1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Aksu: Saldırıların şekli El Kaide'ye benziyor

Oktay Pirim / Ankara11 Aralık 2003

İstanbul’daki saldırılarla ilgili Deutsche Welle’ye demeç veren İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, saldırıları gerçekleştiren teröristleri, onlara yardım edenleri ve yönlendirenleri tespit ettiklerini belirterek, eylemin şeklinin ve bağlantıların El Kaide’yi gösterdiğini söyledi.

https://p.dw.com/p/AbTa
Aksu, şimdi emir veren kişileri aradıklarını söyledi
Aksu, şimdi emir veren kişileri aradıklarını söylediFotoğraf: AP

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, İstanbul’da dört ayrı yere düzenlenen kanlı terör saldırılarının faillerini, onlara yardım edenleri, yönlendiren ve yol gösterenleri tespit ettiklerini belirterek, ”Şimdi, dış bağlantıları var mı, emri kim verdi, emir nasıl verildi, kurye ile mi, e-mail ile mi, telefonla mı, bizzat gelinerek mi, yoksa buradaki kişi dışarı çağrılarak mı, o konuların araştırmasını yapıyoruz. Ancak eylemin şekli ve teröristlerin irtibatları El Kaide’ye benziyor” dedi. Aksu DW’den Oktay Pirim’in sorularını yanıtladı:

-Gelinen aşamada teröristler tam olarak yakalanabildi mi? Örgüt veya örgütler belirlendi mi?

Aksu: Güvenlik güçlerimizin başarılı çalışmaları sonucu olayların failleri ve teknik imkanlar çok kısa sürede belirlendi. Şunu ifade edebilirim. Bu olayın failleri, onlara yardım edenler, yönlendirenler, olayın gerçekleşmesine yol gösterenler… Bunların hemen hepsi tespit edilmiştir. Büyük bir kısmı da yakalanarak adalete teslim edilmiş ve tutuklanmışlardır. Ancak bir kısmının de eylemden hemen önce veya akabinde yurtdışına çıktıkları tespit edilmiştir. Biz bunları gitmiş oldukları ülkelerde izlenmeleri, yakın takip edilmeleri ve gerektiğinde yakalanarak bize teslim edilmeleri için temaslarda bulunduk. Bizzat Başbakan ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener karşı ülkedeki yetkilileri telefonla bizzat arayarak taleplerimizi iletmişlerdir. Ayrıca Suriye ile aramızda bir Adana mutabakatı var. Bu mutabakat gereği terörle mücadelede işbirliği faaliyetlerimiz var. Bu kapsamda yine Jandarma Genel Komutanlığı aracılığıyla orada bir irtibat görevlimiz var. Bu talepler o kanalla da iletilmiş oldu. Bunlardan çok kısa bir süre sonra Suriye bizim kendisine bildirdiğimiz listeden bir kişiyi eşiyle beraber bize teslim ettiler. Olay şu safhada, dış bağlantıları var mı, emri kim verdi, emir nasıl verildi, kurye ile mi, e-mail ile mi, telefonla mı, bizzat gelinerek mi, yoksa buradaki kişi dışarı çağrılarak mı, o konuların araştırmasını yapıyoruz.

-Terör örgütünün adını tanımlamakta zorlanıyorsunuz galiba. Bu çerçevede terörist saldırılar sizin hükümetinizden cesaret almış olabilir mi?

Aksu: Saçma bir iddia, mümkün değil. Biz hükümet olarak her türlü teröre ve terörizme karşı olduğumuzu, terörün kimden ve nereden gelsin lanetlenecek bir olay olduğunu defalarca ifade ettik. Bu olayda şu kavram kargaşası yaratılmak istenmektedir. Peki efendim bu örgütün adı ne? Örgütlere ismi emniyet vermez. Kendi kendilerine isim verirler. Bugüne kadar hep böyle olmuştur. Kurulan illegal örgüt ismini açıklamıştır. Ben buyum demiştir veya katıldığı bir eylemden sonra bu olay benim tarafımdan yapılmıştır diye ismini açıklamıştır. Zorlama şu: Muhakkak bir isim bulun veya isim verin. Biz şunu da ifade ettik: Terör kimden ve nereden gelirse gelsin dedik, lanetlenecek bir olaydır, vahşettir dedik. Yani bu eylemin şekli ve eyleme katılan kişilerin irtibatları göz önüne alınacak olursa dünyanın birçok yerinde El Kaide adına işlenilen eylemlerle bir benzerlik göstermektedir.

-Reformlar yapılıyor, özgürlüklerde açılımlar var, bu ortamdan da yararlanmak ya da baltalamak amacıyla bu eylemler yapılmış olabilir mi?

Aksu: Bizim Avrupa Birliği’ne girmemizi istemeyenler de var muhakkak. Kamuoyu ile hükümet olarak biz o konuda çok kararlıyız. Tabii ki bizim Avrupa’ya yönelmiş istikametimizi değiştirmek isteyenler de var.

-Saldırıların ardından teröre karşı uluslararası işbirliği çağrısı yaptınız. Destek geldi mi, geldiyse işbirliği ne düzeyde?

Aksu: Ben 1989 yılında da İçişleri Bakanı idim. O zamandan beri bu ‘terörle mücadele için uluslararası işbirliğine ihtiyaç var‘ diyorum. Tabii o zamanlar dünyada terörden en çok sıkıntı çeken ülkelerden biriydik. Çok ıstırap çektik. Katıldığım tüm uluslararası toplantılarda ‘işbirliği‘ dedim. Ancak 11 Eylül’den sonra bizim haklı olduğumuz ortaya çıktı. ABD kendilerine yönelik bu saldırıdan sonra terörle mücadele için uluslararası işbirliği çağrısını dünya gündemine taşıyınca birçok ülke buna katıldı. 43 ülke ile ikili, 6 ülke ile çok taraflı terörle mücadele ve güvenlik işbirliği anlaşması yaptık. Bu da bizim başta terör olmak üzere, uyuşturucu ve insan kaçaklığı ile mücadele gibi yani sınır aşan suçlarla muhakkak uluslararası işbirliğine ihtiyaç vardır.