1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

24 Haziran 2013

Türkiye’deki protesto hareketi ve Türkiye-AB ilişkileri, bugünkü Avrupa basınında geniş yer alıyor.

https://p.dw.com/p/18uwU
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Amsterdam'da yayımlanan “de Volkskrant” gazetesinin Türkiye'deki gelişmelere yönelik yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Bunun Türkiye'nin geleceği açısından ne anlam ifade ettiği henüz belirsiz. Karamsarlara bakılacak olursa toplumdaki kutuplaşma istikrarsızlığın, şiddet ve baskının artmasına yol açıyor. Bazıları, İslam ve demokrasinin birbirine uymadığı tezinde kendini haklı çıkmış görüyor. Daha iyimser analistler ise Türk demokrasisinin bu protestolar yoluyla daha da olgunlaştığı görüşünde. Erdoğan'ın başarılı ekonomi politikaları ile birlikte orta sınıfın daha genişlediğine ve refahın arttığına işaret ediyorlar. İşte bu orta sınıfın bir bölümü şimdi haklarını savunuyor.”

Avusturya'dan “Der Standard” gazetesi ise Başbakan Erdoğan ve AB Bakanı Egemen Bağış'ın AB kurumlarına yönelik tutumlarını irdeliyor:

“Türkiye Başbakanı ülkesindeki protesto hareketiyle çatışma ve bu hareketi bastırma yolunu seçti. Bu protesto hareketi artık tamamen haklı olarak bir demokrasi hareketi olarak adlandırılabilir. Diyalog ve uzlaşma yolu akıllıca olurdu. Ama Türk hükümeti her geçen gün dediğim dedik, otoriter bir parti görünümü sergiliyor. Hiçbirşey elde edemiyor, başaramıyor. Tam bir hezimet. Çünkü ders almıyor. Erdoğan ve kendisi gibi pek düşünüp taşınmadan konuşan AB Bakanı Egemen Bağış'ın Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu ve AB hükümetlerine karşı hoyrat tutumları nefes kesici.”

Fransız “Le Figaro” gazetesi Brezilya ve Türkiye'deki protesto eylemleri arasında paralellik kuruyor:

“Türkiye'de olduğu gibi Brezilya'da da protesto görünürde zararsız bir konu ile alevlendi, herkesi şaşırttı. Bu protestolar, siyasî kurumların yanıt bulamadığı derin toplumsal hoşnutsuzluğun bir ifadesi. Bu ani patlamalar geçen yıllarda inkâr edilemeyecek ekonomik kalkınma yaşayan ülkelerde meydana geliyor. Protesto hareketleri spontan ve sosyal talepleri klasik kanallar dışında dile getiriyor. Sendika liderleri yok, talepler hiçbir kuruluşun kontrolünde değil. Bu nedenle kestirilebilmeleri ve taleplere yanıt verilebilmesi de zor. Küreselleşmeyle birlikte toplumlar, siyasî kurumlardan daha hızlı değişiyor. Oysa ki siyasî kurumların bu değişime ayak uydurabilmesi gerek.”

İtalyan “La Repubblica” gazetesinin yorumunda da kalkınmanın eşiğindeki ülkelerdeki protesto hareketlerinin ortak yanları ele alınıyor:

“Başlangıçta Tunus, ardından Şili ve Türkiye. Şimdi de Brezilya. Birbirinden bu kadar farklı ülkelerdeki sokak protestolarının ortak yanı ne? Aslında hepsi de şaşırtıcı paralellikler sergiliyor. Birincisi, sonradan büyüyen küçük olaylardan çıkması, tüm olaylarda protestoların yerel nedenlerden patlak vermesi ve beklenmedik şekilde ulusal bir harekete dönüşmesi. İkincisi, hükümetlerin yanlış tepki vermesi. Üçüncüsü protestoların ne bir liderinin ne de bir emir-komuta zincirinin bulunması. Dördüncüsü kendisiyle müzakere edilebilecek ya da hapse atacak birinin bulunmaması. Beşincisi, protestoların sonucunun önceden kestirilebilmesinin mümkün olmaması. Ve altıncısı, refahın aynı zamanda istikrar anlamına gelmediği. Bu protestoların yarattığı en büyük şaşkınlık, başarılı ülkelerde meydana gelmesi. En azından ekonomik açıdan.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Başak Özay

DW Türkçe'yi Facebook (https://www.facebook.com/dwturkce), Twitter (https://twitter.com/dw_turkce) ve Youtube (http://www.youtube.com/deutschewelleturkish) üzerinden de takip edin!

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik