1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman hükümetinin ilk 100 günü

4 Şubat 2010

İkinci Merkel hükümeti, iktidarın ilk haftalarında önce Opel depremi ardından Afganistan skandalıyla zor günler yaşadı. Hrıstiyan Birlik partileriyle liberallerin evliliğinde daha balayında pürüzler çıktı

https://p.dw.com/p/Lt0E
Fotoğraf: DW-Montage/picture alliance/dpa

Başbakan Angela Merkel’in hayalindeki partneri; liberallerle kurduğu koalisyon pek de hayali kurulabilecek koşullarda işe başlamadı. Küresel ekonomik krizin siyasi hareket alanını giderek daralttığı bir dönemde ikinci kez Başbakanlık yemini eden Merkel daha ilk hükümet açıklamasında vatandaşlara “Önümüzde zor bir dönem var’ uyarısında bulunmuş, şunları kaydetmişti:

“Gerçek şu ki bayanlar baylar, tek bir kelimede toparlarsak: Yeniden iyileşme başlamadan önce sorunlar daha da büyüyecektir.”

Opel depremi

Opel Eisenach / GM General Motors
Fotoğraf: AP

Merkel’in Başbakan olarak ikinci görev dönemine başladıktan hemen sonra, daha kendi meclisine seslenmeden Washington’a gidip Amerikan Kongresi önünde konuşma yapması muhalefetin sert eleştirilerine yol açtı. Washington’dan döner dönmez Detroit’ten gelen bir haber, ABD’deki parıltılı günleri gölgeledi. Amerikan General Motors, Almanya’da üretim yapan Opel’i satmak yerine elinde tutacağını açıkladı. Merkel’in isteği ise iflasın eşiğindeki Opel’in Avusturya-Kanada ortaklı Magna şirketine satılmasıydı.

Afganistan istifa getirdi

Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Franz Josef Jung istifa etmek zorunda kaldı
Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Franz Josef Jung istifa etmek zorunda kaldıFotoğraf: AP

Berlin kısa bir süre sonra bu sefer Afganistan kaynaklı bir haberle sarsılacaktı. Eylül ayında Afganistan’da ISAF bünyesinde görev yapan bir Alman komutanın, kaçırılan iki petrol tankerini bombalama emri verdiği ve bu hava saldırısında çok sayıda sivilin öldüğü haberleri manşetlere taşındı. Her geçen gün ortaya saldırıyla ilgili yeni ayrıntılar çıkıyor, Alman hükümeti giderek daha zor durumda kalıyordu. Saldırının düzenlendiği dönemde Savunma Bakanı olan yeni kabinedeki Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Franz Josef Jung istifa etmek zorunda kaldı.

Böylece çiçeği burnunda kabinede ilk kayıp verildi ve Jung’un yerine Sosyal İşler Bakanlığı’na eski Aileden Sorumlu Bakan Ursula von der Leyen getirildi. Leyen’in yerine 32 yaşında çocuksuz ve evli olmayan Kristina Köhler’in getirilmesi ise eleştirilere neden oldu.

Ekonomiyi canlandırma paketi

Symbolbild Konjunktur Ende Rezession Aufschwung
Fotoğraf: www.BilderBox.com

Hükümet, Aralık ayında ilk büyük projesini yürürlüğe soktu. Şirketler ve varislere vergi kolaylıkları getiren ekonomik büyümeyi canlandırma yasası Meclis’te kabul edildi. Muhalefet, kamu borçlarının başını alıp gittiği bir dönemde vergilerin düşürülemeyeceğini savunarak yasayı topa tuttu. Yasa çerçevesinde otel konaklamalarındaki katma değer vergisi de düşürülmüştü. Daha yasa yürürlüğe girmeden bir otel sahibinin liberal Hür Demokrat Parti’ye büyük bağışta bulunduğu ortaya çıktı. Gerçi bağış, yönetmeliklere uygun bir şekilde alınıp kayda geçirilmişti. Ama yine de medyada geniş yer alan bu haber liberallerin imajını sarstı.

FDP umduğunu bulamadı

Flagge FDP Guido Westerwelle
Fotoğraf: AP

Liberalllerin lideri Guido Westerwelle iç politikada pek puan toplayamadı, Dışişleri Bakanı olarak selefleri kadar göz dolduramadı. Bunda Başbakan Merkel’in dış politik konularda genelde ön plana çıkması da rol oynadı. Westerwelle aradığı fırsatı, Londra’da dışişleri bakanları düzeyinde yapılan Afganistan Konferansı’nda yakaladı.Westerwelle, Afganistan politikasını şöyle özetledi:

“Göreve geldiğim andan itibaren, Afganistan politikasına katkımızı kapsamlı bir konsept içinde yapmamıza, yavaş yavaş askerlerin geri çekilmesi perspektifi oluşturulmasına, sorumluluğun adım adım devredilmesine önem verdim.”

Son kamuoyu yoklamaları liberallerin seçim sonuçlarına kıyasla dört ila beş puan kaybettiğini, Hrıstiyan Birlik Partileri'nin ise puanını yaklaşık yüzde 3 oranında artırdığını ortaya koyuyor. İlk yüz günde hükümetin karşılaştığı eleştiriler göz önüne alındığında anket sonuçları şaşırtıcı bir istikrar olarak değerlendiriliyor.

© Deutsche Welle Türkçe


Peter Stützle / Çeviren: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Meltem Karagöz