1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.11.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ayşe Tekin29 Kasım 2005
https://p.dw.com/p/AboL

Alman basınında bugün öne çıkan konu, Almanya Dışişleri Bakanı’nın ABD ziyareti ve Amerikan istihbarat örgütü CIA’ın gizli uçuşları. Avrupa basınında göze çarpan konular ise Barselona’daki AB - Akdeniz Zirvesi ve Montreal’deki Dünya İklim Konferansı...

Bugünkü Berliner Zeitung’un haberine göre, Amerikalılar’ın terör zanlılarını Avrupa ve Asya’daki gizli hapishanelere nakliyeleri Berlin, Hamburg, Nürnberg ve Egelsbach’daki havaalanları üzerinden gerçekleşti. Gazete, kaynak belirtmediği haberine bir örnek olarak 28 Aralık 2003’te Edinburg’tan gelen Hawker 800 XP tipi uçağı gösteriyor. Daha önce de Amerikan istihbarat örgütünün 2002 - 2004 yılları arasında Almanya üzerinden 80’den fazla gizli uçuş gerçekleştirdiği yazılmıştı. Bu uçuşların çoğunun ABD’nin, Almanya’daki Ramstein askeri havaalanı üzerinden yapıldığı, ancak zaman zaman sivil havaalanlarının kullanıldığı belirtiliyor.

Bu konu, Almanya Dışişleri Bakanı’nın ABD ziyareti vesilesi ile yorum köşelerinde değerlendiriliyor. Kölnische Rundschau gazetesi, Steinmeier’in bu konuda açıklık için Washington’a baskı yapmasını öneriyor:

“Almanya havaalanlarının işkence kamplarına nakliyeler için kullanıldığı düşüncesi sıkıntı verici. Bu konuda adı geçen Doğu Avrupa ülkeleri suçlamaları kabul etmiyor. ABD ise susmayı tercih ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı Frank Steinmeier tam da bu yüzden, konunun açıklığa kavuşturulmasını istemeli.”

Stuttgarter Zeitung, Almanya Dışişleri Bakanı’nın işinin zor olduğu görüşünde. Hem ABD ile ilişkileri düzeltmek istediğini vurgulayan Başbakan Merkel’ı temsil edecek, hem de kendi partisinin beklentilerine uygun davranacak. Münchner Merkur da ABD ile Almanya arasında Irak savaşı sırasında ortaya çıkan güvensizlik ortamının tekrarlandığını vurguluyor ve şöyle devam ediyor:

“Bir kez daha hegemonyacı bir gücün uluslararası hukuk ve sözleşmeleri hiçe sayarak istediğini yaptığı izlenimi ortaya çıktı. Bunun ne doğruluğu ne de yanlışlığı ispatlandı. ABD, Avrupa’daki en önemli ortaklarından daha da uzaklaşmak istemiyorsa konunun açıklığa kavuşturulması için çaba harcamalıdır.”

Thüringer Allgemeine Zeitung, konu ile ilgili olarak özellikle Almanya’nın sorumluluğuna değiniyor:

“Almanya’da hükümet değişiminin hemen ardından ABD ile ilişkilerde yeni bir sorun ortaya çıktı. Almanya, insanların terör zanlısı suçlaması ile kaçırıldığı iddialarının açıklığa kavuşması için müttefikine karşı hukuki yollara başvurmak zorunda kalabilir. Aksi takdirde suça ortak olacaktır.”

Bir başka konuya, Avrupa Birliği –Akdeniz ülkeleri işbirliğinin onuncu yıldönümü vesilesi ile Barcelona’da yapılan zirveye geçiyoruz. Akdeniz ülkeleri, özellikle de Arap ülkelerinden zirveye katılımın yetersiz olması, Münster’de yayımlanan Westfaelische Nachrichten tarafından, “AB’ye tokat” olarak değerlendiriliyor.

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung ise işbirliğinin gerçek düzeyinin ortaya çıktığı görüşünde:

“Önemli Arap ülkelerinin liderleri gelmedi. Çünkü Avrupalılar’ın terörle mücadele, İsrail, demokrasi ve insan hakları konusundaki sorularına muhatap olmayı istemiyorlar. Zirve, yarım yamalak uzlaşmalarla kurtarılabildi. Ama bu AB’nin Akdeniz politikasından vazgeçmesi için bir gerekçe değil. Bölge ülkelerinin ortak çıkarları Barselona’da ortaya çıkandan çok daha fazla.”

Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt’a göre, Avrupalılar bu zirveden çok şey bekliyordu, hayal kırıklığı da bu yüzden büyük oldu. Gazete, buna rağmen kısmi bir uzlaşma sağlanmasını olumlu değerlendiriyor.

Darmstaedter Echo ise on yıllık işbirliğinin bölge ülkeleri arasındaki politik uçurumun hala çok derin ve geniş olduğunu gösterdiğini yazıyor ve şöyle devam ediyor: “İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki anlaşmazlık, uzlaşmaya engel olmaya devam ediyor. Bu engel Barcelona’da da açıkça görüldü.”

AB –Akdeniz ülkeleri işbirliği Avrupa basınında da yorumlanıyor. İngiliz Guardian gazetesi, “Avrupa - Akdeniz diyaloğundan umut kesilmemeli” diyor ve bunu şöyle gerekçelendiriyor:

"Amerika, Irak macerasıyla lekelendi ve şimdi bölgede zaten kıt olan demokrasi ve özgürlük konusundaki çabasında yalnız bırakılmamalı. Avrupalılar, bu engelleri aşmak için daha fazla çabalamalı ve bu tek taraflı ortaklığı daha yapıcı bir hale getirmeli."

Bir başka ingiliz gazetesi Financial Times’a göre ise “Barselona’da terörün tanımı üzerinde uzlaşma sağlanamaması, Avrupa Birliği'nin nüfuzunun sınırlarını gösterdi.”

Fransız Le Monde gazetesi de 10 Akdenizli liderden sekizinin toplantıda bulunmayışını bariz bir boykot olarak ifade ediyor ve "Avrupa'nın güneyli komşuları, böylece Brüksel’in politikasına yönelik hoşnutsuzluklarını gösterdiler” diyor.

Avrupa ve Alman gazetelerinin değerlendirdiği bir başka konu da Kanada’nın Montreal kentinde yapılan İklim Zirvesi. Alman gazetesi Mannheimer Morgen zirveyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Endüstri ülkeleri karbondioksit salınımını azaltma konusundaki sözlerini tutmuyorlar, ama New Orleans’daki yaşananlar bunun ne kadar kötü sonuçları olabileceğini gösterdi. Politikada süper güç olmak doğa ile başa çıkmak için yeterli değil.”

Fransız Le Monde, Kyoto Protokolü'nün geçerliğini uzatmanın insanlığın geleceği için hayati bir karar olduğu görüşünde. Viyana’da yayımlanan Kleine Zeitung, Montreal zirvesinin zamanlamasının işe yarayabileceği görüşünde:

“Kyoto sözleşmesine imza atan ülkeler ABD’ni kazanmak için kulis yapıyor. Belki bu kez şansları olabilir. Katrina ve Rita fırtınalarının yarattığı tahribat Amerika’da Bush’un iklim politikasına tepkileri arttırdı.”