TÜR 2608 Presseschau 1
26 Ağustos 2011Frankfurter Rundschau gazetesi Libya’daki son gelişmeleri ele aldığı yorumunda, NATO’nun bugüne dek izlediği stratejiyi masaya yatırıyor:
"NATO’nun, Libya misyonunu haklı kılmak için dile getirilen en önemli gerekçelerden birisi şuydu: Bu misyonun sonuç olarak Libya'daki sivillerin katliamdan korunmasına hizmet edeceği. İngiltere Başbakanı David Cameron o günlerde, ‚Muammer Kaddafi’nin ülkeden kovulmasının Libya halkının görevi olduğunu' söylemişti. Cameron’un Savunma Bakanı şimdi ise soğuk bir biçimde gülümseyerek, NATO’nun Kaddafi’nin yakalanması için yardım edeceğini itiraf ediyor. Eğer bu, iyi bir amaca hizmet ediyorsa, o zaman buna tamam deyip, her şeyin yolunda olduğu söylenebilir. Ancak akla mantığa sığmayan, BM’nin aldığı kararları ve verdiği sözleri hiçe sayan bir devlete kimin güvenebileceğidir.“
Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung’da Heribert Prantl imzalı yorumda, eski Başbakanlardan Helmut Kohl’ün Angela Merkel’i ve Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin geldiği noktayı eleştiren sözlerine yer veriliyor:
„Hıristiyan Demokrat Birlik’in ve Başbakan Angela Merkel’in hükümetteki dönemi sona doğru gitme eğiliminde: Çünkü Hıristiyan Demokrat Birlik yolun sonuna geldi. Çünkü Merkel partinin yeni bir başlangıç yapmasını sağlayamıyor. Ayrıca Merkel, ekonomik kompetanlığını acınacak biçimde kaybeden bir koalisyon ortağı olan (Hür Demokrat Parti) ile ülkeyi yönetmek zorunda. Hür Demokrat Parti’nin kendini yenilemesi, tam da mali krizin ortasında tıpkı öğrenci konseyine benzetilebilecek biçimde hareket ederek, kendisini alçaltmasından ibaretti. Ayrıca Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin sözde güçlü siyasetçileri, Ole von Beust, Roland Koch, Friedrich Merz, Stefan Mappus, Peter Müller ve diğerleri çoktan gemiyi terketti. Merkel'in muhtemel rakiplerini taciz ettiği, onlara rahatsızlık verdiği söylendi. Merkel kurtaracak ne varsa, kurtarmayı denedi. Ancak duygularını dile getirdiğinde, bu konuda güvenilir ve inandırıcı bulunmadı. Kısacası Merkel Hıristiyan Demokrat Birliği çok sıkıcı bir parti haline getirdi.“
Bugünkü Alman gazeteleri bilişim dünyasının önde gelen isimlerindeh Steve Jobs'un teknoloji devi Apple'nin İcra Kurulu Başkanlığı'ndan (CEO) ayrılmasını da ele alıyor. Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinin bu konudaki yorumu şöyle:
"Elbette ki Steve Jobs Apple'yi dünyanın en değerli teknoloji firması ve en başarılı firmalarından biri haline tek başına getirmedi. Jobs'un olağanüstü silah arkadaşları vardı. Öte yandan doğru ekibi seçmek ve motivasyonu yüksek bir firma bilincini yerleştirmek, ancak başarılı bir iş adamının altından kalkabileceği bir iş. Almanya'da ne yazık ki bunlar yeterli değil. Yönetim kademelerindeki birçok kişi sadece kendi çıkarlarını düşünüyor. Almanya da kendi ekonomik dehalarını çıkarabilmeli. Bu ülkede ürettikleri harika fikirlerle Karun kadar zengin olmayı çekici bulan çok az kişi var."
Düsseldorf merkezli Westdeutsche Zeitung ise Apple'nin başarısının arkasında yatan insancıl faktöre dikkat çekiyor:
"Apple sayılarla veya işletmecilik anlamında değerlendirilebilecek sıradan bir firma değil. Steve Jobs'un büyük bir virtüöz edasıyla ortaya koyduğu duygusal özelliği, gelecekte eksikliğini hissettirecek. Uzun vadede Jobs'un ekibinin onun düşüncelerini, ihtirasını ve öngörüsünü ne kadar içselleştirebildiğini göstermesi gerekli. Hayranları, iTanrı lakaplı Jobs'un yine de Apple'nin yaratımlarında söz sahibi olmasını umuyor. Jobs da, sağlığı el verdiği sürece bunu yapacaktır.."
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Hülya Topcu / Banu Ertek
Editör: Ahmet Günaltay