1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.04.2009 - Alman basınından özetler

27 Nisan 2009

Alman gazetelerinde bugün ön plana çıkan konu, Meksika’da korkuya neden olan domuz gribi salgını. Gazetelerin ağırlık verdiği bir diğer konu da din dersinin zorunlu olup olmayacağına ilişkin Berlin’de yapılan referandum.

https://p.dw.com/p/HewO

Düsseldorf merkezli Handelsblatt gazetesi domuz gribine karşı henüz bir aşı geliştirilmemiş olduğuna dikkat çekiyor:

"Hastalığın domuzlar arasında yayılmasını aşıyla önlemek mümkün, ancak insanlar için henüz bir aşı geliştirilmedi. Böyle bir aşının geliştirilmesi en az 3 ila 6 ay sürer. Gerçi Tamiflu gibi yeni grip ilaçlarının da domuz gribine karşı iyi geldiği yönünde veriler var.”

Braunschweiger Zeitung gazetesi de insanları paniğe kapılmamaları yönünde uyarıyor:

“Korku ya da paniğe kapılmak yersiz. Birincisi, Meksika çok hızlı hareket etti ve Dünya Sağlık Örgütü de hemen devreye girdi. İkincisi, domuz gribi vakalarının çoğunda etkilerinin hafif görüldüğü saptandı. Üçüncüsü, dünya çapında bütün yetkililer alarma geçirildi. Dördüncüsü, şüpheli vakaların durumunu yeni gen testi ile hemen belirlemek mümkün. Şaşkınlık uyandıran tek şey ise doğada olup bitenler. Yani, domuz, insan ve kuşlarda görülen farklı grip virüslerinin birbiriyle karışarak yeni bir virüs yaratması. Bu virüs, hayvandan insana bulaşabiliyor ve insanlar arasında hızla yayılabiliyor.”

Almanya'nın doğusundaki Dresden kentinde çıkan Sächsische Zeitung gazetesi de tüm bilimsel gelişmelere rağmen, insanın yine de bazı durumlarda çaresiz kaldığını belirtiyor, ama aynı zamanda ümitsizliğin de söz konusu olmadığını vurguluyor:

“Kuş gribi, Ebola, Sars ve şimdi de domuz gribi. Ortaya çıkan her yeni virüs, tüm araştırmalara ve yüksek teknolojiye rağmen insanın ne denli hassas olduğunu gösteriyor. Tıbbi ilerlemelerde hâlâ gribe karşı gerçekten etkin bir ilaç geliştirilmedi. Ve şimdi bölgesel çapta görülen salgının dünya geneline yayılmasından endişe ediliyor. Ancak tamamen paniğe kapılmak da doğru değil. Zira dünya sağlık yapılanmasındaki alarm sistemi geçtiğimiz yıllar içinde hayli iyileşti. Şimdi bunu harekete geçirme zamanı. Sadece burada ve orada değil, her yerde ve her zaman.”

Berlin'de hafta sonu okullarda din dersinin zorunlu olup olmamasına ilişkin yapılan halk oylaması gazetelerin ağırlık verdiği konulardan. Berliner Morgenpost gazetesi şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Geçen aylar ve haftalar Berlin için iyi oldu. Uzun zamandır din konusuyla meşgul olan yüzbinlerce kişinin imzası ile din derslerinin müfredattaki yerinin güçlendirilmesi referanduma sunuldu ve “Pro Reli”nin talebi için dün Berlin'de bir oylama yapıldı. Sandıktan kiliseler ve Pro Reli'nin taleplerine çoğunluğun karşı olduğu sonucu çıktı. Bu sonuç, din dersleri konusunda şehrin ikiye bölünmüş olduğuna işaret ediyor…”

Son olarak Heidelberg'de yayımlanan Rhein-Neckar Zeitung’dan konuyla ilgili bir alıntı aktarıyoruz:

“Tanrı yok. Hiçbir yerde. En azından ahlak dersinin zorunlu hale getirilerek toplumumuzda laikliği bir parça daha ileriye taşıyan Berlin'in okul politikasında. Açık ara farkla Berlinlilerin büyük çoğunluğu zorunlu din dersine “hayır” dedi. Büyük bir çoğunluk ise sandık başına gitmedi bile. Ama sonuç şunu gösteriyor ki; zaman anti-din zamanı.”

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Murat Çelikkafa