1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB Erdoğan'ın umurunda mı?

Ahmet Günaltay21 Ocak 2014

Başbakan Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonuna gösterdiği tepki Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde de pürüz yarattı.

https://p.dw.com/p/1AuDw
Fotoğraf: Getty Images

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 17 Aralık’ta başlatılan yolsuzluk operasyonu nedeniyle Avrupalı politikacıların da eleştirilerine hedef oluyor. Hükümet üyelerine yöneltilen yolsuzluk suçlamaları nedeniyle çok sayıda yargı ve emniyet görevlisinin yerlerinin değiştirilmesi ve hükümetin yargı üzerindeki nüfuzunu artırmaya karar verilmesi Başbakan Erdoğan’ın Avrupa Birliği’nin (AB) önde gelen isimleri tarafından sert dille eleştirilmesine yol açtı.

Başbakan Erdoğan bu kararları, yargıya sızan hükümet düşmanı çevrelerin darbe teşebbüsü nedeniyle aldıklarını söylerken, Türkiye ve Avrupa’daki aleyhtarları Başbakan’ın kuvvetler ayrılığı prensibini tehlikeye sokmakla suçluyorlar.

AB – Türkiye Karma Parlamento Komisyonu üyesi Andrew Duff, Deutsche Welle’ye verdiği beyanatta Türkiye’nin devlet krizine sürüklendiğini ve Türkiye’nin tam üyelik sürecinin akamete uğrayabileceği uyarısında bulundu.

Tehlike hiç şimdiki kadar büyük olmamıştı

Avrupa Parlamentosu üyesi Andrew Duff, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’dan, yolsuzluk suçlamalarının çıkış noktası olarak gördüğü komplonun neden Cemaat lideri Fethullah Gülen tarafından yönlendirildiğini düşündüğünü açıklamasını istiyor.

Hrıstiyan Demokrat Birlik'li Alman Avrupa Parlamentosu milletvekili Renate Sommer ise Türkiye’nnin tam üyelik sürecinin hiç şimdiki kadar büyük bir tehlikeyle karşılaşmadığını söylüyor. Sommer Deutsche Welle’ye verdiği demeçte, Komisyon Başkanı Manuel Barroso’dan, Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmede yanlış anlamalara mahal vermeyecek açıklıkta konuşmasını beklediğini söyledi.

Erdoğan Hükümeti Brüksel’in son gelişmeler yüzünden ne kadar endişeli olduğunu biliyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yeni HSYK düzenlemesi dâhil bütün konuları AB liderleriyle görüşmeye hazır olduklarını açıklamıştı. Yargıdaki atamalar yetki alanına giren HSYK’nin Adalet Bakanlığı’na bağlanmak istenmesi kuvvetler ayrılığı ilkesi açısından son derece sakıncalı bulunuyor.

Ankara'ya göre AB de kabahatli

Ancak Ankara’nın görüşme gönüllüğünün de sınırı var. Dışişleri Bakanı Davutoğlu meselenin, seçilmiş hükümetin yönetim iradesini demokratik olmayan müdahalelerden korumak olduğunu ve ülkesine yöneltilecek her türlü eleştirinin AB normlarını esas alması gerektiğini söyledi. Diğer bir ifadeyle; Erdoğan hükümeti eleştirilen kararlarını meşru, Brüksel’den gelen eleştirileri ise içişlerine müdahale addediyor.

Davutoğlu daha önce de yolsuzluk skandalında Fransa ve İngiltere’nin de rolü olduğunu öne sürmüş, Londra ve Paris yönetimlerinin yükselen Türkiye’nin yoluna engel dikmeye çalıştığını söylemişti. Ancak Türkiye’nin bu yüzden AB ile arasında kriz çıkmasını beklemediği anlaşılıyor. Ahmet Davutoğlu, AB ille yürütülen tam üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılmasını umduklarını söylüyor. Türkiye’deki hadiselerden ötürü AB’nin buna çok hevesli olduğu ise söylenemez.

“Erdoğan keşke gitmeseydi”

Türkiye’nin tanınmış köşe yazarlarından Semih İdiz, Deutsche Welle’ye verdiği demeçte, “Başbakan Erdoğan keşke Brüksel’e gitmese ve burada kalsaydı”, dedi. Türkiye Başbakanı’nın Avrupa politikasını kendi iç politikasına alet ettiğini söyleyen Semih İdiz, Erdoğan’ın Brüksel’den anlayış bekleyemeyeceğini belirtti ve hükümetin AB normlarıyla uyumlu hale getirilmesi için 2010 yılında HSYK reformu yaptığını hatırlattı. Semih İdiz sözlerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan AB kriterlerinin siyasi hedeflerine engel teşkil ettiğini gördüğü için HSYK reformunu geri alıyor.”

Başbakan Erdoğan’ın AB’den gelen eleştirilere kulak asmadığını söyleyen köşe yazarı, Türk seçmenin, Brüksel’in oyalama taktiği yüzünden AB üyeliğini çoktan gözden çıkardığı için Avrupa ile zaten ilgilenmediğini belirtti ve sözlerini şöyle tamamladı: “Erdoğan tam üyelik sürecinin iktidarı sırasında iflas etmesini istemediği için AB ile köprüleri atmak istemeyecektir. Ama üyelik arayışında samimi olduğunu sanmıyorum.”

© Deutsche Welle Türkçe

Thomas Seibert

Çeviren: Ahmet Günaltay

Editör: Başak Özay