1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

STudie des DFAP (Deutsche Gesellschaf für Auswärtige politik)

8 Eylül 2010

AB ülkelerinin kamuoyu yeni bir genişleme dalgasına sıcak bakmıyor. Genişleme karşıtı havada ekonomik kriz de etkili oluyor. Deutsche Welle’den Vilma Ballvora, Batı Balkanlar’daki durumu ve Brüksel’in bakışını araştırdı.

https://p.dw.com/p/P7HG
Fotoğraf: European Communities

AB’nin genişleme süreci son yıllarda yerinde sayıyor. Özellikle Batı Balkan ülkelerindeki politikacılar, üyelik konusunda verilen sözlerin yerine getirilmeyeceğinin anlaşıldığını söylüyor. Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa, geçtiğimiz günlerde yabancı basın mensuplarına yaptığı bir açıklamada, “genişleme süreci konusunda artık büyük bir istek duyulmadığından" şikâyet etmişti. Alman Dış Politika Derneği (DGAP) de genişleme sürecine ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda AB'nin genişleme planları mercek altına alınıyor. DW Arnavutluk Servisi’nden Vilma Filaj-Ballvora, raporun ayrıntılarına ışık tutuyor:


Krizin etkisi

Alman Dış Politika Derneği (DGAP), AB’nin genişleme sürecinde kesinlikle bir duraksama olduğu görüşünde. Raporu hazırlayan uzmanlar, Batı Balkan ülkelerinin AB üyeliğinin uzak bir tarihe kaldığına işaret ederken, bunda küresel ekonomik krizin önemli rol oynadığı ve AB üyesi ülkelerin genişleme yorgunluğu içinde oldukları belirtiliyor. Genişlemeye çekimser bakan Birlik üyesi ülkelerin başında ise Almanya ile Fransa geliyor. Alman Dış Politika Derneği'nin genişleme sürecine ilişkin raporunu hazırlayan uzmanlardan Natascha Wunsch şunları söylüyor:

Güneydoğu Avrupa Derneği Başkanı Gernot Erler
Güneydoğu Avrupa Derneği Başkanı Gernot ErlerFotoğraf: picture-alliance/ ZB

“Almanya’da öncelikle Türkiye’nin üyeliği konusunda siyasi ve dinsel argümanlar söz konusu. Türkiye gibi nüfusu kalabalık ve Müslüman bir ülkenin Birliğe üye olması durumunda, oradan gelecek iş gücünün Almanya’daki iş piyasasında sınırları zorlayacağı iddia ediliyor. Ayrıca Almanya, AB ortak bütçesine en fazla mali katkıyı sağlayan ülke olduğu için, yoksul ülkelerin, Batı Balkan ülkelerinin üye olmasıyla birlikte bu ülkelerin reform sürecine daha fazla maddi katkı yapmasının gündeme geleceği öne sürülüyor.”

Ancak diğer yandan AB, Batı Balkan ülkelerinin üyeliğe hazırlık aşamasını desteklemek amacıyla 2009 - 2013 yılları için 8 milyar 87 milyon euroluk bir kaynak planlamış durumda. Güneydoğu Avrupa Derneği Başkanı Gernot Erler:

“Küresel ekonomik krizin etkileri hala devam etmekte olduğundan, üyeliğe hazırlık aşaması yardımlarının ve diğer yardım programlarının kısıtlanmaması büyük önem taşımaktadır.”


Balkanlar’ın batısında durum

Batı Balkan ülkelerinin, Bosna-Hersek, Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ, Makedonya, Hırvatistan ve Kosova’nın üyelik süreçleri 6 kademeye dayanan çok karmaşık bir süreç. Bu ülkelerden kimi ikinci, üçüncü kademede ve AB ile özel anlaşmalar imzalamış durumda. Örneğin Kosova ise sıfır kademede, yani bu ülkenin üyeliğe uygun olup olmadığı konusunda inceleme bile henüz yapılmamış. Bu nedenle Batı Balkan ülkelerinin üyeliğinin Orta Avrupa ülkeleri ya da Bulgaristan ve Romanya'nın üyeliğinden çok daha zor olacağı kesin. Batı Balkan ülkeleri, AB kriterlerini henüz yerine getiremediğinden tam üyelik için biraz daha beklemeleri gerekecek. Güneydoğu Avrupa Derneği’nden Gernot Erler şu görüşleri savunuyor:

“Doğuya doğru ilk genişleme süreci ile kıyaslarsak, sunulan uzun vadeli perspektifler nedeniyle Batı Balkanlar’daki reform arzusunun, genişlemenin ilk aşamasındaki gibi büyüleyici yoğunlukta olmayacağını gözlemliyoruz. Bu bir sorun oluşturuyor, çünkü tüm süreci yavaşlatıyor. Onun için AB’nin Batı Balkan ülkeleri ile başka alanlarda işbirliğine gitmesi gerekli. Buradaki en önemli konu ise liberalleşme ve vize özgürlüğü.”

2009 yılı sonunda yapılan anlaşmalar sayesinde Makedonya, Sırbistan ve Karadağ vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahatları mümkün hale geldi. Bu üç Balkan ülkesinin vatandaşları, Schengen bölgesine dahil olmayan İngiltere ve İrlanda dışındaki AB ülkelerine artık vize almadan giriş yapabiliyor. Şimdi aynı şeyi Arnavutluk ve Bosna-Hersek de AB'den bekliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Vilma Filaj-Ballvora / Çeviri: Çelik Akpınar

Editör: Hülya Köylü