1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2807 Presseschau 1

28 Temmuz 2011

Bugünkü Alman basınının ağırlıklı konuları Norveç’teki katliamın ardından yapılan siyasi tartışmalar ve Afrika Boynuzu’ndaki kıtlık...

https://p.dw.com/p/125NI

Frankfurter Rundschau, Norveçli saldırganın manifestosunda Alman gazeteci-yazar Henryk M. Broder’in yazılarından da alıntı yapmasını ele alıyor:

“Broder, Thilo Sarrazin'le birlikte, Almanya'da İslamofobiyi savunan ve bunu en çok dile getiren, önde gelen isim. Toplum içinde oluşan İslam karşıtlığının kine dönüşmesi, Broder'in marifeti değil. Onu ve diğer İslam karşıtlarını Breivik’in işlediği suçun ortakları olarak görmek, çok demagojik bir yaklaşım olur. Ancak Broder’in agresif biçimde İslam karşıtlığının oluşmasına neden olan yazılarına, sadece Alman toplumunun değil, neredeyse bütün Avrupa toplumlarının kapıldığı, doğru.”

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Breivik’in internette yayımlanan manifestosu, İslam'la ilgili yapılan tartışmalarda dile getirilen açıklama ve ifadelerle dolu. Birçok ifade, açıklama çoktan yazıldı, kamuoyunda dile getirildi, siyasi partilerde konuşuldu. Sözcükler tek başına öldürücü değildir, ancak tehlikeli bir dünya görüşünü şekillendirebilir ve çok kötü olayların yaşanmasında kışkırtıcı olabilir. Belli ki Breivik yapılan siyasi tartışmalardan, katliamını yapmak için, 1500 sayfalık uzun mazaretine yeterli malzeme buldu. Bu, Kuzey Avrupa’daki siyasi ortama kafa yorulması için bir fırsat olarak görülmeli.”

Der Neue Tag ise yorumunda, Norveç’teki katliamın ardından Almanya’da bazı politikacıların dile getirdiği önerileri ele alıyor:

“Bazı politikacılar şu sloganı şiar edinerek, yeni cepheler açıyorlar: Kim önce gelirse, tartışmanın yönünü de belirler. Ancak Bavyera Eyaleti’nin eski Bilim Bakanı ve Hrıstiyan Sosyal Katolikler’in söcüsü Thomas Goppel gibi, Hrıstiyan köktendinciliğin olmadığından yakınanlar, yıllardır yapılan bilimsel araştırmaları da göz ardı ediyor demektir.”

Bugünkü gazetelerde yer bulan bir başka konu ise başta Somali olmak üzere Afrika Boynuzu’ndaki kıtlığın ulaştığı tehlikeli boyut. Westfalen-Blatt’ın yorumu:

“Somali’de her altı dakikada bir çocuk ölüyor. Açlıktan ölüyorlar. Ve hiçbir şey olmuyor. Sonra Kenya’da yerel gümrük makamları, BM’deki çalışanlarla, 10 tonluk çocuk mamalarını taşıyan uçağın kalkıp kalkamayacağı konusunda tartışıyor. Sözde bu gıdalar için gerekli ihracat izni yok. Bu bir skandal! BM ve Afrika Birliği’nin, gerektiğinde askerler ve ağır silahlarla BM çalışanlarını ve malzemeleri koruması gerekli."

Potsdam kaynaklı Märkische Allgemeine ise yorumunda şu görüşte:

„Sanayi ülkelerine, kıtlığa çok geç müdahale ettikleri suçlaması, çok da haksız değil. Ölümler başladığında bile bölgeye çok az yardım yapıldı. Bir milyar dolar yardım sözü verildi, BM ise bu miktarın iki katı yardım istiyor. Ancak Batılı ülkeler bu krizin tek sorumlusu değil. Şimdi yardımlar hazırlandığında, Afrika’nın en kötü düşmanının kendi kendisi olduğu görülüyor. Somali’nin iç savaşın hakim olduğu güneyindeki İslamcılar, ülkeye yardımların girmesine izin vermiyor. BM’nin Kenya’ya yapmaya çalıştığı havadan yardımlar ise Kenya bürokrasisi yüzünden başarısız oluyor.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Nihat Halıcı