1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB’de bozuk etle mücadele

Bernd Riegert / DW5 Eylül 2006

Almanya’daki bozuk et skandalı büyüyor. Bavyera Eyaleti’nde bulunan 90 ton kokmuş et, kamuoyunda gıda maddelerine yönelik kontrollerin arttırılması çağrısına yol açtı. Gıda maddeleri kontrolleri diğer Avrupa ülkelerinde de ciddi bir sorun. Brüksel’den Klaus Scheffer’in haberi..

https://p.dw.com/p/AbYa
AB'de gıda denetimi konusunda ortak bir uygulama bulunmuyor
AB'de gıda denetimi konusunda ortak bir uygulama bulunmuyorFotoğraf: dpa

Almanya’da her bozuk et skandalında televizyonda, döner görüntüleri yayınlanıyor. Bavyera Eyaleti’nde bozuk et bulunan deponun satışlarını çoğunlukla dönercilere yaptığının açıklanması, bir kez daha Almanya’da dönere olan talebi düşürdü. Avrupa’da da durum farklı değil. Bu yılın Nisan ayında İskoçya’da yapılan kontrollerde bulunan bozuk etler de dönercilere satılmak üzere bekliyordu. İngiltere ile Almanya arasındaki fark, İskoçya’daki kokmuş et skandalının sorumlusu firmanın isminin ve dondurulmuş döner görüntülerinin internette yayınlanması. Almanya’da bu henüz yasal olarak mümkün değil.

Tüketiciyi koruma örgütleri ise söz konusu firmaların teşhir edilmesi gerektiği kanısında. Firmaların adının açıklanmasının etkili olduğu görüşünde olan Tüketici Hakları Koruma Örgütü Foodwacth’tan Barbara Hohl, “Tüketicinin ‘şu firmanın ürünü iyi değil, satın almamalı’ diyebilmeli. Tüketicinin bilgilendirilmesi için sistemin saydam olması gerek” diye konuştu.

İngiltere ve Danimarka’daki uygulama

İngiltere’de gıda maddeleri kontrolleri yapan “Food Standart Agency - Gıda Standartları Ajansı” adlı kuruluş bağımsız olarak çalışıyor. Hiçbir bakanlık yaptığı incelemelerin sonuçlarının açıklanmasına müdahale edemiyor ve uzmanlar başarının bundan kaynaklandığını düşünüyor. Hohl, tüketici kurumlarının bu özgürlüğünün İngiltere’deki Deli Dana skandalı sonrasında ortaya çıktığını belirterek “İngiltere’de BSE krizinden bu yana bir başka büyük gıda skandalı yaşanmadı” diyor.

Üstelik adı açıklanan firmaların hiçbiri iflasa sürüklenmedi. Almanya’daki skandallarda firmanın kimliği bu endişe ile saklanıyor. İngiltere’deki firmalar ise özellikle yolsuzluklardan sonra ürünlerinin kontrolüne çok daha fazla önem veriyorlar ve tüketici de bunu biliyor. Danimarka da bu yöntemi uyguluyor ve şimdiye kadar olumlu sonuçlar alınmış. Danimarka Tüketiciyi Koruma Bakanlığı, kontrollerde iyi sonuç alınan firmalara üzerinde gülümseyen yüz bulunan bir sembol kullanma hakkı veriyor.

Barbara Hohl, bu uygulamalara ilişkin şu bilgileri veriyor: “Tüm lokantalar ve gıda maddesi satan yerler, bu sembolleri görünür bir yere koymak zorundalar. Kontrollerde alınan sonuca göre, sembol gülümseyen ya da somurtan bir yüz olabiliyor. Böylece herkes gittiği yerin iyiliği ya da kötülüğüne dair fikir sahibi oluyor. Aynı zamanda marketlerde de neyi satın alıp neyi almayacağına karar verebiliyor.”

AB’de ortak bir politika yok

Danimarka’da da kontrol sonuçları internette açıklanıyor. Diğer ülkelerde, örneğin İsveç ve Macaristan’da, ancak tüketicinin sorması durumunda bilgi veriliyor. Ancak her konuda standartlaşmaya giden Avrupa Birliği’nde bu konuda ortak bir politika söz konusu değil. Tek yükümlülük, her üye ülkenin kontrollerde ortaya çıkan sorunları hemen Brüksel’e bildirmek zorunda olması. Ancak söz konusu ülkenin kendi vatandaşlarını nasıl bilgilendireceğine karışılmıyor.

Alman Tüketiciyi Koruma Örgütü Foodwatch yetkililerinden Hohl, Almanya’nın bu konuda geri kalmış durumda olduğunu belirterek “Almanya’da sorun politik. Sorumlu makamlar bilgileri topluyor ve hemen tepki veriyorlar, ama tüketiciyi bilgilendirmek politikacıların işi, onlar da firmaların isimlerinin açıklanmamasından yanalar” diyor.

Firmaların isimlerinin açıklanmasına karşı olmaları, tüketicinin tazminat davası açma hakkı ile ilgili. Önümüzdeki haftalarda Almanya’da Eyalet Temsilcileri Meclisi’nde kabul edilerek yürürlüğe girecek olan yeni yasa, sorulması durumunda bilgi vermeyi öngörüyor. Ancak tüketiciyi koruma dernekleri bu bilginin geciktirilmesinden endişe ediyor ve İngiltere ya da Danimarka örneği, her kontrol sonucunun internette açıklanmasını istiyorlar.