1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.03.2011- Avrupa basınından özetler

25 Mart 2011

Avrupa gazetelerinde bugün Ortadoğu'da tırmanan gerginlik, Avrupa Birliği'nin kalıcı bir kriz mekanizması oluşturması ve ayrıca Suriye'de patlak veren protestolar ön planda.

https://p.dw.com/p/10hOK

Fransa'da yayımlanan Le Monde gazetesi, Kudüs'te patlayan bombanın ardından İsrail iç politikasına dikkat çekiyor. Gazetede yer alan yorumda Netanyahu hükümeti eleştiriliyor:

“Şu an şiddetin yeniden alevlenmesi ile Netanyahu döneminde barış sürecinin klinik bir ölüm noktasına gelmesi arasında bir bağlantı yoksa bile belirli bir hava oluşmuş durumda. İsrail tarafında siyasî katılık, hatta siyasî bir gerileme; Arap dünyasındaki görmezden gelemeyen Filistin halkının önündeki belirsizlikler. İsrail'in, var olma hakkını tanımayan İslamcı örgüt Hamas'la diyaloğa girmek istememesi konusunda gerekçeleri var. Ancak barış sadece düşmanlarla sağlanır. Görünen o ki, Netanyahu, sağcılar ve aşırı sağcılardan oluşan koalisyonunu sürdürmekten yana tercihini kullanarak barışı riske atıyor.”


Arap ülkelerinde dalga dalga yayılan huzursuzluk Suriye'ye ulaştı. Ülkedeki protesto gösterileri giderek şiddetleniyor. Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine'de şu satırları okuyoruz:

“Beşar Esad gibi dediğinin aksi bu kadar hızlı bir şekilde ortaya çıkan lider Arap dünyasında enderdir. Esad, daha kısa süre öncesine kadar Suriye'de herşeyin yolunda olduğunu, Suriye'de diğer Arap ülkelerindeki gibi gösteri ve huzursuzlukların baş göstermeyeceğini iddia ediyordu. Ancak gerçek şu ki; birçok Suriyeli, 40 yıldır süren ve en ağır baskı yöntemleri üzerine kurulu Baas partisi ve Esad klanının hakimiyetine eleştirel bakıyor. İktidar, ülkeyi 1963'ten beri sürekli olağanüstü hal koşullarında tutuyor. Buna bir de sosyal sıkıntılara yol açan Suriye ekonomisinin kötü gidişatı eklendi. Ve babasının halefi olan Beşar Esad da kendisinden beklenenleri yerine getiremedi.”

Hollanda gazetesi de Volkskrant da Portekiz'de yaşanan siyasi krize dikkat çekiyor. Hükümetin istifasının ardından Portekiz'in ekonomik krizden çıkış yolunun da güçleştiği belirtiliyor.

“Peki şimdi kurtarma operasyonu konusunda Avrupa ile kim pazarlığa girişecek? İstifa eden Başbakan Socrates'in hareket alanı hayli dar. Kısa süre içinde yeni bir alternatif ise mümkün görünmüyor. Portekiz Anayasası, erken seçimlerin en erken iki ay içinde yapılabileceğini öngörüyor. Bu durumda da geriye, Socrates'in partisi (PSP) ve merkez sağdaki ana muhalefet partisinden (PSD) oluşan geçiş hükümeti kalıyor. Ancak muhalefetin, tasarruf paketinin suya düşmesine neden olan direnişinden büyük ölçüde vazgeçmesi gerekli. Çünkü Lizbon'un Avrupa kurtarma şemsiyesinin altına girip giremeyeceği kaçınılmaz olarak sancılı bir süreç olacak.”

Avusturya gazetesi Salzburger Nachrichten ise konuya Avrupa Birliği açısından yaklaşıyor. Yorumda, borçlanma sınırını aşan ülkelerin Avrupa'yı zor bir duruma sürüklediği savunuluyor.

“Euro şimdiye kadar umut edildiği gibi Avrupa ülkelerini yakınlaştıran bir faktör olmadı. Ekonomik açıdan bu gerçekleşmedi, siyasi olarak ise hiç ama hiç olmadı. Borç sıkıntısı içindeki Euro ülkelerine mali yardım sağlamak amacıyla kalıcı bir kriz mekanizması üzerinde varılan uzlaşma, kıtada gittikçe derinleşen çatlağı güç bela yapıştırabildi. Ancak yüzlerce milyar ayrılmasına rağmen yeni bir çatlak oluşmayacağının garantisi yok. 2013 yılından itibaren yürürlüğe girecek olan kurtarma fonu, siyasilerin ‘ortak Avrupa' fikrine sadık kaldıkları yönünde finans piyasalarına gönderdiği bir mesaj. Ancak bu mesajın içinin doldurulması, bu fikrin hayata geçirilmesi için çok daga fazlası gerekli. Bunun içinse Avrupa'da şu an gerekli çoğunluk yok..”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Beklan Kulaksızoğlu