1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.04.2009 - Alman basınından özetler

30 Nisan 2009

Bugünkü Alman basınında, dünya genelinde hızla yayılan domuz gribi, Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier'in Afganistan ziyareti ve aile birleşimiyle ilgili bir mahkeme kararı, başlıca yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/HgqI
Fotoğraf: picture alliance / dpa / DW-Montage

Alman gazetelerinden derlediğimiz günün basın özetlerine, küresel salgın haline gelme eğilimi gösteren domuz gribini konu alan bir yorumla başlıyoruz. Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinin yorumunda paniğe mahal olmadığı, ancak salgını önleyici tedbirler alınması gerektiği vurgulanıyor:

“Meksika dışındaki bir hastanın domuz gribinden ölmesi ve virüsün Almanya’ya da sıçraması zaman meselesiydi. Domuz gribi, salgın olmaktan çıkıp pandemi haline geldi. 20’nin üzerinde ülkede görülen grip vakaları, resmi makamlarca gerekli bütün tedbirlerin alınıp ilaç sıkıntısı çekilmesini önleyici adımların hızlandırılması gerektiğini gösteriyor. Kanatlı hayvan, domuz ve insan genlerinin karışımından oluşan virüs gibi grip histerisi de en kısa zamanda bütün dünyaya yayıldı. Bütün sorumlular dikkatlerini, bu virüse yakalanmaktan en az bizler kadar korkan ama ne ilacı, ne de ilaç alacak parası olan fakirlere çevirmelidir.”

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi, muhtemel domuz gribi salgınının sosyal ahlakı da tehdit ettiğini yazdığı yorumunu şöyle sürdürüyor:

“Grip aşısının fahiş fiyatla satıldığı kara borsacılık ya da Tamiflu stoklayanların haplarını taneyle internet üzerinden açık arttırmaya çıkardığı ilaç ticareti başlar ve hekimlerin aşı ve ilacı el altından satarak ek gelir elde ettiği bir ortam doğar mı dersiniz? Kaos ortamında böyle bir senaryonun gerçekleşme ihtimali maalesef yüksektir. Ancak Amerika kıtasından yayılan domuz gribinde böyle bir gelişmenin yaşanmayacağını haklı olarak umabiliriz. Tarih tekerrür etmez. Hele grip salgınında hiç etmez. Çünkü başka hiçbir şey, grip virüsü kadar çabuk özellik değiştiremez. Her mikrop ayrı özellik taşır. Bu bakımdan her an acı veya tatlı sürprizlerle karşılaşabiliriz.”

Almanya Dışişleri bakanı Frank-Walter Steinmeier’in Afganistan ziyareti sırasında Alman birliklerine düzenlenen ve 1 askerin ölümüne yol açan saldırı, bu ülkedeki gelişmeleri yeniden yorum sütunlarına taşıdı. Frankfurter Rundschau gazetesi, uluslararası müdahalenin bölgesel strateji geliştirememesini eleştiriyor:

“Almanya Dışişleri Bakanı Kâbil’de Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ile görüşürken, 250 km. uzaktaki Kunduz’da Alman askerleri saldırıya uğruyor. Afganistan’daki uluslararası işgal politikası da bu iki kutup arasında gidip geliyor. Bir yandan şüphe götürür bir rejim siyasi bakımdan destekleniyor, diğer yandan da hala zayıflatılamayan radikal unsurlarla silahlı mücadeleye devam ediliyor. Aynı zamanda da ülke halkının ayağa kaldırılmasına çalışılıyor. Komşu Pakistan istikrarsızlığa sürüklendiği müddetçe bu strateji yarar sağlamayacaktır. Uzman ve politikacılar, bölgesel stratejinin gerekli olduğunda mutabıklar. Afganistan'daki seçimlerin seyri bu konuda ipucu verecektir. Ne zaman sona ereceği kestirilemeyen işgal yılları zincirine yeni bir halka daha eklenecektir.”

Aktaracağımız son yorumda Süddeutsche Zeitung gazetesi, evlilik yoluyla Almanya’ya yerleşmek isteyen yabancıların, anlaşabilecek kadar Almanca bilmek zorunda olduğuna hükmedildiği son mahkeme kararını değerlendiriyor:

“Bu kararın, yerlileriyle göçmenler arasındaki iletişimsizliğin son derece bariz olduğu Berlin gibi şehirde alınması rastlantı olamaz. Yüksek İdare Mahkemesi, hiç olmazsa yurt dışından gelin veya damat olarak gelenlerde bu durumun değişmesi gerektiğine hükmetti. Dilin sınırları, sosyal hayata katılımın da sınırlarını belirler. Yurt dışındaki dil sınavları, bulundukları yerde dil öğrenme imkânından mahrum olanlar için büyük bir dezavantaj. Bu konu muhtemelen bir üst mahkemeyi meşgul edecek. Ama dil sınavı doğru bir sinyaldir. Yeni vatan Almanya eş olarak gelen yabancıdan, Almanya’ya geldiği günden itibaren topluma uyum sağlamaya gayret etmesini ve 'dil tutulmasına' yakalanmamasını bekliyor.”

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa