1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB dönem başkanlığı Avusturya'da

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu2 Ocak 2006

Avusturya, AB dönem başkanlığını 1 Ocak’ta İngiltere’den devraldı. 2000 yılı başlarında aşırı sağcı Jörg Haider ile koalisyon hükümeti kurarak Avrupa’yı dehşete düşüren muhafazakar Wolfgang Schüssel şimdi altı aylığına AB’nin Dönem Başkanı. Avusturya’yı bu önemli görevinde zorlu sorunlar bekliyor…

https://p.dw.com/p/AaGs
Avusturya, altı aylığına AB dönem başkanlığını yürütecek
Avusturya, altı aylığına AB dönem başkanlığını yürütecekFotoğraf: dpa

AB’nin içinde bulunduğu zor dönemde Avusturya’yı bekleyen önemli zorluklar var. İlki şüphesiz son aylara damgasını vuran bütçe krizi. Kriz Aralık ayındaki liderler zirvesinde sağlanan uzlaşmayla geçici olarak atlatıldı. Ancak 2007-2013 bütçesi ile ilgili varılan uzlaşmanın kalıcı hale gelebilmesi için Avrupa Parlamentosu’nun onayını alması gerekiyor.

Zirvede kararlaştırılan 862 milyar euroluk bütçe, parlamentonun talep ettiğinden 112 milyar euro düşük. Avusturya Dönem Başkanı olarak ilk zorlu sınavını Parlamento’yu ikna etme konusunda verecek. Başbakan Wolfgang Schüssel, 2005 yılında yaşanan bütçe tartışmalarının bir daha tekrarlanmasının, ‚Avrupa’nın intiharı’ anlamına geleceğini düşünüyor. Schüssel, AB’nin, üye ülkelerin liderlerine bağımlılığının sona ermesi için kendi mali kaynaklarına ve kendi vergi gelirlerine sahip olması gerektiğini savunuyor.

AB Anayasası

İkinci tartışma konusu AB ortak anayasası. Fransa ve Hollanda’da geçen yıl düzenlenen referandumlarda reddedilen Anayasa taslağı Haziran ayındaki liderler zirvesinde rafa kaldırıldı ve bir düşünme molası verildi. Ancak Avrupa Komisyonu’nun sanayiden sorumlu üyesi Günter Verheugen’ın ifadesiyle, ‚mola verildi, ama düşünme konusunda birşey yapılmıyor.’

Avrupalı diplomatlar, anayasa konusunda 2007 yılına kadar zaten somut bir gelişme beklemiyor. 2007’de Fransa ve Hollanda’da yeni hükümetler işbaşına gelmiş olacak ve dönem başkanlığı Almanya’ya geçecek. Dolayısıyla Avusturya’nın dönem başkanlığı süresinde anayasa ile ilgili önemli bir atılım beklenmiyor.

Avusturya’nın fazla gücü yok

Bütçe, Avrupa Anayasası gibi konularda AB’nin dev güçleri arasındaki bu çatışma ortamında Avusturya’nın elinde fazla bir güç yok. Nitekim, gerek Başbakan Wolfgang Schüssel, gerekse Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik Avusturya’nın dönem başkanlığından çok büyük beklentiler içine girilmemesi uyarısında bulunuyor, Avusturya’nın ‚küçük ya da orta ölçekte bir üye ülke olarak AB’de sonuçlar alınması için baskı uygulayamayacağını’ vurguluyor.

Viyana yönetimi, bu nedenle dönem başkanlığını yılın ikinci yarısında yürütecek olan Finlandiya ile şimdiden yakın işbirliği arayışında. Başbakan Schüssel kişisel olarak da dostluğu bulunan Almanya Başbakanı Angela Merkel ile de işbirliği içinde.

Schüssel ile Almanya arasındaki ilişkiler 2000 yılında AB’nin uyguladığı siyasi yaptırımlar nedeniyle bozulmuştu. 2000 yılı başında Schüssel’in aşırı sağcı Jörg Haider’in Özgürlük partisiyle koalisyon kurması Avrupa’da sert tepkiye yol açmış, ülke AB’nin siyasi yaptırımlarıyla karşı karşıya kalmıştı. Almanya’da dönemin Sosyal Demokrat - Yeşiller koalisyon hükümeti de yaptırım kararını desteklemişti. Hıristiyan Demokrat Başbakan Merkel döneminde ise iki ülke arasındaki siyasi paralelliklerin arttığı gözleniyor.

AB’nin genişlemesi

Avusturya’nın dış politikada öncelikli konusu ise coğrafi ve tarihi bağlara sahip olduğu Balkan ülkelerinin AB’ye yakınlaşması ve Balkanlar’da istikrarın sağlanması. Bulgaristan ve Romanya’nın tam üyelikleri ile Türkiye ve Hırvatistan ile müzakerelere başlama tarihleri, Avusturya’nın dönem başkanlığında karara bağlanacak.

Avrupa Komisyonu, 2007 yılında tam üye olmayı hedefleyen Bulgaristan ve Romanya ile ilgili ilerleme raporunu mayıs ayında açıklayacak ve ardından üyeliğin planlandığı gibi 1 Ocak 2007’de mi, yoksa bir yıl gecikmeli olarak 2008’de mi gerçekleşeceğine karar verilecek. Avusturya, komşu bölge Balkanlar’ın AB’ye yakınlaştırılmasını dönem başkanlığının öncelikleri arasında sayıyor. Dışişleri Bakanı Plassnik, şu anki mevcut çekincelere rağmen bu ülkelerin günün birinde AB üyesi olacağı, dolayısıyla bu konunun yeniden sorgulanmasının anlamı olmadığı görüşünde.

Türkiye ve Hırvatistan

Avusturya’nın dönem başkanlığı sırasında Türkiye ve Hırvatistan ile müzakerelere ne zaman başlanacağı da gündemde. Komşusu Hırvatistan’ın AB üyelik sürecine tam destek veren Avusturya Türkiye ile ilgili ise güçlü endişelere sahip. Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, Türkiye ile müzakerelere başlanmasının yılın ikinci yarısına, Finlandiya’nın Dönem Başkanlığı’na sarkabileceği mesajını verdi.

„Türkiye ile müzakerelerin ilk konu başlığını yılın ilk yarısında açıp açamayacağımızı söyleyebilmek için daha çok erken“ diyen Plassnik, ‚öncelikle Türkiye’nin Gümrük Birliği ek protokolünü uygulamaya geçirip geçirmediğini, Kıbrıs Rum kesmini tanıyıp tanımadığını görmek için beklemek gerektiğini’ belirtiyor. Plassnik, aksi takdirde iç siyasi açıdan da oldukça tartışmalı olan Türkiye’nin AB üyeliği konusunu bir sonraki dönem başkanlığına, yani Finlandiya’ya devretmeye hazır oldukları mesajını veriyor.

Seçim süreci

Avusturya’nın 2006 yılının ilk yarısındaki AB dönem başkanlığı gündemi, yılın ikinci yarısında, Ekim ayındaki seçim atmosferinin gölgesinde kalacak, Başbakan Schüssel bir iç politik ikilemle karşı karşıya olacak. Avusturyalı seçmenin AB’ye giderek daha şüpheyle baktığı bir dönemde Başbakan Schüssel’in koalisyon ortağı Sosyaldemokratlar, AB karşıtı söylemle puan toplamaya çalışabilir. Tüm kamuoyu yoklamaları, Schüssel’in Avusturya Halk Partisi’nin Avrupa’ya daha şüpheli yaklaşan Sosyaldemokratlar’ın gerisinde olduğunu gösteriyor.

Avusturyalılar, AB karşıtlığında İngilizler’i bile geride bırakmış durumda. Bunda Doğu Avrupalı işgücünün rekabeti karşısında işini kaybetme korkusu önemli rol oynuyor. Kamuoyu yoklamalarına göre Avusturyalılar’ın üçte birinden azı, 1995 yılında kazanılan AB üyeliğinin iyi birşey olduğunu düşünüyor. AB, Avusturyalılar’ın sadece dörtte birinin gözünde olumlu bir imaja sahip. Bu bağlamda Avusturyalılar’ın yüzde 80’inin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğu dikkat çekiyor. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun parçası olarak Viyana ile geleneksel olarak yakın ilişkilere sahip olan Hırvatistan ise kamuoyundan destek görüyor.