1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.03.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap30 Mart 2007
https://p.dw.com/p/Abiq

Alman gazetelerinin yorum sayfalarında bugün öne çıkan konuların başında Tahran ile Londra arasında, Basra Körfezi’nde 15 İngiliz deniz piyadesinin gözaltına alınmasıyla patlak veren ve giderek tırmanan kriz geliyor. İç politikada ise Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve eski içişleri bakanı Otto Schily’nin, Almanya doğumlu Türk vatandaşı Murat Kurnaz olayını aydınlatmak için Federal Alman Meclisi bünyesinde kurulan soruşturma komisyonuna verdikleri ifadelere ilişkin yorumlar göze çarpıyor.

İran ile İngiltere arasına karşılıklı restleşmelerle süren krize ilişkin olarak Westfaelische Rundschau gazetesi şunları yazıyor:

“Şattülarap tartışmalı bir su yolu. İran ile Irak sınırının nereden geçtiği, gözaltına alınan 15 İngiliz deniz piyadesinin gerçekten İran karasularına girip girmediğini, uydu görüntüleriyle de saptamak mümkün değil. Ancak İran’ın özellikle böyle bir olay yaratmış olması da pekala mümkün. Zira Tahran yönetimi, iç politikada propaganda aracı olarak kullanmak üzere provokasyonlara yatkın. Nitekim İran’ın nükleer programı yüzünden yaptıkları da bunun göstergesi. Ancak bu tarz eylemler diplomasiyi felce uğratarak tamamen kontrolden çıkabilir. Görevi bırakmak üzereyken, Irak savaşı yüzünden halkının desteğini kaybeden İngiltere Başbakanı Tony Blair üzerindeki baskı büyük. Bu nedenle de sert görünmeye çalışıyor. Ama bununla hem İranlıların elindeki İngiliz askerlerini hem de sorunu çözme girişimlerini tehlikeye atıyor. Washington’da da ‘askeri seçenek’ten söz edenler seslerini yeniden yükseltmeye başladı. Blair bir an önce yumuşayıp sessiz diplomasiye geri dönmeli.”

Landshuter Zeitung ise şu değerlendirme bulunuyor:

“Din diktatörlüğü İran süper güç olma iddiasında. İran komşu Irak’ta nifak tohumları ekih iç savaş başlatıyor. Lübnan ve ardından da İsrail’de istikrarı sozmak için Hizbullah ve Hamas örgütlerine para ve silah yardımı yapılıyor. İngiltere ve diğer Batılı ülkelere karşı çıkışlar da Tahran’ın stratejisinin bir parçası. Tahran’ın yarattığı kriz, sadece İngilizleri ilgilendiren bir mesele değil. Dönem başkanı olarak Almanya, derhal AB Konseyi’nin İran’ı kınamasını sağlamalı. Zira otoriter rejimler ve diktatörlükleri görmezden gelmek hiçbir zaman işe yaramadı.”

Dört buçuk yıl boyunca ABD’nin Guantanamo üssünde terör zanlısı olarak tutulan Murat Kurnaz’ın geç salıverilmesinde dönemin Alman hükümetinin ne kadar sorumluluk taşıdığını saptamak üzere kurulan soruşturma komisyonunda tanık olarak dinlenen dönemin Başbakanlık Müsteşarı şimdiki Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Kurnaz olayında hükümetin doğru kararlar verdiğini savundu. Ancak Frankfurter Rundschau gazetesi aksini düşünüyor. Gazetede şöyle deniliyor:

“Suçlu mu suçsuz mu? Tehlikeli mi değil mi? Bir hukuk devleti bu soruları Kurnaz Guantanamo’dan salıverilir verilmez yanıtlamalıydı. Hükümet, hukuk devletinin sorumluluklarını yerine getirmeliydi. Kurnaz’ın Almanya’ya girişini yasaklama karar, o döneme göre belki anlaşılabilir olabilir. Ama bugün bakıldığında karar yanlıştı. Hatta Kurnaz’ın Almanya’ya giriş yasağı olmasa bile Guantanamo’dan erken salıverilmeyeceğine dair bir takım ipuçları bulunmasına rağmen, dönemin hükümeti yanlış kararlar verdi.”

Der Tagesspiegel gazetesi de Gerhard Schröder başbakanlığındaki hükümetin yanlış yaptığını ileri sürüyor:

“Muhtemelen 2002 ile 2005 yıllara arasında Alman makamların çalışmaları, Kurnaz’ın uluslararası hukuka aykırı Guantanamo’daki esaret süresinin kısalmasından çok uzamasına neden oldu. Fakat soruşturma komisyonunda ele alınan konu ne Amerikalıların adelet anlayışları ne de Türkiye’nin vatandaşına olan ilgisizliğiydi. Bununla birlikte Murat Kurnaz ve onun gibilerinin uğradığı haksızlık konusunda tek bir kelime bile edilmedi. Dönemin hükümeti ve şimdiki hükümet, insanan canını yakacak kadar kendini beğenmiş. Anlaşılan o ki, bu devlet taştan bir kalbe sahip...”

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Steinmeier’den önce komisyon tarafından dinlenen İçişleri eski Bakanı Otto Schily’ye ilişkin olarak şunları yazıyor:

“Unutulmaz İçişleri Bakanı Schily bir kez de tüm hünerlerini sergiledi. Komisyon üyeleri 2002 yılında terörle mücadele alanında neler yapıldığını gün ışığına çıkartmaya çalışırken, Schily vakti zamanında verilen tüm kararları toptan savunarak ve de elbette olayın siyasi sorumluluğunu üstlenerek, onları aydınlatmış oldu. Ama ne yazık ki Schily, Kurnaz ile bizzat ilgilendiğini hatırlamayadı. Böylece kararları savunması ve de sorumluluğu üstlenmesi boşa çıkmış oldu.”