1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Adalıların gündemi mal mübadelesi

Petra Kohnen8 Nisan 2004

Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos ve Türk kesimi lideri Rauf Denktaş Annan Planı’na karşı olduklarını saklamıyorlar. Ancak Kıbrıs’ta gözler 24 Nisan’daki halkoylamasının sonuçlarında. Kıbrıslı halklar, göç fikrine sıcak bakmazken, mal mübadelesi en temel sorun gibi görünüyor...

https://p.dw.com/p/AbKQ
Ada'nın birleşmesi halinde kullanılacak ortak bayrak da belirlendi...
Ada'nın birleşmesi halinde kullanılacak ortak bayrak da belirlendi...Fotoğraf: AP

Kıbrıs Rum kesimi lideri Tassos Papadopulos, dün akşam yaptığı açıklamada BM tarafından Kıbrıs sorununun çözümü için hazırlanan planı reddettiğini açıkladı ve halkını 24 Nisan’daki oylamada ret oyu vermeye çağırdı:

”İtirafı kolay değil, fakat Annan planı bizim beklentilerimize cevap vermiyor. Türkiye’nin 1974’deki askeri müdahelesini meşrulaştırıyor. Ayrıca bu birleşmeden doğacak yüklü masraflar konusunda da halkımı şimdiden uyarmak istiyorum.”

Kuzey Kıbrıslı Türkler‘in lideri Rauf Denktaş ise aynı konuda Ankara’da yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türkleri‘ne bu planın onaylanması halinde neleri kaybedeceklerini açıkça anlatmak gerekir diyor ve önümüzdeki iki hafta boyunca bunu bizzat yapmaya kararlı olduğunu vurguluyordu.

Plana itirazlar

Yine de Annan Planı‘nın bundan önemli avantajlar uman Türk tarafında onaylanmasına kesin gözüyle bakılırken, Rumlar‘ın reddetme eğiliminde olduğu zaten baştan beri sır değil. Kıbrıs Rumları, kuzeydeki eski mal ve mülklerine yeniden kavuşmalarına bir dizi engel getirilirken, son otuz yıl boyunca Türkiye’den gelip adaya yerleşenlerin kuzeydeki varlıklarını sürdürebilecek olmasını kabulde zorlanıyor. Lambros Kotziamanis Kıbrıs harekatı sırasında adanın kuzeyinden kaçarak güneye sığınan yaklaşık 190 bin Rumdan biri. Geçen yıl Türk tarafının sınırları aralamasından sonra ilk işi Girne’deki eski evlerini ziyaret etmek olmuş. O an hissettiklerini şöyle anlatıyor:

”Tabii ki insanın, 30 yıl sonra eski yuvasına kavuşunca, içi burkuluyor. Şu anda evimizde şimdi adanın Rum kesiminde kalan Baf’tan kaçıp buraya gelmiş bir Kıbrıslı aile var. Onlar da bizim gibi mülteci. Çok iyi insanlar. Onların da sorunları aynı, bir gün Baf’a geri dönmek istiyorlar. Bir de uzun yıllardır izole durumda yaşadıklarından, birleşmenin getireceği avantajları görerek bunu içten arzuluyorlar.”

Mal mübadelesinde sorunlar

Lambros bu Türk aileyi kapıdışarı etmek gibi bir niyetleri olmadığını söylese de, yerleşme ve yatırımda bulunma özgürlüğünün kısıtlanmasına şiddetle karşı çıkıyor. Evi için tazminat verilse ”hayır” demeyeceği kesin, ancak mal mübadelesi konusunun adadaki iki toplumun kendi arasında çözmesini daha doğru buluyor. Sürgüne giden Rumlar‘ın birleşmeden sonra kuzeyde mülk edinebilmeleri için Türk tarafının resmi izni gerekiyor. Çünkü Kuzey Kıbrıs yönetimi, maddi sıkıntılar içinde kıvranan Türkler‘in, birliğin en varlıklı ulusu olan Rumlar‘dan gelecek tekliflere dayanamayıp mallarını, mülklerini kısa zamanda elden çıkaracağı endişesinde.

Böylece adadaki nüfus ve nüfuz dengesinin bozulma tehlikesi başgösteriyor. Annan planının şu anda öngördüğü geçici sınırlamanın, ekonomik dengenin o zamana değin sağlanacağı varsayımıyla 15 yıl sonra kaldırılması düşünülüyor. Böyle bir sınırlamaya Rum tarafı, AB’nin serbestlik belirlemeleriyle çeliştiği gerekçesiyle karşı çıkıyor. Kaldı ki bu mülk edinmeye getirilen kısıtlamalardan olumsuz etkilenen Türkler de var. Kuzeyde Coca Cola temsilciliği yapan Ali Şah, bunlardan biri:

”Bizim de güneyde Limasol’da mülklerimiz var. Sınır açılınca gidip görmek istedik. Ancak eski evimizde oturan Rum aile bizi içeri bile sokmadı. Aslında Annan planına göre evimize yeniden kavuşma hakkımız var fakat böyle bir niyet zaten taşımıyoruz. Bunun yerine güneydeki eski mülkümüze karşılık şu anda içinde bulunduğumuz mülkün bizim üzerimize geçirilmesi iyi olurdu."

Halk göç istemiyor

Adanın her iki yakasındaki halkın çoğunluğu yeniden bir göç yaşamanın meraklısı değil ve otuz yıldır bulunduğu yeri çoktan benimsemiş durumda. Ancak barış planına göre Türk tarafının, elindeki toprağın %8’lik bölümünü güneyden gelerek yerleşecek 90 bin Ruma terketmesi gerekiyor. Kıbrıslı Türkler‘den Turnar Halil ise 30 yıl önceki müdaheleden beri Lefkoşa’nın Rum kesimindeki evini bırakmamış. Ona kalsa en iyi yol, eskisi gibi isteyene istediği yerde mülk edinme hakkının tanınması:

"O zamanlar ben daha küçük bir çocuktum. Bizim aile işlerin birkaç yıl içinde normale döneceğini, sonuçta herkesin yeniden eski mülküne kavuşacağını varsayarak bulunduğu yeri hiç terketmemiş. Biz bu nedenle otuz yıldır Rum tarafında kalmayı sürdürdük.”

Referandum 24 Nisan‘da

24 Nisan’da her iki kesimde sandık başına gidecek olan Kıbrıslılar, şimdi geleceklerine ilişkin koşulları bizzat kendi oylarıyla belirleyecek. Her iki tarafın da Annan planını onaylaması halinde, 1 Mayıs tarihinde ada bütünüyle AB sınırlarına dahil olacak. Ancak iki taraftan birinde barış planına ret oyunun ağırlıkta olması, uluslararası devletler topluluğu yalnızca Rum yönetimini meşru saydığından, 1 Mayıs’dan sonra AB yasaları yalnızca Rum kesiminde geçerli olacak. Ancak bu kez de şimdiye kadar Türkiye dışında hiç bir devletin hukuken tanımadığı Kuzey Kıbrıs Türk yönetimine meşruiyet elde etme yolu açılacak.

Kıbrıs halklarının iki garantöründen Türkiye’nin bakışı zaten belli. Ankara hükümeti, cılız muhalefete rağmen kendi üyelik perspektifini de gözeterek Kıbrıs’ta uzlaşma sağlanmasından yana. Yunanistan’da ise Papandreu liderliğindeki sosyalist muhalefet, Kıbrıs halkına Annan planını kabul etmesini telkin ediyor. Kosta Karamanlis liderliğindeki yeni hükümetin tavrının ise önümüzdeki hafta belli olacağı kaydediliyor.