. Rusya’nın hem coğrafi hem de tarihi olarak büyük bir kısmı hatta Türkiye’den çok daha büyük bir kısmı Avrupa'ya ait. Rusya’nın AB üyesi olması ve AB nin sınırlarının Vladirostock'a kadar uzamasını düşünmek, bana göre AB'nin siyasi bir birlik oluşturmasını engellemek demektir."

Avrupa tarihinde İslam unsuru

Schaeuble, Avrupa’da siyasi birliğin kurulmasında ortak tarih ve kültürün, hatta dinin de önemli bir rol oynadığı görüşünde. Ancak bunun kesinlikle İslam’a karşı olduğu şeklinde yorumlanmamasını isteyen Schaeuble, Avrupa’da yaşayan Müslümanlara ve Avrupa’nın tarihindeki İslam unsuruna da dikkat çekiyor. Alman muhafazakarların, Schaeuble ve Merkel’in de dahil olduğu büyük bir kısmı, hem AB’nin Türkiye’yi içine almaya hem de Türkiye’nin tam üye olmaya hazır olmadığını savunuyor. Ancak parti içinde eski Savunma Bakanı Volker Rühe gibi, Türkiye’nin stratejik önemini hatırlatıp üyelik şansı tanınmasını isteyen politikacılar da az değil. Bu fikir ayrılığını demokrasinin gereği olarak yorumlayan Wolfgang Schaeuble yine de Volker Rühe’ye bir yıl önce Türkiye’ye üyelik değil ayrıcalıklı ortaklık şeklinde bir statü sunulmasını öngören kararın altına imza attığını hatırlatıyor.

İtalya gibi muhafazakarlar tarafından yönetilen bazı ülkelerin de Türkiye’ye arka çıkmasını da çoğulculukla tanımlayan Schaeuble, ısrarla Türkiye’nin batilı ülkeler için siyasi ve ekonomik alanda vazgeçilmez bir ortak olduğunu ancak, kısmen Avrupalı olan ülkelere üyelikten farklı bir statü tanınmasının daha doğru olduğunu savunuyor.

Türkiye seçim malzemesi yapılıyor

Alman Hristiyan Birlik Partileri içinde tartışmalı bir başka konu da, yaklaşan AB seçimlerinde Türkiye’nin AB üyeliğinin propaganda malzemesi yapılıp yapılmaması. Kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik Partisi CSU, geçtiğimiz haftalarda yaptığı yönetim kurulu toplantısında, seçim kampanyalarında bu konuyu kullanma kararı aldı. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi lideri Angela Merkel ise, Türkiye’nin AB üyeliğini kampanyalarının tek maddesi yapıp ön plana çıkarmayacaklarını söyledi ama Meclis Grup Başkan vekili Schaeuble’nin şu sözleri, parti içinde henüz kesin bir karar alınmadığının işareti olarak yorumlanabilir:

"Seçim kampanyalarında önemli konuların gündeme getirilmesi gerekir. Bunların halkın değil, halktan daha akıllı insanların, siyasi seçkinlerin bir yerlerde tartışacağı ve karar alacağı konular olduğu görüşünü çok yanlış buluyorum. Demokrasi önemli sorunların halkla birlikte tartışılmasıdır. Bu nedenle Hristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin kararını çok normal karşılıyorum. Pek çok insan AB ile ilgili konularla ilgileniyor. Bunu tartışmak gerektiğini söylemek bu konudaki pozisyonu ifade etmek demek değildir. Biz iki ayrı partiyiz ama Meclis’te bir grup oluşturuyoruz, ortak kararımız siyasi birlik olan Avrupa’nın sınırlarını aşmaması..."

'Türkler hayalkırıklığına uğrayabilir'

Avrupa’da yaşayan Türkleri, verilen sözleri yerine getirmeyerek hayal kırıklığına uğratmak istemediklerini sözlerine ekleyen Schaeuble, Türkiye’nin AB üyeliğinin mutlaka, sadece siyasi düzeyde değil, Avrupa kamuoyunda, hem de ayrıntılı olarak tartışılması gerektiğini ateşli bir biçimde savunuyor. Bu bağlamda Merkel ve Schaeuble’nin Türkiye ziyareti ilginç geçeceğe ve Alman Hristiyan Demokratların kafasındaki soru işaretlerinin bir kısmının yerini karara bırakacağa benziyor.

Merkel Türkiye'ye ilk kez gelmiş

Merkel ve Schauble ile sohbet etme imkanı bulan Deutsche Welle Türkçe Yayınlar yöneticisi Baha Güngör ise, Alman siyasetçilere, ilk defa ziyaret ettikleri Türkiye’ye neden bu kadar karşı olduklarını sordu. Merkel ve Schaeuble, Ankara’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileriyle yürütülecek siyasi temasları tamamladıktan sonra yeni bir değerlendirme yapacaklarını kaydettiler. Merkel, Türkiye’ye ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı olmadığını, sorunların çok büyük olduğunu, Türkiye’nin kısa zamanda Avrupa Birliği üyeliğinin gerçek dışı olacağını belirtti.

İmtiyazlı ortaklık kavramı açıklanacak

Merkel ve beraberindekilerin Ankara’da imtiyazlı ortaklıktan ne anladıklarını da ifade etmesinin beklendiğini kaydeden Baha Güngör, ”İmtiyazlı ortaklıktan Merkel’in anladığı gümrük birliğinin daha da genişletilmesi mi; ortaklık yalnızca ekonomi alanında mı olacak, yoksa savunma boyutunda da ele alınacak mı? Görüşmelerde bu kavrama açıklık getirilmesi bekleniyor. Alman muhalefetinin ziyaretinin 1 hafta ardından Almanya Başbakanı Gerhard Schröder Türkiye’yi ziyaret edecek. Almanya’nın bakışı asıl bu ziyaretin ardından şekillenecek" bilgisini verdi.